⚘BÖLÜM 7🌳

202 10 0
                                    

Soğuk bir balkonda, Derya'yı beklemek kadar zor bir şey yoktu. Destan soğuktan morarmış ellerini birbirine sürterek ısıtmaya çalışıyordu.

"Kahveler geldi..." Derya elindeki sıcak kahveleri cam sehpaya bırakarak tam Destan'ın karşısına oturmuştu.

"Geceleri Mehmet ile ben üzerimize pikelerimizi alıp, yıldızları seyretmeye bayılırız Destan. Çok güzel olur kışın buralar. Üşüdün mü sen? Titriyor gibisin..." Destan gülümseyerek 'hayır' anlamında başını sallamıştı.

"Biliyor musun, sana bir sır vermek istiyorum. Senle tanışmadan önce senin havalı, burnu havada, kendini beğenmiş bir kız olduğunu hissetmiştim fakat seni tanıdıkça benim bütün ön yargılarımı boşa çıkardın. Sen benim düşündüklerimin aksine "melek" gibi bir kızmışsın."

"Gerçekten mi? Çok teşekkür ederim sen de melekten daha öte... bana olmayan bir ablammış gibi hissettirdin. Bu arada neden benim öyle biri olduğumu düşündün ki?"

"Hım... Belki de bunu anlatmam pek doğru olmaz ama... Ateş'in senden önce bir nişanlısı vardı! Ve Serpil tam anlamıyla; küstah, meydan okuyan, uslanmak nedir bilmeyen, havalı, otoriter bir kadındı... Senin tam aksine! İlk başlarda Mehmet ile bana ne kadar cana yakın davransa da sonradan anladık ki, her şey bir kurmacaymış! Nikah kıyıldıktan 1 hafta sonra Serpil Ateş'ten bir araba istedi ve Ateş en pahalısını aldı. Serpil Ateş'ten yüklü bir miktar para istedi ve Ateş hiç düşünmeden hepsini verdi. Ve daha sonra bunları neden istediğini anladık ki çünkü yurt dışına ailesinin yanına taşınacakmış. Ve Ateş'e dostça ayrılmak istediğini söyledi...Ateş'i az çok tanımışsındır; bir kadına kendini zorla sevdirecek bir tip değildir. Her neyse gelelim konumuza. Ateş yıkılmıştı çünkü Serpil'i seviyordu hatta sevmek ne kelime ona aşıktı! Bizim bildiğimiz otoriter, düzenli, titiz, güçlü Ateş Arslanoğlu gitmiş yerine derbeder bir adam gelmişti. Her akşam en az 3 şişe bitiriyordu. 3 ay boyunca işe filan da gitmedi kısacası Ateş bir dönemliğine yok oldu diyebilirim. Ama 1 ay içinde kendini toparladı ve daha güçlü bir insan olarak bizim karşımıza çıktı. Ankara'dan taşınacağını söyledi. Sanırım o kadına dair her şeyi unutmak istiyordu, biz ise hiçbir şey demeden onun gitmesine izin verdik. Ve... Sonunda hayatın sadece Serpil gibi masallar üzerine değil de; Destan gibi unutulmaz efsanelerin üzerine kurulduğunu anladı! Ohh... Çok mu konuştum, ne?" Destan bu adamın neden bu kadar soğuk olduğunu şimdi anlıyordu... İstemeden gözleri dolmuştu çünkü o da her ne kadar güçlü, sarsılmaz görünse de bir insandı! Ona karşı bu kadar sert davranmasının da sebeplerini anlıyordu çünkü bir kadın tarafından güveni zedelenmişti, hayalleri yıkılmıştı!

"Sen iyi misin? Ya Destan, kusura bakma! Üzüleceğini bilseydim bu konuyu hiç açmazdım, canım benim. Özür dilerim." Derya soğuk elleriyle Destan'a sarılıyordu. Destan ise başını 'sorun değil' anlamında sallayarak uykusunun geldiğini söylemişti. Derya ise yarın kabahatini telafi edeceğini söyleyerek yanağından öpmüştü Destan'ın.

Ses çıkarmadan odaya girdiğinde, parmak ucuna basarak valizine doğru ilerlemeye başlamıştı. Ama bu zordu! Işıklar da kapalıydı hem de... Yavaşça valizden eline geçen her neyse, üzerine geçirmişti. Bol bir şey almıştı demek ki... Biraz da uzundu... Elbisesini mi almıştı yoksa? Her neyse diyerek yatağın boş tarafına doğru sessizce ilerleyip, oturmuştu. Ve hafif bir gıcırdama ile gece lambasının açıldığını görmüştü. Ateş'in yakışıklı yüzü loş ışıkta parlıyordu.

"Neredeydin?"

"Ev- evdeydim..." Adamın sinirle sorduğu fakat aslında çok basit olan bu sorusu Destan'a YGS sınavındaki paragraf sorusu gibi hissettirmişti.

"Onu sormadım! Bu saate kadar ne yaptınız Derya ile?"

"Konuştuk."

"Çok açıklayıcı oldu... Bir dakika senin üzerinde ne var?"

KIZIL GÜNEŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin