ACININ MAVİ TONU

105 37 11
                                    


Gözlerimi günün ilk ışıklarıyla açtığımda esneyerek doğruldum. Okul bittiğinden beri ilk kez bu kadar erken uyanıyordum. Ayaklarımı yataktan sarkıtıp bir süre kapalı kapıyı inceledim.

Ayağa kalkıp pijamalarıma ve dağınık saçlarıma aldırmadan aşağı indim. Salondan gelen seslerle kaşlarımı çattım. Usul adımlarla aşağı indiğimde salonu temizleyen Kayra'yı gördüğümde çatık kaşlarım havalandı. Bu saatte temizlik yapmak? Asla yapmayacağım bir şeydi.

"Günaydın," dedim yanına giderek. Başını kaldırıp bağlı saçlarından ayrılan saç telini kulağının arkasına itip gülümsedi.

"Günaydın."

"Bu saatte temizlik mi yapıyorsun?"

"Ah, evet. Alışkanlıkları bırakmak zor oluyor." Başımı sallamakla yetindim.

"Benim yapabileceğim bir şey var mı?" dedim yapamayacağımı bilsem de.

"Hayır, teşekkürler. Üzerini değiş sen bende kahvaltı hazırlayayım," deyip kovayla birlikte salondan çıktı. Merdivenlerden çıkıp kendi odama gireceğim sırada banyonun kapısı açıldı. Bakışlarım o yöne çevrilirken Arel beline sarılı havluyla çıktı. Elindeki küçük havluyla saçlarını kurulamaya çalışıyordu.

Yutkundum. Bu görüntü tehlikenin sözlük anlamıydı.

Benim ona baktığımı fark ettiğinde kaşları alayla havalandı. Bakışlarımı ondan çekip duvara sabitledim. Ona bakmamalıydım.

"Odamdaki duş bozulmuş. Burayı kullanmak zorunda kaldım," dediğinde başımı sallamakla yetindim.

"Tamam. Odana git, üşütme," dedim. Kekelemediğim için kendimi tebrik ettim. Beni dinlemeden yanıma geldi. Göğüs kasları omuzuma değiyordu ve bu his... Karıncaların vücudumda gezinmesine sebep olmuştu.

"Benim için endişeleniyor musun yani?" Nefesi çıplak boynuma değdiğinde irkildim. Geri çekilip ondan uzaklaştım. Lütfen, git. Tehlikeli!

"Yani insan evladısın sonuçta," diye saçmaladığımda içimden gözlerimi devirdim. Alayla tıslar gibi bir ses çıkardı.

"Her insan evladı için endişeleniyor musun?"

"Gitsene artık," diyerek odama girdim. Kapıyı kapatırken yüzünde alaycı bir gülümseme vardı.

Üzerimdeki pijamaları çıkarıp siyah kot ve siyah göğsünde damla şeklinde dekoltesi olan siyah kazağımı giydim. Saçlarımı tarayıp aşağı indim.

Mutfağa girdiğimde Kayra ve Arel masada oturuyorlardı. Yanlarına gidip Kayra'nın karşısına oturdum. Bana gülümseyen Kayra'ya yüzümde ucuz çıkartmalar gibi duran bir gülümseme ile karşılık verdim.

Mutfakta Kayra'ya bulaşık yıkamasında yardım ederken kapı çalındı. Arel mutfaktan çıkıp kapıyı açmaya gittiğinde Kayra korkarak bana döndü.

"Babam adam göndermiştir. Beni götürmeleri için." Sözlerindeki hayal kırıklığı içimde açık yaraların birine tuz döktü.

"Kendi bile gelmiyor mu?" dedim sinirle. Bu bir soru değil isyandı. Kendi babam dışında diğer babaları gözümde hep iyi konumuna yerleştirmiştim.

"Beni görmeye tahammülü yoktur," dedi buruk bir gülümseme ile. Ellerimi havluya silip ona mutfakta kalmasını söyleyerek Arel'in yanına gittim.

Kapıdaki iki adamla konuşuyordu. Daha doğrusu konuşmuyor azarlıyordu. Yanına gidip adamlara baktım. Kayra'nın bahsettiği adamlar olmalıydı.

KATİLİN PEŞİNDE #wattsy2020Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin