14-Sürpriz !

13.5K 703 28
                                    

Merhaba !

Bu bölümü yazmak için saatlerdir klavyeyle koyu muhabbet içine girdim desem yeridir.

Bölümü 'Cuma' beklediğinizi biliyorum.Fakat işim ve hastalığım yüzünden ancak bu güne yetiştirebildim.O yüzden kusuruma bakmayın..

Gülmeleriniz bol..Yorumlarınız çok olsun..

Bu bölüm ithafı isteyen herkese gelsin...

Kusurum varsa affola..

İYİ OKUMALAR ;

                                                                         ..........................................

Cuma sabahı uyanır uyanmaz  gözümde dün şirkette yaşananlar canlanmıştı ;

"Kim öptü ulan seni ?!" diye kükreyen Ateş'in ardından Fırat ofise bomba gibi düşmüştü.Ah salak arkadaşım ah! Ofise girer girmez o talihsiz cümleyi kurmasaydın...

"Dosyayı burada bırakmışım gördün mü canım ?"

Bu duruma kader ağlarını ördü mü denir ? Ecel kapıyı çaldı mı ?Bunu o an da hiç birimiz tam olarak algılayamamıştık zannımca.

"Şimdi yandınız canlarım..Ben kaçar." dedikten sonra muhteşem bir 'u' dönüşüyle ofisi terk ediyordum ki kendimi bir an da Ateş'in sağ kolunun altında bana hesap soran bakışlarıyla karşı karşıya bulmuştum.

"Hayat ? Belki sen anlatmak istersin güzelim ?"

"Aaa ne münasebet Ahu'cum ve Fırat'cım dururken ?"

İki ayrı ses yükseldi Ahu'nun ofisinden ;

"Ahu'cun sana gösterecek !"

"Fırat'cım deyip durma şu herife kızım deli etme beni !"

Sanki şuan önemli olan benim '-cım' ekini kullanmış olmammış gibi hepsinin buna takılı kalması ne büyük ironi.

Ofisteki herkes birbirine keskin bakışlar atarken ben boş düşüncelerle olacak kıyametten kendimi ve dostlarımı sıyırmanın planlarını arıyordum.

Üzgünüm ama bir Ateş Hancıoğlu sinirlendiğinde korkunç bir yaratıkla eş değer olabiliyordu.Oysa ben Ahu'ya daha biraz önce Fırat'la burada görüşmemeleri gerektiğiyle alakalı kısa bir nutuk atmıştım..

"Açıklama bekliyorum Ahu ! Seni kim öptü ?!"

Fırat'ın dudaklarının kıpırdadığını fark eder etmez hiç düşünmeden kendimi öne atmış ağzımdan çıkanlara dikkat etmeden dile dökmüştüm.

"Ben öptüm."

Hepsinin yüzünde şok olmuş bir ifadeyle beni izlediklerini fark edince söylediğim yalandan ötürü Ateş'ten tarafa hiç bakmadan kafamı eğmiş ve Ahu'yla Fırat'a alttan bakışlar atmaya başlamıştım.

Onlar yüzünden yalan söylemiş olmak beni çok da utandırmamış kötü hissetmemi sağlamamıştı.Ama yine de başımı yukarıya kaldırıp bakamamıştım Ateş'in yüzüne..Gözümün içinden geçen duyguların değişim hızını bilir o..Böyle bir adamı nasıl söylediğim yalana inandırırdım ki.

Ben yine mazinin sisleriyle kaplı ruh halimle yoğrulup gittiğimde çevremdekilerin ,özellikle Ateş'in tepkilerine karşı kendimi çevrim dışı bırakmıştım.

Hala kimseden ses çıkmıyordu ve durum git gide beni geriyordu.

İşte tam bu gerginliğin ortasında ofise günün ikinci bombası düşmüştü.

KALBİM SENİ BIRAKMAZ (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin