Kendisini evrenin merkesinde gören, ezik ve bencil yaratıklar vardır. Bakın yaratık dedim. Çünkü o kişler insan kalıbına sığmayacak kadar şerefsizlerdir. Ve lanet olsun ki, zengin ve varlıklı olduğumuzdan dolayı diğer insanların gözünde bu sıfata bazen layık görülüyoruz. Fakat beni bilen bilir. Bu sebeple bunları es geçiyorum. Kıçmın kenarları.
Hayat bazen ummadığımız anda size çok pis darbeler indirebilir. Biz buna "Hayat bizen nah çekti." Diyoruz. Ve gece bu "Nah sana Moon." Olarak geri bana dönmüş bulunmakta. Ama bu umrumda değil. Çünkü daha çok şey yaşayacağımın farkındayım. Ve benim için önemli olan ise, yılmadan ayakta durup göreceklerimi görmek. Iyi veya kötü ya da ne olursa olsun güçlü olduğunuzu göstermek. Çünkü insanlar sizi ağlarken gördüğünde inanın zafer kazanmış gibi herkese kendi rezilliklerini anlatırlar. Fakat unutmayın ki;
Ağlamak güçlülüktür. Korku da cesaretiniz.***
Gece saat bilmem kaç ve ben evimizin kapısının önünde yara bere içinde yatıyorum. Kalkacak halim yok. Resmen dayak yemekten yoruldum. Şaka gibi.
Saçım kafamı koyduğum beton zemine doğru serilmiş. Gecenin rüzgarı ise kan olmuş bedenimi esip geçiyordu. Gözlerimi hafifçe araladığımda tam karşımda parıldıyan Dolunay'ı gördüm. Hiç adımı aldığım Ay'ı böyle izleyeceğim aklımın ucundan bile geçmezdi. Çünkü babam beni evden attı. Neden mi? Hadi olaya geri dönelim.**
"Naber güzelim?"
Kolumu yavaşça yasladığım yerden çekmiş ve flörtleştiğim daha doğrusu tavlamak hatta yatağıma götürecek olan kızın bacağını hafifçe okşuyorum. Neden mini etek giyip Moon'nun çekim alanına giriyorsun ki?
**
Dur dur bir saniye çok geri gitti. Biraz daha ileri alın. Tamam babamın beni dövdüğü sahneye.
**
"Annem olsa, bunu yapmazdı.."Babam bana bakmayı sürdürüken, daha fazla dayanamayarak başım geri düşmüş ve gözlerim kapanmıştı. Bilincim hâlâ açık. Fakat bedenimin acımasından çok, kalbim acıyordu. Beni kalbimden vurduysa, beni onu kalbinden vuracaktım. Öylede oldu.
"Baba dur! Yeter artık bırak!"
Salonu dolduran başka ses, derince nefes almamı sağlamıştı. Fakat babamın dikkatini bile çekmedi. Öylece bana bakıyordu. 'Ben ne yaptım?' Der gibi sanki. Öldüresiye dövdün amına koyim bok sorgula.
Yanağımda bir el hissettim. Aynı anda başımın kaldırıdı. Gelen kişi her kimse- baba dediğine göre kardeşlerimden biri- kokusundan tanıdım. Bu abim.
"Moon, bana bak kardeşim."
Gözlerimi açıp bakmak istedim ama olmadı.
"Konuş benimle. Hadi."
Dudaklarımı aralasam bile sesim çıkmadı. Saçlarıma dökülen damlaları hissediyordum. Sesinden belli oluyordu, ağlaması. Kalkıp sarılmak istesem bile olmuyordu. Ölüyor muydum lan acaba?
"Baba sen ne yaptın baba!?
"Doğru olan şeyi."
Nihayet konuştu. Sesini duymak bile istemiyordum.
"Nesi doğru lan!? Ölüyor lan çocuk!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GAVATHANE [Tamamlandı.]
HumorKardeşler. Babaların dediği Laftır "Gavathane" Haklıda, gavatız. En güzel modelinden.