Kimilerine bok gibi bir huy olasa da söylüyorum, dik başlı ve dedim dedik bir herifim. Genellikle haklı olduğum konularda sinirlenirim. Bu da tipik Moon stili.
Bir insan, kafasının dikine giderse, onu durdurmak imkansızdır. Bir yolunu bulur ve illa yapar. Özellikle bu bensem. Ve bu dik başlılığımı kullanarak bu lanet olası üniversite sınavına girmek istemiyordum. Abim zekasına güveniyordu, ya da babamın parasına ama ben ders çalışmayı sevmeyen biriyim. Kim sever ki? İlk okulda performans ödevlerimi bile sınıfta yapar, bazen de başkalarına yaptırarak yüz alırdım. Ödevimi okulda yapmak bence daha eğlenceli.
Şimdi mezun olduk, bir güzel de anlımızın ortasına yapıştırdılar üniversite sınavını. Hayatım boyunca sürekli bilgisayarlarla iç içeydim. Çünkü inanın bilgisayar kadar salak, bir o kadar da akıllı bir varlık yok. Aslında var. Ben buna dünya dilinde "Chim" diyorum.
Yarışa ne mi oldu? Neler olmadı ki anasını satayım?
*Dün gece *
"Sen hâlâ gitmedin mi? "
"Başın belaya girecek. "
"Oo öyle mi? Belanın tam kendisi yanımdayken bence bunun pek mümkün olacağını sanmıyorum güzelim."
Bana siyah gözleriyle dehşet verici bir bakış attı. O yarışa gidecek, o kızlada görüşücektim. Ben bulduğum fırsatlardan kaçmayan biriyim. Bunu ziyan eder miyim sizce?
"Benim ne belamı gördün pardon?"
"Geçen yarışa geldiğinde seni kolundan çekip erkeklerin arasından aldım mesela. Ya da şu balo salonundaki olay?"
Kaşlarını çatmış bir şekilde bana bakıyordu. Bende ona dik dik bakıyordum. Kollarını göğüsünde birleştirmiş bir şekilde başını iki yana sallayarak yanımdan uzaklaşmaya başladı. Arkasından bakmıştım. Normalde zafer seviçleri vermem gerekiyordu ama nedense onu üzdüğüme pişman oldum.
"Bia! Dur! "
Arkasından büyük adımlar atmış ve tuttuğum kolu durdurmak adına kendime doğru çektim. Bedeni bana çarpınca yüzümüzün arasında ki sadece bir kaç santim boşluk vardı. Uzun olduğumdan ona tepeden baktım. Yakından daha güzel gözüyordu. Fakat o siyah gözleri ışığını söndürmüş, yerine sinirle ateş saçan bir çift göz almıştı.
"Özür dilerim. Öyle deme-"
"Yaptığın iyilikleri milletin yüzüne vuran bir Piçden başka hiçbir boka yaramıyorsun. "
Hiç alınmadım. Gerçekten alınmadım. Yani niye alınayım ama ben böyle birisi değilim. Dediğine tek Kaşımı kaldırmış bir şekilde baktım gözlerine.
"Nereden biliyorsun?"
O da bana, onun dudaklarına baktığım gibi dudaklarıma bakıyor muydu? Bordonun en güzel tonuydu sanırım. Bir ruj bir kıza bu kadar yakışabilirdi diye düşündüm. Yakın, daha da yakın, çok yakın. Dudaklarımızın arasında sadece nefes boşluğu kalabilecek kadar yakın. Kalbim hızla atıyordu. Yutkundum. Geri çekilmiyordu.
Sonra, olan oldu. O rujun tadını hissettim. Dudaklarıma rujunun rengi bulaştı. Derince nefes aldım. Dudaklarımdaki dudaklara karşılık verdim, gözlerim kapalı bir şekilde. O da bana karşılık veriyordu. Ne olduğunu bilmiyordum, çünkü zamanın durduğunu hissettim. Derince bir nefes alıp geri çekildiğimde gözlerim hızasını kaybetmemiş, dudaklarına odaklıydı. Sonra gözlerim, gözlerini buldu. O da bana bakıyordu. Ateş saçan gözlerinin içinden bir rüzgar geçmiş gibi, geri söndü. Ben su oldum, o ateş oldu.*Şimdiki Zaman. *
Böyle geçti işte o gece. Yarışa gidemedim ve o kızla birlikte olmadım. Neden onu öptüğümü bilmiyordum. Bir anda, herşey çok hızlı gelişti.
Derince nefes almış ve kollarımı iki yana açıp uzandığım yataktan kalktım. Elimi saçlarımın arasına atmış ve çekiştimiştim. O sırada kapım açıldı. Abim gülümseyerek yanıma doğru geliyordu. Bende ona bakarak gülümsedim. Yanıma yatağa oturmuştu. Yatağın bir köşesi hafif içe göçtüğünde, dirseklerimi dizelerime yaslamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GAVATHANE [Tamamlandı.]
HumorKardeşler. Babaların dediği Laftır "Gavathane" Haklıda, gavatız. En güzel modelinden.