"Ne?" Şu an kafasına bomba atılmış gibiydi!
"Senden hoşlanıyorum ben Destan!"
"Ama..."
"Ne ama?"
"Bu olamaz ki,"
"Nasıl olamaz?" Ateş kaşlarını çatmıştı.
"Sen benden hoşlanmazsın ki!" Destan üzüntü ile başını önüne eğmişti.
"Hmm... O zaman nasıl senden hoşlandığımı göstereyim, " Ateş başını Destan'a eğerek dudaklarını sert bir şekilde onunkilere bastırıyordu. Destan kıpırtısız duruyordu. Ateş onun buz gibi olan haline kızsa da ağzına gelen şeftalimsi tat ile gülümsemişti. Daha sonra Destan'ın alt dudağına minik bir ısırık bırakmıştı. Destan inlerken hafifçe açılan ağzına daha çok dalmıştı Ateş. Destan bu hareketler karşısında ölecek gibiydi... Hele o alt dudağını ısırdığı anda!... O bunları düşünürken Ateş onu kucaklayıvermişti. Onu kendi yatağına yumuşak bir şekilde bırakarak gömleğinin düğmelerini açmaya başlamıştı.
"Ateş..." Ateş onun sözlerini dudakları ile kesmişti. Destan'ın şeftali tadını veren dudaklarını müptela olmuş gibi onu durmadan öpmek istiyordu. Bir süre sonra Ateş'in elleri Destan'ın incecik beline indiğinde tişörtünü kavrayıp kızın narin bedeninden çıkardı.
Ateş uzun zamandır düşlerin süsleyen manzarayı görmek için Destan'ın dudaklarından ayrıldı.
Tam da rüyalarındaki gibiydi. Ne çok küçük ne çok büyüktü göğüsleri.
Siyah dantelli iç çamaşırları açığa çıkan Destan elleriyle göğüslerini saklamaya çalmıştı. Yanakları ne yaptığının farkına yeni varıyor gibi al al olmuştu. Zaten aldığı itiraf karşısında alkol almadan sarhoş gibi olmuştu. Ateş'in dudakları her yerdeydi. Boynunda, kulaklarında, dudaklarında... Onun kalın dudakları vücudunda gezdikçe kendini daha çok Ateş'e yaklaştırıyordu.
"Ben senin kocanım, Destan. Benden utanma."
Destan Ateş'in tutkuyla fısıldadığı şey karşısında kendi tamamen teslim etti kocasına... Ateş pantolonunu çıkartıp bir kenara attıktan sonra yavaşça Destan'a döndü.
"Canını yakmak veya istemediğin birliktelik için seni zorlamak istemiyorum, Destan.
'Hazır değilim' dersen seni anlarım,''
Ateş sorarcasına Destan'a baktı. Gördüğü manzara karşında defalarca uyarılmasına rağmen büyük bir sabırla alacağı cevabı bekledi. Destan hayır derse durabilir miydi? Onu bilmiyordu fakat Destan'a sahip olabilmek için yanıp tutuştuğu kesindi.
Destan ise acayip utanıyordu ama en az Ateş kadar kendide istiyordu.
Yinede
"Devam et, Ateş. " dedi. Sesi arzu doluydu.
Ateş aldığı cevaba o kadar sevinmişti ki çabucak Destan'ın pantolonunun çıkarttı. Ardından siyah dantelli iç çamaşırını. Bunları yaparken Destan'ın öperken kaybolduğu dudakların da boş bırakmıyordu ayrıca.
Gecenin geri kalanında Ateş çok naif bir şekilde Destan'a sahip olmuştu. Kimsenin canı yanmamıştı ve artık bir adet Ateş hayallerini gerçekleştirmişti.
Yaşadığı rahatlama hissiyle Ateş kendini yatağın sağ tarafına bıraktı. Geceleri rüyaların giren tüm sahneleri gerçekleştirmiş olmanın rahatlığıyla derin bir nefes verdi. Sol tarafında yatan Destan'a baktı.
Su yeşili gözleri baygınca bakıyordu tavana. Belki de utancındandı.
Deli gibi utanıyordu. Fakat mutluydu da Destan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL GÜNEŞ
ChickLit"Her neyse, gerçekten... Bugün neden çok konuşmadın ve canın sıkkındı?" Ateş hışımla yattığı yerden doğrularak yüzüme bakıyordu. Yani ışıkta öyle görünüyordu. "Neden mi? Şöyle açıklayayım; Bir bakıyorum karım dediğim kadın, ne idüğü belirsiz bir her...
