Şenlik

36.9K 1.2K 236
                                    

..

"Ah, hadi ama şimdi olmaz."

Çakmağımla konuşuyordum. Yanması için onu zorluyordum. O da yanmamakta direniyordu. Bu sabah erkenden kalkmış ve kendimi hazırlamıştım. Şimdi ise arka bahçede bir yerdeydim. Kağıt ve bebek yanımdaydı. Çakmak ise elimde... Kağıdı top gibi yuvarladım ve bebeğin ağzına koydum. Bebeğin ağzını açtırarak yere bıraktım. Çakmak sonunda pes etti ve yandı. Yaklaştırıp bebeğin ağzına soktum. Kağıt yandı. Bebekte bir hasar oluşmamıştı. Onu geri aldım. Ağzını kapatırken Yanındaki bir yazı dikkatimi çekti. Karen. Bebeğin ismi bu olmalı. Eskiden kafasını oyduğum bebek ile farklı bebek oldukları artık kesindi. Onu da aldım ve odama döndüm. Deliğe baktım. Görünmüyordu. Kesinlikle kapanmıştı. Ve 3.şekil. Sonunda incelemeye başlayacaktım.

"Başarmışsın."

"Geldin mi İsimsiz?"

"Benim ismim bu değil ki?"

"Sıkılmaya başlıyorum. Sen İsimsizsin çünkü bir adın var ama bize söylemiyorsun."

"Beni tanıyorsun, adımı biliyorsun."

"Hiçbir zama... Bir saniye... Eğer İsimsiz değilsen?"

"Çok doğru."

Gitti. Arkasından gitmedim çünkü şaşkındım. Bu İsimsizin görüntüsüneki kişi Rose olmalıydı... İsimsizin anneannesinin anneannesi, Brad'in sevgilisi... Ruh ile mi konuşmuştum. Bir bardak su içmeliydim. Bulduğum ilk bardakla su içtim. Rahatlamaya başlamıştım. 

..

Bu akşam yatana kadar Andy'nin beni aramasını bekledim. Aramadı. Mektubu almamışmıydı ki? Ya da uğraşmak istemedi. Baştan vaz geçmek en iyisi tabi. Aklımı kurcalamıştı ve beni çok sinir etmişti. Belki daha arayacaktı? Umarım..

..

"Kalkın kızlar! Bugün okulun bahar şenlikleri var. Bunu kaçırmak istemezsiniz."

Ana deli gibi bağırıyordu. Uzun zamandır günleri saydığı şenlik gelmişti. Bahar şenliği. Bahar şenlikleri için fazla erken bir zaman olsa da bu yıl erken kutlanacakmış. Bu okulumuzun aynı zamanda ilk bahar şenliği.Erkenden Ana bizi maymun gibi süslemeye başlamadan önce 3.şekili incelemeye vaktim olmuştu. Bu şekil ok işaretini andırıyordu. Daha çok üzerinde düşünemeden Ana bizi aldı ve giysi seçmeye başladı. Bizi de o hazırlıyordu. Biz derken Ben ve Jade. İsimsizin o şenlikte olacağını bile sanmıyorum. Ne zaman şekilleri düşünmeye başlasam Ana'nın

"Kafanı dik tut bu eyelineri sürmek hiçte kolay değil!"

Gibi şeyler dediğini duyuyordum. Şenlikten daha önemli işlerim vardı. Zaten şenlik yaklaşık 3-4 saat sonraydı. Ana'nın benle işi biter bitmez araştırmaya başlayacaktım.

..

"Teşekkür ederim Ana! Harika oldum."

"Önemli değil, Jade gel buraya!"

Ana beni bırakmıştı sonunda. Kendimi o küçük, tüylü süs köpekleri gibi hissediyordum. Bu elbiseyle odadan çıkarsam bana uçan inek görmüş gibi bakarlardı. O yüzden kalın bir mont giyip şapka taktım. Odadan çıkarken Ana bana bağırmakla meşguldü. Gerçekten bu şekille ne yapacağımı bilmiyordum. Bir ok her türlü anlamı ifade edebilirdi. Amaçsızca bahçeyi birkaç tur döndükten sonra pes etme aşamasındaydım. Artık herkes elbiseleriyle bahçede dolaşmaya başlamıştı. Bu monttan kurtulmanın zamanı gelmişti.

:Hey Nathalia! Bu ne ilginç bir kıyafet."

:Selam Carrie. bu benim elbisem değil. Üzerimi giyip hemen çıkacağım."

"Tahmin etmeliydim. Neyse seni elbisenle görmek için sabırsızlanıyorum."

"Harika, o zaman sonra görüşürüz."

Bir an önce bu monttan kurtulmak istiyordum. Okulda yalnızlıktan ölen ben yalnızlığa en ihtiyacı olduğu anda sosyallikten ölüyordum. Gerçekten de çok arkadaşım varmış. İki adımda bir birisi beni çevirip sohbet ediyordu. Zor da olsa odama geldim. Kimse yoktu. Hemen üzerimdeki iğrenç şeyleri çıkartıp attım. Son olarak makyajımı kontrol ediyordum. Aynadan arkada parlayan bir şey olduğunu farketmem zaman almadı. Yavaşça arkamı döndüm. Şimdi bir şey görünmüyordu. Yavaşça oraya yürüdüm. Tam yok bir sey diye geri dönecekken bir şeyin saçıma dokunduğunu hissettim. Arkamı dönüp elimi saçıma götürmem dengemi kaybeymeme neden oldu. Ayakkabımın topuğu yere girdi. Eğilip zor zor çıkarttım. Topuğumun saplandığı yer çökmüştü. Eğilip bakmaya çalıştım. Altı boş olmalıydı. Onu kırıp altına bakmak istedim. Parmağımla oymaya çalışıyordum. Tekrardan bana dokunan bir şey çığlık atmama neden oldu. Bir el ağzımı tıkadı.

"Nathalia tüm okulu buraya mı toplayacaksın, sessiz ol!"

"Ah, Ana. Beni korkuttun."

"Gel hadi şenlik vakti."

Gözleri ayağıma kaydı. Ona pişmanmışım gibi bir bakış attım. Gülümsedi ve odadan çıktı. Bende peşinden gittim.  Bahçeye indiğimizde okulun ne kadar da kalabalık olduğunu düşünmeden edemedim. Bir müzik grubu şarkı söylüyor, birkaç öğrenci eşlik ediyordu. Zaman durmuş gibiydi. İçinde bulunduğum tüm sorunlardan sıyrıldım. Birkaç saat cidden çok güzeldi. Üzerinde ok resimleri olan bir hırka giymiş olan çocuğu görmem beni tekrar o yaşamıma çekmişi. Kimse yokken orayı delmeliydim. Kimseye bir şey belli etmeden odaya geldim. Ana'nın kutusundan törpü aldım ve yere oturdum. Hızla vurmaya başladım. Gözüm zemindeki şarete kaydı. Bu kesinlikle bir oktu. Artık emindim. Tüm gücümle yeri açtım. Tahtaları çıkarttım. Altında sadece 5 tane boş bölme vardı. Hemen tahtaları geri yarleştirdim. Bunu çözecektim. Sonra.

..

Elimde telefon oturuyordum. Dünkü şenlik gerçekten güzeldi. Şimdi ise şenlikten sonraki gündeydik. Akşamdı ve elimde telefon bekliyordum. Andy aramıyordu. Hala çözememiştim de o fayansın altındaki bölmeleri de çözememiştim. Çok yoğun geçiriyordum günleri. Eskisi kadar araştırma da yapamıyordum. Yatağıma girdim. Göz ucuyla İsimsizin yatağına baktım ve uykuya daldım.

..

Nathalia...

Nathalia...

Bana kulak ver...

Bebekle işin bitmedi, hızlı ama doğru düşün...

Beni uyaran birkaç ses duyuyordum sanki. Gözlerimi aralayıp baktım. Etraf hala karanlıktı. Ama bir ses beni çağırıyordu. Onu takip edecektim. Yatağımdan kalktım. Ve karşımdaki duyduğum sesleri söyleyen kişi değildi. Çok şaşırdım ve korktum.

"Buraya nasıl geldin?"

Yatılı Okul | WATR yaz '14 En Iyi Paranormal HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin