Yılışık bir vaziyette sarılmış Korayın elleri arasında sallayıp gidemeyecek kadar gözlerine vurulduğum adamın gözlerinin derinliklerinde boğulmak üzere anlamlar aramaya başlamıştı bile kalbim. Beni uzaktan izleyen Yusuf'un gözleri... kendine gel artık Seran!
"Koray yeter artık, kemiklerimi kıracaksın, zaten sıcak, ter bastı yapış yapış oldum."
"Kızım kemiklerini kırabilmem için hissetmem lazım, et yığınından hissedemiyorum bile"
"Ama ben seninkini hissediyorum" dedim ve iki taraftan cimcirdim onu. Öyle bir bağırdı ki iyi oldu... kıpkırmızı oldu.
"Kızım seni varya, şurada klasın artsın diye herkesin içinde sarıldık, milletin ilgisini üzerine çektirdik, gördüğümüz muameleye bak!
"Bende havalanmış popişin yere inipte millet gerçek seni davarı görsün diye meelettim seni, asıl sen benim gördüğüm muameleye bak, ayıp sana!
"Ne yapıyorsunuz orada dikilmiş, hadi gidelim, göstereyim size sınava gireceğiniz alanı daha çok işim var" diyen Yusuf çok mu sinirliydi ne.
"Seran beni çok özlemiş, abi uzun zaman oldu görüşemedik, burada hasret gideriyorduk."
"Ya! Ahtapot gibi sarılan sensin Koray!"
"Kaç kere ahtapot sarılması gördün, ya da sana sürekli ahtapotlar mı sarılır? Bu sözü de hiç anlamam."
"Hıh!" İç sesim resmen dumura uğrayan beni es geçip Koraya şapka çıkartıyordu.
"Kes zırvayı Koray, insanların deyimsel ifadeleri kullanması için onları gerçek anlamda yaşamasına gerek yoktur" dediğinde beynimde arabesk modum çalışmaya başlamış ve " Allahına Gurban yarim, al bu canım senin olsun" şarkısı çalmaya başlamıştı.
Allahım sana geliyorum, bu çocuk beni mi koruyor, yerim seni ben yeşil gözlerine gurban olduğum. Iyyyy, Seran, bazen gerçekten Kıro bir kıza dönüşebiliyorsun, cidden çok aç olduğun düşünülürse yersinde sen bu güzelim çocuğu. Of nereden çıktın sen yine? İçeri gir, kapat kapını... Ben hep içerideyim, unuttun mu? Keşke unutmama fırsat versen. Unutmama fırsat vermeyen iç sesim arabesk modundan beni çıkartmış; gerçek dünyanın kapılarını bana açmış ve mantık çerçevesi içinde günlük yaşama dahil olmamı sağlamıştı.
"Ok hadi görelim artık, şu hayatlarımıza yol gösterecek, kimimizin düşlerine ulaşımını sağlayacak, kimimizin düşlerinden sıçratıp büyük-küçük kabuslara atacak küçük odalardaki küçük sıracıklarımızı" derken dikkatle dinlenildiğimin farkında değildim.
Yusuf yumuşamış bakışlarıyla " herkesten farklı bir bakış açın var, Seran, bu sendeki en ilgi çekici taraf" dedi. NE DEDİ, NE DEDİ, İLGİ ÇEKİCİ Mİ DEDİ. AHA TEKRAR AÇILIYOR MODUM! derken
"bir de sen onu içsesiyle konuşurken gör, gerçekten farklı ve biraz ürkütücü " diyen Korayın sesiyle tekrar dünyaya küfürbaz benliğimle dönmüştüm. Ürkütücü senin embesil suratındır, zevzek domuz!
Abi kardeşin farkı işte: Birisi hakaretten besleniyor, beni sinir ediyor
Birisi de beni çok mutlu ediyor, kalbimin kapılarını teker teker açıp misafirlikten ev sahipliğne geçiş yapıyor.
Yan yana yürürken bölümü hakkında birkaç soru sormaya başladım. Çünkü bu bölümü okuduğu için onu kıskanıyordum. Hadi ama neden mi? Adam Türk, çok yakışıklı, karizmatik, kıllı, ileri derece de Rusça biliyor. Peki kimin hedef alanına giriyor: Rus kızlarının... ay resmen zekilikten beynin akacak. Seran, sendeki bu zekilikle taş çıkartırsın taş gibi Rus hatunlarına. Kes dalga geçmeyi. Hey kafası gidik! Unutuyorsun herhalde sen burada Ruslara takarken çocuğu bir diyetisyenin kafaladığını, yani bir Türk kızının. Ah doğruydu, keşke hatırlatmasaydın bütün günümün içine tükürdün şimdi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbime Gelenler
Teen Fictionİç sesiyle başı belada olan bir kızın ilk aşk yolculuğundan hiç unutulamayacak olana doğru gitmesini anlatan bir hikaye, Seranın hikayesi bu. ****** birisi kalbine geldi; birisi aklını çeldi; diğeri ruhunu deldi ve o hiç pes etmedi. ****** Birisi a...