Şok, Seran, Şok

204 53 262
                                    

Bana bu kadar yakın olması bütün duyu organlarımın mantığımla ilişkisini kesmesine yol açmış, beni uçurumun eşiğine bırakmış, kalbimi yakıp geçmişti. Mantık hareket etmiyordu bende, ne dediğimi bilmiyordum ama bu sefer ne istediğimi çok iyi biliyordum: bütün zaman dursun sadece onun sıcaklığı yakınlığı benim tenimde gezinsin.

"Cevap vermeyecek misin, Seran" diye nefesinin sıcaklığında kısık kısık sorarken ne diyeceğimi bilmiyordum.

"Şey, ben bizi kastetmedim, yanlış anladın herhalde" dedim ama ben bile verdiğim cevabın onu ikna etmeyeceğini biliyordum.

"Neyi kastettin, Seran". Aman Allah'ım sana geliyorum! Beni bu durumdan kurtar ne diyeceğim adama. Ben kurt sende kuzusun, ama aslında sen kurt olsan ben kuzu olsam, sen beni çıtır çıtır yesen bunu mu kast ettim ben Yusuf demeliyim?

Uzaktan bize doğru gelen Sibel'i görünce "Sibellll" diye daha fazla bağırma gereği duydum. O da zaten bunu bekliyormuş gibi daha da hareketlerini hızlandırdı.

"Selam, Yusuf ağabey, ne yapıyorsunuz burada, hani sevgilin nerede, Seran sen neden buradasın, Koray seni arıyordu, hem sen neden solgunsun? Derken kafamızı karıştıracak bir sürü soru sormuş, cevaplamamız için süre vermemişti.

O sırada Koray da Deniz de bir birlerini bulmuş konuşa konuşa geliyorlardı. Deniz bana gülümseyerek "aferin, Seran emanetime sahip çıkmışsın, kaptırmamışsın aşkımı" demiş beni yerin dibine sokmuştu.

"Merak etme, Deniz, ben kuzu muyum kurda kaptırasın? demiş bana çaktırmadan göz kırpmıştı.

"Sen benim kurdumsun bende senin kuzunum, aşkım" diyen Deniz yerini belli etmiş, beni farkında olmadan saf dışı bırakmıştı.

"Öf sıktı bu kurt*kuzu muhabbeti, Seran biliyor musun, karaoke de var bu gece, düşünür müsün?" diye sorunca hem muhabbeti değiştirdiği için sevinmiş hem de neden olmasnı diye düşünmüştüm.

"Koray, beraber söyleyelim mi?" dedi Sibel. Kuzenim diye söylemiyorum ama o da benim gibi sevdiği insan konusunda umutsuz vaka idi. Resmen Koray tarafından görünmezdi, okulun en popüler kızılı.

"Olabilir" diyen Koray bana bakıyordu.

Ben hala az önceki yaşadığım olayda kalmış, devrelerim yanmış, bozuk plağın takıldığı yerdeydim.

Öyle güzel bir müzik çalmaya başlamıştı ki "Hadi dans edelim, Koray sen Seran'ı kaldır, bende Yusuf'u kaldırayım." Sen demesen Deniz biz kalkmazdık, bir bu eksikti. Belki de piste çıkmak kafamın dağılmasına sebep olacaktı, sorgusuz sualsiz, Sibel'in bakışlarına aldırmadan dansa kalktım.

"Seran, tören de kızdırdığım için özür dilerim, seni böyle görünce ne diyeceğimi bilemedim"

"Hıhh ne dedin, Koray?" Aklım başımda değil ki. Şimdi karşımda dans ederken gözlerini üzerimden çekmeyen Yusuf'a odaklıydım.

Ama geçiştirmek için "önemli değil"dedim.

Gülümseyen Koray kulağımın dibine daha da yaklaşarak "bugün çok güzel görünüyorsun ve daha fazla kilo verme, böyle çok güzelsin" deyip Deniz'e seslendi.

"hadi biraz da benimle dans et, yengeciğim" Güya benden kaçıyordu, ama beni alev alev yanmama sebep olacak adamın kucağına bırakıyordu.

"şey, dans etmek zorunda değiliz, istersen masamıza geçebiliriz" dedim ama içimden ne olur Hayır de ve dans et benimle diye bas bas bağırıyordum.

Hiçbir şey demedi ama bileğimden çektiği gibi kendine yanaştırdı, kavurucu sıcaklıktaki ellerini belime sararken midem de kelebekler uçuşuyordu. Müzik şimdi kulağıma öyle hoş geliyordu ki, başımı omzuna koymamak için çaba sarf ediyordum.

Kalbime GelenlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin