Hafif bir sızlamayla gözlerimi açmıştım. Güneş ışığı boydan boya olan pencereden direk gözüme vuruyordu. Gözlerimi tam açıp yanımda yatmakta olan adama çevirmiştim. Yüzü bana dönüktü ve dalgalı saçlarının birkaç tutamı yüzüne dökülüyordu. Yavaşça başımı hareket ettirmek istedim fakat saçlarımın bir kısmı adamın başının altındaydı ve nasıl olduysa onun başı benim yastığıma kaymıştı. Yavaşça çekmek istedim fakat adamı uyandırmaktan korkuyordum. Biraz daha kendime gelince dehşetle, adamın ellerinin göğsümü avuçlamış olduğunu fark etmiştim. Örtüleri bellerine kadar sıyrılmıştı fakat belli ki çok sık yattıkları için bedenlerinin ısısından dolayı üşümemişlerdi. Gözleri daha da aşağı geceliğinin bir omzunun düşmüş olduğunu fark etti ve adam başını oraya bastırıyordu. Ne yapacağını bilemeyerek yeniden uyumayı denedi fakat olmuyordu, adama döndü fakat adamın yakışıklı yüz hatlarını görünce kendinden geçmişti. Daha önce öğrenciyken çalıştığı kafelerde görüyordu hep böyle adamları ama hiç böyle kendinden geçtiğini hatırlamıyordu. 'Off'layarak tavanı seyretmeye başlamıştı. Ama bunun da bir yararı yoktu. Hele ki dün gece yaşananları unutmasında hiç yoktu... O yaşadığı anları hatırladıkça yorganın altına girip, oradan hiç çıkmamak istiyordu. Ama adamın hareket eden vücudunu hissedince bu düşüncesi uçup gitmişti.
"Erken uyanmışsın..." Adamın birden ortaya çıkan sesi ile korkmuştu.
"Yok... Erken uyanmadım seni-"
"İZLİYORDUN (!)"
"Sen uyumuyor muydun?" Adam alayla sırıtmıştı.
"Hayır." Kız bir anda şaşırıp, ne diyeceğini unutmuştu. Adam ise konuşmaya devam ediyordu.
"O olayı ben de uyandığımda fark ettim ama sonra düşündüm de biz karı-kocayız! Yani birbirimizi elleyemeyecek isek neden evlendik?" Ne yani o adamın kendini severek evlendiğini mi düşünmüştü? Kesinlikle aptaldı!
"Ben... Belki de biz-"
"Biz diye bir şey yok Destan... Asla da olmayacak..."
"Haklısın, ben... Özür dilerim bir an.. Sanırım kendimi rolüme fazla kaptırdım." Diyerek olayı şakaya vurmaya çalışmıştı fakat içindeki kalp kırıkları ayağına batarak canını acıtmıştı...
"Ben kalkayım o zaman..." diyerek yavaşça açık olan omzunu kapatmıştı ve direk banyoya girmişti. Ellerini tezgaha dayayarak kanayan yarasını bastırmaya çalışıyordu. Aynaya baktı ve evet... O adam haklıydı... "BEN" kimdim ki?! Belki de o adamın hayallerinde ve hayatında asıl karakterler göz önündeyken, arkada bir ağaç kadar bile yer kaplamayacaktım...
Elimi yüzümü yıkayıp, duşa girmiştim. Sıcak suyun vücuduma değmesiyle bir anda elim ayağım boşalmıştı. Yavaşça yere çöküp, morarmış olan bileğime bakmaya çalışıyordum. Beyaz tenimde neredeyse kazadan kalan morlukların çoğu yok olmuştu, yalnızca bu hariç...
****************
"Evet, planımız ne beyler?" Derya'nın sorusuyla herkes ona dönmüştü.
"Bilemem, siz ne yapmak istiyorsunuz? Benim Ateş ile bir yere gitmem gerek."
"Hımm... Biz Destan'la Arjantin'de bir kaç butik orayı gezelim, diyoruz."
"Kızılay'ın oradaki mi?"
"Evet."
"Tamam, siz hazırlanın o zaman. Biz de sizi bırakırız." Ateş bir şey demeden bu konuşmayı izliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL GÜNEŞ
ChickLit"Her neyse, gerçekten... Bugün neden çok konuşmadın ve canın sıkkındı?" Ateş hışımla yattığı yerden doğrularak yüzüme bakıyordu. Yani ışıkta öyle görünüyordu. "Neden mi? Şöyle açıklayayım; Bir bakıyorum karım dediğim kadın, ne idüğü belirsiz bir her...