.16.

68 9 0
                                    


Çünkü kalp kırıklarını toplarken, daha çok yorulur insan.

Bu da benim. Ben o kalp kırıklarını toplamak ile uğraşmam. Ya kıran kişiye toplattırırım, ya da kendime yeni bir kalp oluştururum. Sonuçta kalp kırığı kolay bir şey değil. Ama benim kalbime nükleer füze fırlatmışlar haberim yok. On sekiz yaşımda çok şey yaşadım da diyebilirim. Umarım, görüp göreceklerim, hayatım ve kaderim mutluluk üzerine kurulmamıştır. Çünkü o temelleri yıkmak çok kolay. Dominand taşları gibi, hafif bir rüzgara yıkılır.

Yani, bu nükleer füzenin radyoaktifleri yüzünden ölmem.

**

Suyun ılık sıcaklığı tenimi okşuyordu. Ellerimi ıslak saçlarıma atarak, suyu kapattım. Buhar olmuş banyoda, kabinin şeffaf kapısını sağa doğru kaydırıp içinden çıktım. Belime beyaz bir havlu dolamış, saçlarım içinde beyaz saç havlusu aldım.
Saçlarımı beyaz havluya sürtüp odamın banyosundan çıktım. Hazır odam demişken, yenilikleri fark ettiniz mi? Artık o mavilikler yok. Çocukluğumdaki gibi odamın her yeri mavi değil. Daha çok gold renkleri ve siyah var. Aslında mavi tamamen gitmiş değil. Hâlâ birtakım şeyler de duruyor. Kitaplığım lacivert mesela. Sonuçta o da mavinin bir tonu. Ben mavinin bir tonuna değil, her tonuna aşığım. Üstelik odam artık abimin karşısında da değil. Burası yeni bir oda. Tamamen. Babam ısrarla buraya geçmemi söyledi. Neden bilmiyorum ama onu kırmak İstemedim, onun beni kırdığı gibi. Yatağımın sağ tarafında camdan duvar var. Onun önünde iste siyah deri koltuğum. Sol tarafında kitaplığım, çalışma masam. Tam karşısında aynalı gold rengi dolabım. Herşey farklı ama buraya nedensizce kendimi yakın hissettim. Bir nedeni yok, sadece burası baştan beri benimmiş gibi hissettim.

Saçıma sürdüğüm havluyu yatağımın üzerine fırlatmış, yatağın köşesine oturmuştum tekrar. Aniden kapı açıldığında başımı o yöne doğru çevirdim. O kim? Karşı cins!
Ve ben çıplağım, ayrıca yanında abim var. Kendimi geriye atarak beni görmesinler diye yorganın içine girdim.

"Abi ne yapıyorsun lan! İnsan kapıyı tıklatır amına koyim!"

Sesim yorganın altında boğuk çıkmışti. Ayrıca nefessizlikten ölüyordum. Hani şu ergen çocukların yaptıkları gibi. Ellerine telefon alıp, yorganın altına girerek babası veya annesi o telefon ışığı görmesinler diye uğruna nefessiz kalarak porno izlerler. Şu an kendimi onlar gibi hissediyorum.

"Niye çıplaksın sende?"

"Şimdi bir şey diyeceğim!"

Bence neyden bahsettiğimi anladı. Bence sizde anladınız yani açıklamaya gerek yok.

"Hoop dur deme. Seni arkadaşım ile tanıştıracaktım. "

"Bunu üzerimi giyindikten sonra halletsek?"

"Tamam, tamam."

Hadi siktir git anasını satayım, nefessiz kaldım, derken kapanan kapı ile yorganı üzerimden attım. Derince nefes atmış ve yataktan çıkmıştım. Dolabımın önüne geldiğimde çalan telefonuma bakındım. Çalışma masamın üzerinde duruyordu. Umrumda değil beni arayan biraz beklemeliydi. Üzerimi giyinmeye başladım fakat telefon ısrarla çalmaya devam ediyordu. Fermuarı açık siyah pantolonumla telefonumu elime aldım. Tanımadığım bir numaraydı. İsteksizce kaşlarımı çatmış bir şekilde çalan telefona cevap verdim.

"Efendim?"

"Selam yakışıklı? Beni hatırladın mı?"

Tek kaşımı kaldırmış bir şekilde Durdum bir müddet. Boşta kalan ekimi fermuarımın pantolonuna götürmüş ve kapatarak çekmiştim.

GAVATHANE [Tamamlandı.] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin