Üstündekiler ile bambaşka bir kız pardon kadın olmuştu, Destan. Adı aslında çok garipti... Destan?"Şey şimdi nereye gidiyoruz?" Başını kızın olduğu tarafa doğru çevirdi, bu sefer onu ön koltuğa oturmuştu. Arkadaşlarının dikkatini çekmek istemiyordu.
"Bir arkadaşımın evine... 3 gün orada kalırız, sonra yollar açılınca benim evime gideriz."
"Hmm... Peki." Kız ellerine bakarak, parmakları ile oynamaya başlamıştı. Üzerindeki kıyafetler çok pahalıydı. 1 yıl öncesine kadar bütün harçlıklarını toplasa ancak bunlardan 2 parçasını alabilirdi. Ama bu adam hiç parasına acımadan bayağı bir kıyafet almıştı. Zengindi, belliydi. Büyük bir rezidansın önünde durduklarında, adama şaşkın gözlerle bakıyordu.
"Geldik, in hadi!" Kız yavaşça arabadan inmişti ve bekliyordu, sonuçta buraya da tek başına girecek değildi ya... Adam gelip kızın elini tutmuştu. Kızın elleri soğuktu, çok soğuktu. Ama adamın elleri ise sıcaktı, sıcacıktı... O güzel sıcaklık kızın içine bir ürperti gibi yayılırken, o soğukluk ise nedense adamın içinde bir şeylerin kıpırdamasına neden olmuştu. İkisi de böyle şeyler düşünmekten kendilerini alıkoyamıyorlardı. Adam asansörde 24. Katın düğmesine basıp geriye yaslanmıştı. Baştan aşağı kızı süzmeye başlamıştı. Siyah botlar, siyah kotla ve bordo bir kazak; ona çok yakışmıştı. Uzun boyu, dolgun göğüsleri ve güzel yüzü ortaya çıkmıştı. Kızıl saçlarını 'balık sırtı' denilen bir örgü yapmıştı, arabada. Adam buna kızmıştı. O mis kokulu saçlarını neden topluyordu ki... Destan ise adamın heybeti karşısında korkmuyor değildi, bariz bir şekilde spor ile uğraşıyordu.... Üzerine gri bir kazak ve siyah bir pantolon giymişti. Dalgalı saçları o hareket ettikçe, dalgalanıyordu... Gözleri çok koyu ve sert bakıyordu fakat... Biliyordu onunda emindi ki yumuşak bir yanı vardı... Uzun bir süre bakıştıktan sonra adam kıza doğru ilerlemeye başlamıştı. Kız ise tam köşeye sıkışmıştı. Adam tam dibinde durup, bir eline başının yanına koymuştu. Kız seslice yutkunmuştu.
"Heyecanlandın mı?" Adam alay ile sormuştu bu soruyu.
"Ki-kim ben mi, hayır!" Kızın açıkta kalan göğsü hızlı bir şekilde kalkıp inerken, adam biraz daha yanına sokulmuştu. Neredeyse, Destan'ın göğüslerinin varlığını hissedebiliyordu, Ateş. Ve istemsizce uyarıldığını hissetti.
"Peki şimdi?" Kız korkuyordu, ona ya zarar verirse... O anlamda?... Ama hayır öyle olsaydı çoktan vermesi gerekirdi, o kadar çok ıssız yerlerden gelip geçmişlerdi ki, asansörde yapacak hali yoktu yani! Adam kızın diliyle dudağını yalamasını seyrederken onu feci halde şuracığa yaslayıp deli gibi öpmek geldi içinden. Daha sonra gözleri daha aşağısına kaydı ve daha fazlasını yapmak geldi içinden. Keşke bu kadar açık almasaydım diye düşündü Ateş. Kız adamın oraya baktığını fark edince gözlerini kapatıp, korkuyla beklemeye başlamıştı. Ama tam o sırada asansörün sesiyle geldiklerini fark etmişti. Hafifçe bir 'ohh' çekmişti içinden. Ateş ise bunu fark etmişti fakat üzerine gitmemeye karar vermişti. Ona 'ohh' demenin anlamını verecekti. Yüzüne sahte bir gülümseme yerleştirerek kızın beline dolamıştı elini. Kapıda güzel bir karşılama görmüşlerdi. Uzun boylu, hamile bir kadın ve orta boylu, hafif kilolu bir adam karşılamıştı onları. Adının Mehmet olduğunu öğrendiğim adam gözleri parlayarak kocama bakıyordu. Kadın ise sevecen bir şekilde büyük ihtimalle oğlu olan sarışın çocuk ile beraber bana bakıyordu. Bir anda kendimi çok heyecanlı hissetmiştim. Ama Ateş'in sıcak elinin varlığını hissetmem ile geçmişti. Onun olması güç veriyordu sanki.
"Hoşgeldiniz..."
"Hoşbulduk kardeşim..." İki adam sımsıkı bir şekilde sarılmışlardı. Ben de kadına döndüğümde kollarını bana açarak baktı, ben de ona aynı içtenlikle sarılmıştım. Sanki birbirini uzun zamandır tanıyan 2 arkadaş gibi. Ufak erkek çocuğuna geldiğinde, onun yanında diz çöküp elimi uzatarak tanışmaya çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL GÜNEŞ
ChickLit"Her neyse, gerçekten... Bugün neden çok konuşmadın ve canın sıkkındı?" Ateş hışımla yattığı yerden doğrularak yüzüme bakıyordu. Yani ışıkta öyle görünüyordu. "Neden mi? Şöyle açıklayayım; Bir bakıyorum karım dediğim kadın, ne idüğü belirsiz bir her...