Ufacık Ayrıntı

177 27 400
                                    

Gözleri sonunda beni bulduğunda bir eli Deniz'in belindeydi. Deniz çoktan benim dercesine o göğse kapanmış kokusunu çeker vaziyetteydi. Ben ise elim kalbimde öyle onlara bakıyordum. Hayatımın rayını bu noktaya çeviren ben en başından olacakları hak etmiştim. Evet, aşk ya da aşık olmak suçlanacak bir şey değildi, ama yanlış zaman yanlış insan paradigması aşkın sınırı, öz benliğinin kaybolmaya başlamasıydı. Ben çok yanlış bir adamın gözlerinde benliğimi bulmak isterken kendimi kaybediyormuşum aslında. Bir damlanın usulca yanağımdan kaydığını hissederken, onu silecek gücüm bile yokken bir el çekti beni düşünce denizinden... ayaklarıma uydum beni götüren eli takip ederek... kumsala doğru çekildim, rüzgar saçlarımı savururken gözlerimin yaşı daha bir derinden akmaya başladığında başımı kaldırdım yakamoz denize vururken... o ışığın altında bir çift anlayışlı göz ve o gözler yanağımdan akan yaşı siliyordu.

"Şey, ben....."

"Hışşşşşşşş, sessiz ol, konuşma sadece ağla."

Belki bir kabullenişti bu söylediği cümleye ve yaşlar öylece akmaya başladı. o sadece yanımda bir omuz olmak istemişti sessizce... istemeden kendimi onun göğsüne yasladım ve ağladım... Ay da ne kadar güzeldi bu gece! Nasıl da vuruyordu geceye yakamoz!

"Koray, ben teşekkür ederim, iyi geldin bana."

"Önemli değil, her zaman yanındayım ama ağlama yeter... bak şunu unutma: hayatta hiçbir erkek için ağlanmaz, ağlanmaya değen adam ağlatmaz. Gözyaşlarını hak etmiyor o."

"Sen, sen nereden çıkardın biri için ağladığımı?"

"Seran, biri için değil kimin için ağladığını biliyorum."

"Nasıl?"

"Biliyorum işte."

"Koray, ben özür dilerim, gözünde çok kötü bir yere sahip olmak istemiyorum. "

"İstesen de olamazsın." Gözlerimi ona dikmiş bakarken nasıl bu kadar anlayışlı olabiliyor ve bu kadar sahiplenici diye düşünüyordum. Ne demek istiyordu, ne oluyordu böyle?

"Koray, Seran, ne yapıyorsunuz burada?" Yusuf abi nerede?" Bu kız bize mi soruyordu Yusuf'u, az önce Denizin dibinde değil miydi?

"Bize ne soruyorsun, Sibel, abimi? Deniz'e sorsana, biz görmedik onu." diyen Koray'a ağzımdan lafı aldın diye bakıyordum.

"Biz bilmiyoruz Sibel, sizin yanınızdadır diye biliyorduk."

"Deniz'i bıraktı, sizin arkanızdan buraya doğru gelmişti ama herhalde gitti. Hadi gelin, Deniz çok kötü durumda."

Aklımda bir sürü soru ile oturduğum yerden tekrar Koray'ın elleri ile kalktım. Saçımı geri doğru atıp kulağımın arkasına doğru da sokunca bendeki bir düşünceler uçtu gitti. Sadece gülümsedi ve gülümsedim.

Deniz armut koltuğa oturmuş istediği nargileyi tüttürüp bir yandan da ağlayarak harap görünüyordu. Vicdanım sızlıyor sebep olduğum duruma lanetler yağdırıyordum.

Koray " hey, ne oldu sana? Nargileye bari eziyet etmesen, şu güzelim cappucino kokusunun hakkını versen." Deyip elinden alıp bir nefes çekti.

"Yusuf, çekti gitti... Yapamayacağını daha fazla yürütemeyeceğini söyledi. 'Tekrardan barışmamız hataydı, keşke tekrar başlamasaydık' dediğini söyledi." deyince Deniz bunlar daha önce ne zaman ayrılmışlar ki diye düşünmekten kendimi alıkoyamadım.

Benden daha meraklı kuzenim kedi olalı bir fare tutmuş ve aklımdaki soruyu ben soramadan sormuştu.

"Siz daha önce ayrıldınız mı ki? Tekrar barışmak derken" diye soran Sibel tuhaf bir şekilde Deniz'e bakarken, Koray ise sanki vereceğim tepkileri merak ediyormuş gibi bana bakıyordu.

Kalbime GelenlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin