Medya: Timur
Kapının girişinde ona öylece bakarken, kelimeler anlamsız ifadeler oluşturuyor, 'özgürlük, özgürlük' diye birer birer dökülüyordu.
"Sen, burada...ımmmm, şey, patron, hahah, aaa, hiç söylemedin, dur anlamadım." Kendimde ne dediğimi anlamamış bir de Rus-Türk karışımı kafası karışık bir halde bakan melezin gülümsemesine sebep olmuştum.
"Kenan Bey, sizi bir saat sonra odama bekliyorum. Şimdi Seran hanım ile ilgilenmem lazım!" derken Kenan'a çok sert bakmıştı Timur.
Bana 'Hadi Seran, odama gidelim" deyip el işareti yapmıştı. O önden giderken ben de arkadan kuzu kuzu gidiyordum. Sevinsem mi aglasam mı bilemedim.
Odasına girince, koltuğuna oturmuş, buram buram 'ben buranın sahibiyim" kokusu yaymıştı. Acayip bir hava, bir his hücum etmiş beynime, bön bön bakarken bulmuştum kendimi. Fazla mı yakışıklı görünüyordu, yoksa ben mi fazla abaza duruyordum?
Evet tatlım, senin abaza olduğun doğru ama şu da bir gerçek adam bir taş... Yani benim buradan şu taş için ağzımın suyu akarken sen sadece bön bön bakmakla meşgulsün, helal olsun sana!
Ne yapayım üstüne mi atlayayım?
"Seran, dün sen beni azarladıktan sonra, daha doğru ifade etmek gerekirse, yanlış anladıktan sonra buraya gelip CV'ni inceledim. Kenan'a da seni burada işe kabul edemeyeceğimizi ben söyledim, ama o herhalde yanlış ifade etmiş bu durumu. Ama seni üzdüyse Kenan, merak etme ben onunla konuşacağım, gerekirse senden özür diler."
"Pardon, Timur Bey" demiş, Bey'in üzerini çok fazla baskılamıştım.
"Seran, ben senin için bir Bey değilim" derken Bey sözcüğüne aksanıyla yaptığı baskı dudaklarına doğru bakmama sebep olmuştu.
"Şunu merak ediyorum, Timur ben neden burada çalışamıyorum, hafif balık etli bir diyetisyen olduğum için mi ?"
"Asla, bu yüzden değil. Sadece bizim otelin insan kaynakları senin CV ni yanlış değerlendirmiş. Biz bu otelde diyet yemekleri yapabilecek bir aşçı arıyoruz. Bir bölümü vitamin bar olabilecek, çeşitli salatalar, mezeler, yemekler yapabilecek deneyimli bir aşçı. Bunun için senden gerçekten özür diliyorum."
"Hımm şimdi anladım. Neyse, Timur ilgilendiğin için teşekkür ederim. Ben artık kendime yeni işler bakmalıyım." Hemen kalkmıştım, daha fazla durmanın manası yoktu sonuçta.
"Seran, her zamanki gibi çok acelecisin. Ben daha sözümü bitirmedim ki bir dinle. Ya da dur hadi gel, yemek yemeye gidelim. Otelimizin restaurantı mükemmeldir." deyip koluma girmişti, daha cevap bile vermemişken.
Ooooo kızım sen de ne demişler yemek buldun mu ye, dayak gördün mü kaç!
Elini hafifçe belime koymuş, yemek salonuna doğru gidiyorduk. Gelen geçen herkes bir ona bir bana bakıyordu. İyi ki iş görüşmeleri için aldığım siyah, beni olduğumdan ince gösteren elbiseyi giymişim.
Pardon, olduğundan ince derken, ben pek anlam veremedim de, hiç ince olamadığından.
En iyisi iç sese kulakları kapatmakta çare. Timur, nazikçe sandalyemi çekip kendimi bir leydi sanmama sebep olacak bir incelikte karşıma oturdu.
"Evet seni dinliyorum, neden geldik buraya?"
"Geldik çünkü sana başka bir iş teklifim var. Antalya merkezde ablam ile ortak bir işletmemiz var , aslında şöyle. Adı The Health Care Antalya. Beş yıldızlı Koçubey Hotel içerisinde 3000 metre karelik spa katında hizmet veren bir detoks, saglıklı yaşam, diyet merkezi olur kendisi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbime Gelenler
Fiksi Remajaİç sesiyle başı belada olan bir kızın ilk aşk yolculuğundan hiç unutulamayacak olana doğru gitmesini anlatan bir hikaye, Seranın hikayesi bu. ****** birisi kalbine geldi; birisi aklını çeldi; diğeri ruhunu deldi ve o hiç pes etmedi. ****** Birisi a...