Seran
"Seran" diye seslenenin Sibel olduğunu görünce iç gıdıklanması ile birlikte hafif korkmalı bir rahatlama hissettim. Gelenin Deniz olduğunu düşünemiyorum bile.
"Efendim, Sibel, gelsene biz de birbirimizi dışarıda gördük ayaküstü sohbet ediyorduk Yusuf abiyle" diye biraz tedirgince konuşmuştum. Yine dönüp dolaşıp abi kelimesinde bitiyordu iş.
"Buradan bakınca hiç öyle görünmüyordu canım ama senin dediğin gibi olsun" diye sitemle konuşan Sibel sanki bir şeyleri anlamış gibiydi.
"Neyse kızlar, sizin sohbete doyum olmaz. Beni Deniz bekler, biz de artık kalkarız, kendinize iyi bakın, tekrar tebrik ediyorum" deyip kaçar gibi gitmişti Yusuf. Bence o da korkmuştu Deniz'e yakalandık diye. Yine kalbime söz geçiremeyip yakınlaşma çalışmalarına girdiğim için kendimi her bulduğum tümsekten atıp ölesim vardı.
"Tamam, görüşürüz abi, teşekkür ederiz" dedik Sibel ile hep bir ağızdan. Yanımızdan ayrılınca Yusuf, Sibel Hanım maskesini hızlıca atıp 'bak bir açığını buldum hahaha' maskesini taktı.
"Sibel, ilk önce şu imalı bakışlarını üzerimden çek! Bu bir. Ne düşündüğün umurumda değil, bu iki. Beni eleştirebilecek ve yargılayacak en son kişisin, bu üç. Bu konuşma burada biter, bu da dört!" diyerek belirli bir süreye kadar ağzını kapatmayı başardım.
"Bu konu burada bitmedi, bu da beş" dedi Sibel. Zaten bir kere de bir işin ucunu hemen bıraksa olmazdı değil mi?
"Hadi, içeri gidelim." Gitmeden Koray ile de vedalaşmak istiyordum. Sonuçta artık lise bitti, öyle zırt pırt görüşemeyiz.
Sibel ile salona açılan kapının yanına geldiğimizde Koray ile karşılaştık. Sanki biraz tuhaf görünüyordu. Sibel hemen atlayarak "gidiyor musunuz, ne kadar da çabuk? diye sordu. Ben de aramızdaki şakalaşmalardan güç alıp gülümseyerek " davarın uykusu erken gelmiştir." dedim. Nereden de dedim, demez olaydım.
Bana sinirle, sanki elinden oyuncağını alıp kırıp parçalamışım gibi bakarak " inekler geç yatıyor herhalde" diye cevap verdi. Başka zaman olsa bu cevaba gülümserdim. Normal de bu bizim şakalaşmamızdı ama söyleyiş tarzı da çok önemliydi. Resmen bana kızgındı nedenini bilmediğim bir şekilde.
Arkasından bakarken hızlıca yanımdan "iyi geceler" deyip geçen bir adet Yusuf, arkasından onu takip ederken "görüşürüz, Seran, çok iyiydin" diyen bir adet de Deniz vardı.
Madem herkes gidiyordu, biz niye buradaydık ki? Ben de giderim o zaman!
Sibel ile birlikte eve taksi ile geldiğimizde saat gecenin iki buçuğu idi. Hemen üst kata odama çıkıp banyoya girdim, güzelce duşumu aldıktan sonra hala uykum gelmediği için günlüğümü elime aldım ve yazmaya başladım.
Aşk, ellerimde tuttuğum sönmüş bir kömür parçasıyken, şimdi git gide alev topuna benzeyen bir tutkuya dönüşüyor. Karşılıklı olmasını umut ettiğim bir düşün gerçekleşme ihtimali korkutuyor beni. Sana hem yaklaşmak hem de senden uzaklaşmak istiyorum. Ama ikisini de yapamıyorum. Senden gelen küçük bir bakış, umut, söylem alırken benliğimi, götürürken mantığımı ben korkuyordum işte böyle kaybolmaktan, seninle yanlışa sapmaktan. Senden vazgeçmek için kalbimi paramparça etmekten korkuyordum. Şahane yeşil gözlü adamım seni ömürlük sevip ömrümü tüketmekten korkuyor, bu tutkunun yoğunluğunda kaybolmaktan korkuyordum...
*********************************
Birkaç gün içinde Sibel konuyu açmaya çalışmış, o açmaya çalıştıkça ben kapatmıştım. Ama artık öyle bir noktaya gelmiştim ki kapatamıyorduk artık. Sonunda onu odama götürüp pataklama isteği ile dolmuştum.
![](https://img.wattpad.com/cover/102471613-288-k920446.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbime Gelenler
Roman pour Adolescentsİç sesiyle başı belada olan bir kızın ilk aşk yolculuğundan hiç unutulamayacak olana doğru gitmesini anlatan bir hikaye, Seranın hikayesi bu. ****** birisi kalbine geldi; birisi aklını çeldi; diğeri ruhunu deldi ve o hiç pes etmedi. ****** Birisi a...