Özledim

243 62 311
                                    

Evlerine daha sık gitsem de onu hiç göremiyordum ve iliklerime kadar özlediğimi hissediyordum. Saatlerce Koray'a ders anlatma bahanesiyle onu bekliyordum ama yok. O çok yoğundu. Biliyorum benimki olmayacak bir dua idi ama ben de isteyen bir kulum, ne yapayım yani, Allah'ım?

O haftalar içinde birkaç kez odasına girdim gizlice. 

Aynı onun gibi karizmatik bir odası var

Oda karizmatik mi olur? Daha iyi kelimen yok mu, kızım senin?

Peki, etkileyici desem, iç sesim? 

Hahaha desem ben de, dış benim? 

Onun parfüm şişesini buldum masasının üzerinde. Burberry London. Kesinlikle almam lazım. Ama bu fiyatını görene kadar, resmen harçlık sömürücü  bu parfüm. 

Çocuk boşuna cillop gibi kokmuyor be, ben de o kadar para versem nasıl kokarım, Allah bilir

Sen, ne kadar para verirsen ver zibillikteki yün gibi kokarsın. 

O ne demek be?

 Ne olacak! Ahırın içindeki tüy gibi yani...

"Seran neredesin? Hadi, şu konuları da bitirelim, yarın sınavımız var. Benim için büyük gün." dedi mız mız Koray ben iç sesimle bir çatışmanın ortasında iken.

"Tamam, çatlama geldim. Zaten bunların üstünden geçtik, yoruldum Koray."

"Bak! ben, şimdi bunlardan geçersem seni gezmeye götüreceğim. Hadi, iyisin benim gibi yakışıklı bir çocuk senin yanında gezecek, amma prim yaparsın."

"Uyuz, kendini çok da nimetten sayma! İstemez, sen geç de kurtulayım senden artık."

"Benden bu kadar çabuk kurtulmak istediğini bilmiyordum, hatta birbirimize alıştığımızı bile düşünmüştüm." dedi dudaklarını bükerken. Bazen neyi gerçek neyi sahte söylediğine anlam veremiyordum.

Ama işi şakaya vurmak her zaman en mantıklı çıkış yoluydu. "Olur mu be" diye sırtına güm diye vurdum.

"Yuh kızım ya! Vuruyorsan da azıcık kız gibi vur! Bu ne?  Cİğerlerimi elime vereceksin şimdi."

"Ay, sen de amma mız mız çıktın."

"Bu arada Sibel neden gelmedi?" dedi göz kırparak.

Ben de yalancıktan "hımmm bakıyorum da Sibel'siz ders de çalışamaz olmuş. Duymasın bunu Sibel, 7/24 dibinden ayrılmaz, ben sana diyeyim"dedim. Koray her şeyin farkındaydı, çünkü benim aptal aşık kuzenim bunu çok fazla belli etmişti. Hatta artık onu çok sıkmaya başlamıştı. 

İşte sende Yusuf'a bu kadar kendini belli edersen çocuk senden kaçar, ben olsam belli etmesen de senden kaçardım da.

 Sen sus be nereden çıktın yine?

"Seran, yine sanki kendinle konuşmaya başlamış gibisin"

"Hııhhhh!" şaşırdım, ilk defa böyle bir şey duyuyordum. Nasıl anlamıştı? 

Deliliğini anlamak için profesör olmana gerek yok. Bakan anlar zaten. 

Ya sus sen! Senin yüzünden her şey.

"Hala devam ediyorsun, her içinde ne yaşıyorsan buraya dön! Benimle de konuş!"

"Şey ben konuşmuyorum, sadece bazen düşüncelere dalıyorum." 

"Seran, ben düşüncelere dalmak ile iç ses muhabbetini ayırt edebiliyorum, özellikle sen de bariz belli, hem herkesin içinde konuştuğu, dertleştiği bir sesi vardır, yani sen tek değilsin."

Kalbime GelenlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin