.18.

57 9 0
                                    

Tam 'kurtuldum oh be' dersin, ama çat karşına yeni sorumluluklar çıkmış. Ve bu sorumluluğu daha önceden hazırlanmanız gerekir. Niye mi? Hangi mal üniversite sınavına çalışmaz ki? Evet, evet. Cevaplarını duyuyorum. Elbette ben.
Ama abim olacak inek, çalıştı. Ben geceleri fanteziler düşünürken, o çalıştı. Tamamen onun suçu. Gelip bana unutturduğum bir şeyi hatırlatmalıydı. Ama bana üniversite sınavından bahsetmedi. Yani, kardeş dayanışmasının 57. Maddesine göre kuralları ihlal etti. Siz şimdi öyle yasa mı var diyeceksiniz. Aslında yok, ben uydurdum. Ama kalbim kırılmadı da değil hani.

Şimdi tek çare olan bir şeye geldim. İlk okuldan beri uygalıdığım bir şah eser çalışması; kopya.

Tembel öğrencilerin sınavda gösterebildikleri mükemmel savaş arenası taktiğidir bu. Abim olacak o inek, bana kopya vermeli. Vermek zorunda yoksa bu sınavdan otuz bir çekerim. Harika bir sayı, öyle değil mi?

***
Elimde bir kalem ve sınavın başlamasına neredeyse yarım saat var. Abim ise hemen ön sıramda duruyor. Kolumu arka sıraya yaslayıp bir ayağımıda sıranın çıkıntısına yerleştirdim. Ona çıkıntı adını verdim çünkü adının ne olduğunu bilmiyordum. Elimdeki kalem, can sıkıntısından sıralara birşeyler karalıyordum. Kardeşlerimin isimlerini yazdım ilk başta. Sonra babamın adını. Bunları yazarken yaşadıklarımız aklıma geliyor, yüzümde de bir tebessüm oluşuyordu.

Bir keresinde, lisede karma sınav olacağı sırada ben ve Chen aynı sınıfa düşmüştük. Daha liseye yeni başlamasına rağmen ortama alışmıştı. Herkese sınıfına göre kâğıt dağıtılmıştı. Chen ve ben erkenden bitirmiş, oturuyorduk. Elimdeki telefonla birşeyler izliyordum. İşte bilirsiniz, ayıp şeyler. Emmeli gömmeli.
Chen arka sıramda oturduğu için görmüştü bunu. Elimdeki telefonu almış ve o da izlemeye başlamıştı. Neden? Çünkü o bir gavat ve benim kardeşim. Bence izlemesi için bir nedendi bu.
Hoca arkamıza geçtiğine Chen'nin elindeki telefonumu fark etti tabii. Ama salak kardeşim ekranı kapatmak yerine telefonumu camdan aşağıya attı.
O an benim yerimde olmak istemezdiniz. Ve sevişme hayalleri kurduğum kızın kafasına düşüp yarılmıştı. Hayaller oldu bok tabii.

Bunları düşünürken yarım saatin me çabuk geçtiğini anlamadım bile. Sınıf üniversite hayalleri kuran insanlarla dolmuş taşmıştı. Ve hoca elinde kâğıtlarla girdi. Derince bir nefes aldım. Abim arkasını döndüğünde şaşkınlıkla bana baktı. Ona 'Ne var?' dermiş gibi omuz sallağımda gözleri ile giren öğretmeni işaret etti. Gözlerimi hocaya çevirdiğimde açıkçası şaşırdım. Eskisine göre daha da kilo almış. Önü kelleşmiş, hâlâ o masadaki kahve içtiği kupası elindeydi. Biraz da kısalmış sanki. Ya da ben uzadım.
Bence kim olduğunu tahmin ettiniz. Edemediyseniz ben söyleyeyim.
Müdür Basso. Hani Chen'nin ilk zaman okula geldiği günde sınıfı öğrenmek için yanına gittiğim okul müdürümüz. Buna diyecek tek lafım kalıyor: Vay be anasını satayım, zaman hızlı geçiyor.

Basso, teker teker sınav kağıtlarını dağıtmaya başladı bile. Hayatım boyunca sınavlardan nefret ettim. Kim nefret etmezki?
Sıra bana geldiğinde müdür ile göz göze geldim. Evet, hadi hadi. Bir şey diyeceksin bekliyorum.

"Bu sınavı geçebilecek kadar zeki olduğunu sanmıyorum Moon."

Orospu çocuğu insan bir nasılsın falan der. Simdi izleyin.

"Sizde öğretmen olmak fazla yaşlısınız efendim. Sahi ne zaman emekli olacaksınız?"

Bir öğretmene sormamanız gereken tek soru, yaşıdır. Çünkü neredeyse hicbir öğretmen söylemez, ya da söylemek istemez. Bu da demek oluyor ki, iyi yerden vurdum. Ne de olsa savaşa savaş bebeğim.

Piç bir gülümseme verdiğimde Müdür Basso'nun başını iki yana sallayıp, arka sıraya geçmişti bile. O sırada abim, arkasını dönmüş bana gülüp tekrar önünü dönmüştü.

Aradan yarım saat geçti ve ben sınav kağıdı ile bakışarak aşk yaşıyorum şu an. İlk ciddi ilişkim bile diyebilirim. Hatta soruları kırbaçlayarak sikesim var. Ama ne şans ki, elime kalem verdiler. Buda bana hayatın uyguladığı psikolojik baskı olmaktan çıkmış, feriştahıma girmiş bulunmakta.

Derince nefesler almış ve sınav kağıdındaki matametik sorularını çözmeye başlamıştım. Sayılsal olduğum için tüm sayısal sorularını fullemiş olabilirim ama sözellerim boka batmış bulunmakta. Abim olan bok, sürekli sorular farklı deyip geçiştiriyor. Bakın, bunlar öğretmenlerin temel oyunlarıdır. Sınav kağıdını farklı gruplara ayırır ama, aslında dikkatli baksanız sadece yerleri değişiktir. Evet çok kopya çektim ondan biliyorum.

Sürekli iç çekip etrafıma bakıyordum. En sonunda kitapçığı kapatmış ve arkama yaslanıp etraftaki insanlara bakmaya başladım. Bir kızla göz göze geldiğimde yan bir gülüş verdim. Sonra gülümseyip geri sınavına gördüğümde, tekrar bana baksın diye ıslak çaldım.

"Moon, ne yapıyorsun? Sınavdayız."

"Pardon Bastoncum."

Müdür Basso gözlerini devirdiğinde ben dirseğimi arka sıraya koyduğum anda bir şeyin devrildiğini duydum. Sonra ince bir ses duyuldu kulaklarımda.

"Ya ne yapıyorsun!? Sınav kağıdıma su döktün!"

Gözlerimi büyütüp optiğine baktım. Şimdi boku yedim işte. Resmen geleceğine işemiş gibi su döktüm kızın optiğine. Ama isteyerek olmadı yani, sakarlık.

Kız sinirle kalan suyu aldığı gibi başımdan aşağıya dökünce, soğuk suyu bedenime dökücünce hafif bir titretme yarattı. Ayağa kalkıp ıslanmış saçlarımı geriye attığımda az önce göz göze gelen kıza baktım.

"Ne oldu? Çok mu sexy geldi?"

Kız güldüğünde arkadan o kalın ses kulaklarımda yankılandı. Başımı çevirip, işaret parmağı ile dışarıyı gösteren adama döndüm.

"Moon! Çık dışarı!"

"Tamam be."

Sınav optiğini uzatmış ve sıradan kalkarak sınıfın kapısına doğru ilerlemiştim. Abimde peşimden geldiğinde elini ıslak omuzuma koymuş benimle beraber çıkmıştı.

Okul koridorundan abimle beraber ilerleyip, bahçeye çıktığımda, Chen, Chim ve Mars orada bizi bekliyorlardı. Yanlarına geldiğimizde bana bakan şaşkın ifadeleri gördüm. Hepsine 'Ne lan?' dermiş gibi baktım.

"O kadar zor geçmiş ki, terlemiş.."

Chim bunu bana söylediğinde elimi ensesine doğru geçirmiştim. O elini ensesine koyup ovuştururken, abim eliyle ağzını kapatmış bir şekilde gülüyordu.

Bu sınavımda böyle bokum gibi geçmişti işte. Abim ilk seferde üniversiteyi tuttururken, ben ikinci sınavda tutturdum. Hatta o da zar zor, çünkü yine çalışmamıştım. Babam başımızda duran kadına bir iki ayar yaptığı için çaktırmadan bana cevapları söylemişti. İşte yakışıklılık böyle bir şey.

Beklettim biraz. Ama NP.
Sınav haftam olduğu için diğer bölüm haftaya gelebilir. Bdjdi
Neyse oylayın, iyi okumalar.

GAVATHANE [Tamamlandı.] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin