İç sesimin bile bana hakaret etmesine fırsat vermeden kendime saydırmaya başlamıştım. Ne yaptım, ne dedim ben? Lan adama seni seviyorum desem bu kadar anlaşılır olamazdı. Resmen diyetisyen tanıdığın var mı diye sordum. Hayatımın 18 yıllık döneminde hayallerimin kıyısından bile geçmemiş mesleği sırf onu kıskandım, sevgilisi de kim diye merakımdan ister gibi görünmüştüm. Ben ne hale geldim, Allah'ım? Bir de bakıyormuşsun bu bölümü okuyormuşsun, Seran, ne kadar da ironik! Saçmalama ben kim Diyetisyen olmak kim!
Kendimle küfürleşmeyi bir kenara bırakıp, eşek gibi anırarak gülen Koray'a ters bir bakış attım. Buna ne oluyorsa böyle! Geri zekâlı davar!
"Neden güldüğünü sorabilir miyim, komik bir şey mi söyledim? Ağabeyinin yardım teklifine karşılık aklımda olan (yalan tabii ki de) meslekten tanıdığı var mı diye sordum" . Ben bunları ona bakıp söylerken hala gülüyordu. Arkadaş bu kadar mı tuhaf benim diyetisyen bölümü okumak istemem, ne yani şişmanlar okuyamaz mı, Allah Allah. Bizde ilelebet şişman kalmayı düşünmüyoruz herhalde.
"Var Seran, kız arkadaşım Deniz bu bölümden mezun, istersen seni onunla tanıştırabilirim. Fikir alışverişinde bulunursunuz, sana anlatır" dedi tuhaf bakışlarının altında anlamsızca.
"Kız arkadaşım Deniz var" cümlesini duymak istemiyordum aslında. O zaman masa da duyduğum kız arkadaş kelimesinin normal bir arkadaş olmasını umuyordum. Tekrar, kalbim çatırdamaya başladı, belki de sürekli böyle kırılacaktı. Platonik aşkın dibine vurmuştum, hiç şansım yoktu benim.
Sonunda karnını tutarak gülmesini sonlandıran Davar Koray, aramıza dönerek, keşke dönmeseydi dedirtecek saçma salak şu cümleleri öküz ağzından dökmeye başladı.
"Senin hiç müşterin olmaz ki, kızım, kilolu bir adam diyetisyene gidecek bir bakacak diyetisyen kendisinden daha kilolu, öyle şey olur mu? Dalga konusu olursun, ayrıca bu bölümü okurken bile rezil olursun, herkes seninle dalga geçer" dedi.
Gözlerim nemlenmişti, gözyaşlarım adeta akmak için savaşıyorlardı, bir kere gözümü kırpsam akıp rezil edeceklerdi beni. Yusuf beni böyle görsün istemiyordum. Hafifçe başımı kaldırdım, bir yandan dudağımı dişliyor, diğer yandan gözyaşlarım akmasın diye parmağıma tırnağımı batırıyordum. Ah Koray, bende birçok şeyin farkındayım ama neden benim üzerime bu kadar geliyorsun.
"Haklısın, Koray" kelimelerinden başka ağzımdan bir şey çıkmadı. Sonra Yusuf'a döndüm "teşekkür ederim her şey için, neyse benim daha yapmam gerekenler var, ben gitsem iyi olacak" dedim gözlerinin içine bakarak. Ben sizi bırakırdım dese de benim onlarla daha fazla vakit geçirecek gücüm yoktu. Kız arkadaş, rezilliğim ve kilo yeterince canımı acıtmıştı.Elini sıktım "görüşürüz" , o da "Görüşürüz, Seran" dedi elimi sıkmaya da devam ederek ekledi: " Sen istersen her şeyi başarırsın, istersen elde edemeyeceğin bir şey yok, sadece gerçekten istemen yeter" derken gözlerimin derinliklerine bakıp gülümseyip göz kırptı. Seni de istiyorum Yusuf, hatta en çok seni istiyorum, peki seni de elde edebilir miyim? Kız arkadaşına rağmen, ben ilk defa gurursuzca ilk aşkımın benim olmasını istiyorum olur mu, Yusuf? istediğim zaman bu da olur mu? diye deli sorular aklımdan ona akmak cevap almak istiyordu. İç dünyamda bu kadar cesur cümleler kurup soru soran ben, gerçek dünya da bunları soramayacak kadar korkaktım. Korkak!
Hiçbir şey yapmadan sabah ki heyecanımın yerini akmaya hazır gözyaşlarımı alarak ayrıldım yanlarından. Doğruca deniz kenarına, bütün kırgınlıklarımı denize akıtmaya... O maviliklerde boğulmaya, boğulurken unutmaya, unuturken umutlanmaya gidiyordum.
Deniz kenarına geldiğimde, kendime sessiz sakin bir köşe bulup dalgaları rahatça duyabileceğim bir alana geldim. Çakıl taşların üzerine yatıp uzandım. Mükemmeldi. Kulağıma kulaklığımı da takıp kendimi deniz, kum, güneş, müzik dörtgenine bıraktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbime Gelenler
Genç Kurguİç sesiyle başı belada olan bir kızın ilk aşk yolculuğundan hiç unutulamayacak olana doğru gitmesini anlatan bir hikaye, Seranın hikayesi bu. ****** birisi kalbine geldi; birisi aklını çeldi; diğeri ruhunu deldi ve o hiç pes etmedi. ****** Birisi a...