"Ateş Bey oğlum?" 14. katta oturan Nazmiye Teyze karşımda, bana kafa tutarcasına dikiliyordu.
"Nazmiye Teyze?" Destan hızlıca ellerini omuzlarımdan çekip, saçlarında gezdirmeye başlamıştı. Yüzü pancar rengine dönüşmüştü. Eğer sadece bir öpücükten - YANAKTAN - böyleyse başka şeylerde nasıl olur düşünemiyordu (!) Ama düşünmesi gereken bir şey varsa o da Destan'ı Nazmiye Teyze'ye nasıl tanıştıracağıydı.
"Bu hanımefendi kim acaba?"
"Karım. Destan..." Nedense Nazmiye Teyze'ye Destan'ı karım diye tanıtmaktan gurur duymuştu. O ise ağzı beş karış açık durmakla beraber bir bana bir de Destan'a bakıyordu.
"Memnun oldum, efendim." Destan kibar bir şekilde Nazmiye'nin elini öpüp başına koymuştu. Orta boylu, hafif kilolu, beyaz saçlı, sert yüzlü bir kadındı, Nazmiye. Normalde onun yaşındaki kadınların (tahminen 50-60 arası) tatlı olması gerekiyordu. Oysaki Nazmiye tam tersine ciddi bir yüzle Destan'a bakıyordu.
"Ben de memnun oldum. Her neyse benim ocakta yemeğim vardı. Ona bir bakayım... İyi akşamlar size..." Ateş bavulları tek eline almış bir yandan da kartını kapının yanındaki alete gösteriyordu. Destan ise büyük bir heyecanla girmişti Ateş'in evine.
"Ayakkabılarını çıkarmana gerek yok. Gene de sen bilirsin." Destan beyaz sporlarını çıkarıp eline alıp, vestiyerden terlik aramaya çalışmıştı fakat sadece iki tane terlik vardı ve onlar da erkek terliğiydi.
"Kusura bakma, kadın terliği bulundurmuyorum evimde." Ateş sanki kinaye ile söylemişti bu sözü.
"Yok, ben yalın ayak gezmeyi de severim." Diyerek elindeki ayakkabıları vestiyere koyup kapağını kapatmıştı.
"Evin çok güzelmiş..." Ateş bir yandan üzerindeki gömleğin düğmelerini açıyor bir yandan da Destan ile konuşuyordu.
"Babannemin zevki." Demek evini babannesi dekore etmişti. Gayet sade ve şık bir evdi. Beyaz ve gri tonu ağırlıktaydı. Destan yavaşça etrafa göz gezdirerek bir yandan da Ateş'i takip ediyordu.
"Burası benim odam. Karşısında misafir odası var. Orayı sen kullanırsın. Son olarak burası da mutfak. Genellikle mutfağa çok girip çıkmadığım için orayı kendine göre ayarlayabilirsin." Destan Ateş anlatırken kısa süreliğine onun odasına bakmıştı fakat sadece siyah bir duvar görmüştü. Keşke daha detaylı baksaymışım diye düşünmeden edemedi.
"Bir sorun var mı?"
"Yok, hayır. Teşekkürler..." Ateş, Destan'ı odasına bıraktıktan sonra kendi odasına geçmişti ve üzerine bir eşofman geçirip yatağına uzanmıştı. Hala aklı kızın yumuşak dudaklarındaydı. Utanarak öpmüştü, kendisini. Eğer Nazmiye Teyze gelmeseydi belki de daha da uzun sürebilirdi o an. Sertçe yumruğunu yatağa geçirmişti. Acaba şu an ne yapıyordu? Yatmış mıydı? Üzerini mi değiştiriyordu? Ya da üzerine ne giymişti? Kahretsin ki onunla olan düşüncelerinin hepsi vücudunda bitiyordu. Ama artık inanıyordu. Bu kızın para için onunla beraber olmadığına inanıyordu. Neden fikrinin değiştiğini soracak olursak, onu bilmiyordu fakat bu kız nedensizce kendine huzur ve güven veriyordu. Tabi şu 'erkek kanka'larını saymazsak. Zaten inanamadığı bir nokta daha varsa o da Çağlar Tekinler'in onun yakını olduğuydu. Elin adamına 'öptüm' demişti ya! Düşündükçe sinirleri tepesine çıkıyordu. Belki de şu an onunla konuşuyordur! Ateş hışımla yatağından kalkıp Destan'ın odasına doğru hareketlenmişti. Yavaşça kapıya yaklaştı ve tıklamadan içeri dalmıştı. Destan ise kıyafetlerini katlıyordu. Bir anlık şokla yatağına yığılmıştı. Ateş ise hızlı adımlarla yanına gelip, kaldırmıştı. Açık saçlarından parfümsü bir koku yayılıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL GÜNEŞ
ChickLit"Her neyse, gerçekten... Bugün neden çok konuşmadın ve canın sıkkındı?" Ateş hışımla yattığı yerden doğrularak yüzüme bakıyordu. Yani ışıkta öyle görünüyordu. "Neden mi? Şöyle açıklayayım; Bir bakıyorum karım dediğim kadın, ne idüğü belirsiz bir her...