Ne kadar utansam da o bunu belli etmemiş sadece gülümsemekle yetinmiş ve maç esnasında nasıl denk geldiyse yanıma oturmuştu. Ondan yayılan parfüm kokusu beni çok etkiliyordu, ilk fırsatta kokusunu öğrenip almam lazımdı. Odamın her yerine kokusundan sıkmak istiyordum. Allah'tan demin ki gafımı kimse duymamıştı. Yoksa yine rezilliğim dağlar ötesi olacaktı.
Göbeğimi içeri çekebilmek için resmen aç gelmiştim maça, karnım da çok acıkmıştı. Gurulduyordu ama maçın sesinden kimse duymuyordu. Yanımdaki adamdan, açlığımdan maça konsantre olamıyor, Korayı izleyemiyordum. Zaten ben futboldan ne anlarım ki...
Kafamı ondan tarafa çevirdiğimde göz göze geldik, Allah'ım yarattığın bu gözlerde boğ beni, eğildi ve "açmışın sen" dedi. Ne bekliyordun ki çok güzelsin, b,r tanem benimle evlen falan mı valla salaksın kızım sen ne yaptığını bilmiyorsun. Tipine bakan her daim aç olduğunu anlar senin.
"şey, evet biraz aç olabilirim"
"ne yalan söyleyeyim, buraya alelacele geldim, bende çok açım"; "şimdi tribünlerde dolaşan satıcılar olur, onlardan alırız"
"tamam, aaa aklıma geldi, benim çantamda, toblerone var, onu yiyelim" dedim ve çantamı yanında bir hışımla açtım. Açmaz olaydım, içinde dandik dundik her şey vardı, bir ben yoktum, olsa da sığamazdım zaten. Çantamda bulamadıkça çıkarttıklarımı eline veriyordum, ne verdiklerimin farkında değildim. Sadece açlığım ve toblerone aşkıma yenik düşüyordum.
"sonunda buldum" diye sevinirken ellerinde halı motifli şiir defterime bakınırken buldum kendisini, son sayfada ki şiirimi okuyordu.
Kalbime gelen ama gitmeyecek olan
Yüreğime serpilen adam
Gece gözlerine dalıp gittiğim
Unutulmaz yaram
Gördüğüm anki şarhoşluğum...
Elinden hızlıca aldım defterimi ve "bu benim özelim, şiir defterim okunulmasından hoşlanmıyorum" dedim çok fazla utanıp sinirlenerek.
"Affedersin, boş bulundum, normalde özele saygı duyarım, bir anda verince farkında olmadan açtım okudum, ama yeteneğin bariz belli. Çok güzel yazmışsın. Sürekli böyle yazar mısın?" dedi muzip bir ifadeyle.
O gözlerde kendimi kaybetmeden, "evet yazarım, şiir yazmak beni rahatlatıyor" dedim. İç sesimin belki de benden uzaklaşması ruhumun derinliklerine açtığım kapıların rahatlamasıydı şiir yazmak. Hele de şimdi şiir yazmak için bir nedenim var o da sensin "kalbimde güzel yere sahip adam".
"çok farklı bakıyorsun, iyi misin?" demesiyle bir hipnozdan el şaklatarak ayılmışım gibi dünyaya dönmüştüm.
"evet, iyiyim" dememle kafama 100 lerce insan arasından beni, kafamı bulan topla yere çakılmıştım. Çakılırken ki görüntümün Kung fu Panda'nın dövüş sahnelerinde pandanın yumruk yedikten sonra ki hali gibi olduğunda eminim, bence beni slowmotion da görmemeliler... lan top yiyen o arada bile abidik gubidik şeyler düşünüyorsun, bayıl lan artık!
O koku da ne be annemin yarı yırtılmış ten çoraplarının sürtünmenin etkisiyle yanıksı kokusu gibi, "burnumun dibinden çekin şunu, offfff"
"çok şükür, kendine geliyor"
"abi bu kızda her şeyi kendine çekiyor, bu kadar oynadım şu sahalarda, elbette top dışarı çıkmıştır ama kimsenin kafasına çarpmamıştır"
"ya başım çatlıyor, karnım da aç zaten benim "
" aha ben demiştim size biz buna bir sucuklu ekmek koklatsak kendine gelir diye, beni hiç dinlemiyorsunuz ki"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbime Gelenler
Teen Fictionİç sesiyle başı belada olan bir kızın ilk aşk yolculuğundan hiç unutulamayacak olana doğru gitmesini anlatan bir hikaye, Seranın hikayesi bu. ****** birisi kalbine geldi; birisi aklını çeldi; diğeri ruhunu deldi ve o hiç pes etmedi. ****** Birisi a...