MESAFE

114 39 32
                                    

Odasına gidip çekmeceleri karıştırmaya başladım. Bir adres veya bir telefon numarası bulmaya çalışıyordum. Elime geçen küçük defteri açtığımda bunun bir telefon rehberi olduğunu fark edip tuttuğum nefesimi bıraktım.

Murat'ın adını gördüğümde hemen telefonuma sarılıp numarasını tuşladım. Birkaç çalıştan sonra telefonu açtı.

"Alo?"

"Şey ben, Buğlem. Arel'in evinde kalıyordum..." Beni hatırlaması için çabalarken Arel'in bunu öğrendiğinde ne yapacağını düşünüyordum. Kızar mıydı? Yoksa ifadesiz gözleriyle bakmaya devam mı ederdi?

"Ah, evet. Bir şey mi oldu?"

"Arel akşam çok sinirliydi. Odasını dağıttı sonra da gecenin bir yarısı çıkıp gitti." Yutkundum. Arel'in yerini söylemeyebilirdi. "Yanına gitmek istiyorum da..."

"Arel abimin birkaç işi var. O gelecektir."

"Hayır, bekle," dedim telefonu kapatmaması için. "Onun yanına hemen gitmem gerek. Lütfen." Telefondan uzunca bir süre ses gelmeyince söylemeyeceğinden korksam da sonunda pes etti.

"Abim bana çok kızacak..." dedi kendi kendine. "Adresi atacağım sana. Hoşça kal," deyip telefonu kapattı.

Birkaç dakika sonra gelen konum mesajına zafer gülümsememi yolladım. Üzerimi değiştirip cüzdanımı ve telefonumu alarak evden çıktım. Bir süre yürüdükten sonra gelen taksiyi çevirip adresi verdim.

Taksi durduğunda parayı verip indim. Etrafa bakındığımda tüylerimin ürperdiğini hissettim. Geldiğim yer siyah ahşaplarla çevrili bir binaydı. Temkinli adımlarla kapıya yanaştım. Bana kötü kötü bakan adama döndüm.

"Arel... İçerde mi?" dedim korkarak.

"Arel Bey'den mi bahsediyorsun?" dediğinde bahsettiğim kişi olduğunu umarak başımla onayladım.

"Buğlem?" Arkamı döndüğümde gördüğüm yüzle şaşkınlığım ikiye katlandı.

"Oğuz?" dedim şaşkınlıkla. Gülümseyip yanıma geldi. Adam başını eğip Oğuz'a selam verdi. Oğuz hiçbiri şey söylemeden birlikte içeri girdik. Etrafa bakındığımda şeytanın bile artık uğramadığı bir yere gelmiştik. Oğuz'a iyice yaklaştım.

Oğuz'un peşinden gidip kumar oynayan insanlardan uzak bir yere oturduk. Gözlerimi etrafı incelemekten alıp Oğuz'a çevirdim.

"Nesin sen? Ultra zengin bir adam mı? Yoksa kötü adam sen misin?" dedim alayla.

"Hayır, sadece amca parası yiyorum." dedi O da alayla. Gülümsedim. "Peki, sen nesin? Yanlış yola sapmış masum bir genç kız mı? Yoksa masum görünümlü bir seri katil mi?" dedi alayla.

"Hayır, sadece bir arkadaşa bakıyordum."

"Böyle bir yerde nasıl bir arkadaşa bakıyor olabilirsin?" dediğinde güldüm. Ayağa kalkıp. "Bilmem. Onun ne olduğunu hâlâ anlayamadım açıkçası. O zaman... Sonra görüşürüz," deyip ayrılacağım sırada kolumdan yakalayıp durdurdu beni.

"Bu sefer bu kadar kolay gitmene izin veremem. Sadece adını ve eski çalıştığın yeri biliyorum." Kolumu bırakıp bana yaklaştı. "Bence bu sefer numaranı hak ettim, ne dersin?" Biraz düşünüp Oğuz'un zararsız biri olduğuna kanaat getirdiğimde başımla onayladım.

Oğuz'un yanından ayrıldıktan sonra etrafta dolaşmaya başladım. Bar tezgâhının önüne geldiğim sırada yeniden kolumdan yakalandım. Çığlık atmama kalmadan kolumdan yakalayan kişi beni koridora çekip duvara yasladı. Arel'i gördüğümde derin bir nefes verdim.

KATİLİN PEŞİNDE #wattsy2020Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin