Kaç yaşındayım? Beş- altı?
Belki de yedi. Hatırlamıyorum ama, tek bildiğim güzel bir yaşantımın, iyi bir hayatımın bu yaşta kalabalık olması. Hani kalabalık bir ailede, en küçük sizseniz lafınız dinlenmez. Söz geçmez. Hele inatsanız, cezalardan ceza beğenin. Mesela, masanın en dip Köşesi, en küçüğüdür. Zaten boy kısa, doğru dürüst oturup yemek yiyemezsiniz. Mutlaka kıçınızın altına iki tane minder şart. Üstelik başınızda dadınız varsa, mutlaka obezite olursunuz. Habire yedirir. İśte bu yüzden 278 tane dadı değiştirdim. Çatal ve bıçaklar renkli renklidir. Hemde plastık. Kaşığa yemek alıp ağzınıza götürene kadar aradan bir asır geçer. Döküp dökmeme savaşıda işin içindedir. Bu plastik kaşıkla yemek dokulmez mi? Elbet Dökülür. Sonra ebeveyinleriniz size kızar. Tabi onlar, lüks altın kaplamalı kaşıklarla yedikleri için, iş empatiye gerek kalmadan ölüp gidiyor. Acı verici.
Üstelik bu yetmezmiş gibi, yemekten sonra,Sürekli olarak aile büyükleri, sizin çükünüzle dalga geçer. Çok bariz kelimelerdir bunlar. Korkutucu. Karşı çıkmazsın, gülerler. Zaten küçüğüz, doğal olarak çükte dalga geçme boyutundadır. Normal mi? Sanırım. Ama kendi yaşıtlarımız olan kişilerle yarışırdık. Babamın cevellerini kaçırır arkadaşlarla çükümüzün boyunu ölçerdik biz. Şimdi söyleyince saçma gelir tabi. En uzun olan birini seçip kendisine köle yaptırırdı. İddia bu, uzun olanın ki kazansın.Bizim aramızdaki iddia büyüklere oranla dalga geçme konumundadır.
"Göster oğlum amacana."
Ya da en iyisinden
"Uslu olmazsan çükünü keserim."
Evet, küçük yaştaysanız çükünüz önemli.
Hele yaşlı kadınların sizi sıkması yokmu.. Bana yaşlı kadınlar Mı ölmek mi deseler, ölmeyi seçerdim. Alırlar sizi bir güzel, oturttururlar dizlerinin üzerine, elleyebildikleri kadar ellerler. Küçük yaşta cinsel darbelere mağruz kalırız biz. İğrenç.
Kız çocuk olsaydım memeni patlatırım derlerdi sanırım.
Tanrım..****
Günlerden pazar. Ailecek sahildeyiz. 10 yaşındaydım ve iskelenin ucunda oturuyordum. Hava güneşli fakat, dalgalar ayakkabılarımı ıslayacak kadar sertti. Ayakkabılarımda yeni. Hani böyle siyah beyaz, cillop gibi. İlk okul birinci sınıfta moda önemlidir. Okul hayatına yeni adım atmışsanız, zemini iyi sağlamanız gerekir. Öyle olmalı ki, ilerle okulun popüler çocuğu siz olun. Kızlar yakışıklı bakımlı erkekleri sever.
"Mooooon!"
Duydunuz mu? Bu benim adım. Moon. Babama 'Neden adım Moon?' diye sorsam, cevap vermezdi. Ki hâlâ öyle. Hiç soruma cevap vermedi. Neden vermediğini de bilmiyorum. Sanırım bu sorum sonsuza dek cevapsız kalacak gibi.
Babamın sesini duyduğumda, başımı sesin geldiği yöne doğru çevirmiştim. Ellerini beline koymuş ve bana bakarak gülümsüyordu. İskelenin ucundan yavaşça kalkmış, babama doğru koşmaya başlamıştım. Hemen kolları açmış beni karşılamak için bekliyordu. Salak saçma bir şekilde, özürlü gibi babama bağırmıştım koşarken.
"Babağaağaağa! "
Babamın kucağına doğru atladığımda beni hemen sarmalamıştı. Evet, kucağında durduğum adam, benim öz ve öz babam olur. Karizmatik, hoşgörülü ve centilmen. Üstelik zengin. Hayır ama öyle böyle bir zenginlikten de bahsetmiyorum. Bir şirketi değil tam tamına 4 şirketi idare eder. Sağlık, ticaret, turizmde iş yürütür. Bazen babamın para sıçtığına bile inanırdım. Çocuk kafası işte. Gerçi normal çocuklar para ağacı hayal ederken ben para sıçmak hayal ediyordum. Neden mi? Çünkü ben o paranın yetişmesi için yıllar bekleyemem. Hemen elime gelmeli.
Tamam sıçmak abartı olmuş ama hayal hayaldir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GAVATHANE [Tamamlandı.]
HumorKardeşler. Babaların dediği Laftır "Gavathane" Haklıda, gavatız. En güzel modelinden.