⚘BÖLÜM 15🌳

162 7 0
                                    

"Sen...!?" Ateş'in yüzü bembeyaz olmuştu. Karşısındaki kadın Serpil'di. Pardon eğer yanlış hatırlamıyorsa o'ydu. Çünkü karamel rengi saçları gitmiş yerine fuşya ve pembe karışımı saçlar gelmişti. Ve vücudunda sayısız minik minik dövmeler vardı. Ateş şaşkınlık ve kızgınlık karışık; bir çok duygu yaşıyordu.

"Ateş... Hiç değişmemişsin!" Her zamanki gibi cilveli bir tonda konuşuyordu. Ve koşarak Ateş'in boynuna atlamıştı. Destan büyük bir şok yaşıyordu. Daha sonra bu şokun hiç bir şey olmadığını farketti. Çünkü Ateş'in de sol eli kızın beline gitmişti. O an orada olmamayı dilemişti. Boğazına yumrular tıkanmış, konuşamıyordu. Dün kendini saran eller, bugün bir başkasını sarıyordu...

"Ama sen değişmişsin Serpil (!)" Ateş elini kızın belinden çekerek, kendinden uzaklaştırmıştı. Demek Serpil denen kadın buydu? Pembe saçlı, uzun boylu, görkemli bir kadındı! Ne kadar Destan'dan 4-5 cm kısa olsa da göğüsleri ve kalçası 'ben buradayım' diyordu. Acaba Ateş ne düşünmüştü? Onu görünce yeniden heyecanlanmış mıydı? Bir şeyler hissetmiş miydi? O sırada Osman araya girmişti.

"Ateş, Serpil Newyork'dan seni görmek için gelmiş." O sırada Serpil Çakmaklı Osman'dan güven alarak gidip bir koltuğa oturmuştu.

"Evet Ateş, Osman haklı. Buraya sadece seni görmek için geldim... Bir kahve içebiliriz mesela. Şu yanındaki kız hizmetliydi değil mi? Canım bize 3 tane kahve getirebilir misin?"

"Ne?" Destan kadının cümlesini anlayamamıştı. Ne demek istemişti?

"3 tane kahve getirebilir misin demiştim??"

"Anlamadım, ben..."

"Anladım, tamam tamam. Sen asistan filan mısın? Kahveciye söylersin herhalde (!)" Bu kadın ne diyordu böyle!? Resmen kendini hizmetçi zannetmişti.

"Destan benim karım, Serpil." Asıl şimdi şaşırma sırası Serpil'de idi.

"An-anlamadım?"

"Ben Destan. Memnun oldum." Destan zafer kazanmış edası ile kadına bakıyordu. Serpil bu durumu ğer ne kadar kendine yediremese de kendini toplayarak Destan'ın uzatmış olduğu elini sıkmıştı.

"Ben de Serpil." Sonra farketmişti ki Destan kendinden daha basit bir kızdı. Yüzünde makyaj yoktu. Fakat dudakları muallakta idi. Gül kurusu - kırmızı karışımı bir renkti. Gözleri maviyi andırıyordu. Fizik desen zaten... Sadece aşırı sade bir tipti. Serpil ile kıyaslandığında 18 yaşındaki bir lise öğrencisi denebilirdi. Ateş nasıl böyle çocuksu bir kızla evlenmişti? Oysa ki o; gösterişli kadınlardan hoşlanırdı. Kendi gibi!

"Evlendiğini bilmiyordum." Sesi bozulmuş gibiydi. Ateş ise hiç önemsemeyerek konuşmuştu.

"Ani oldu. Her neyse burada konuşacak değiliz... Osman sen Destan'ı eve bırak. Ben de Serpil ile geçeyim." Destan şaşırmıştı. Ve kırılmıştı. Ateş onu çok kırmıştı. Nasıl olur da onu terk eden bir kadınla yeniden görüşebilirdi!? Bu aynı eski sevgiliden dost misali gibi bir şeydi.

"Tamam. Hadi gidelim Destan." Osman elini Destan'ın omzuna yerleştirmişti. Onu yönlendirmek için... Ama o sırada hafif bir boğaz temizleme sesi duymuştu. Ateş'e döndüğünde tehdit eder gibi bakıyordu. Elini sakin olmaya çalışarak çekmişti. Fakat Destan'ın o üzgün halini görünce, o masum kızı içine sokası geliyordu. Hızlı adımlar ile otoparka inmişlerdi. Beyaz parlak bir araca binip yaklaşık 2 dakika hiç konuşmamışlardı. Destan'ın devamlı gözleri ile dışarıyı seyretmesi Osman'ın sinirini bozmuştu.

"Destan Hanım-lar-lar-lar nereye gitmek istemiştiniz acaba?" Destan minik bir tebessüm ile bu komik adama dönmüştü.

"My home, please..."

KIZIL GÜNEŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin