.FİNAL.

63 9 5
                                    

Her hikayenin bir sonu vardır. Size sürpriz bir sonla giriş yapıyorum şimdi.
Şuan tam tamına 26 yaşında bir gencim. Ve siz benim hayatımın iyi olan kısımlarını anı defterimden okudunuz. Evet, doğru duydunuz. Size anlattığım benim hayatımdan bir şeylerdi. Ben aslında hiç o 6-8 arası yaşındaki çocuk olmadım. İşte şimdi gerçek zamana dönüyoruz.

Masamda oturmuş, kalemi bir kenara bırakarak kapattım anı defterimi. Derince nefes alıp masamın üzerindeki saate baktım. Zaman ne kadar da yanıltıcı değil mi? Hepiniz sandınız ki bu hikayedeki kardeşlerin küçüklüğünden başlayıp büyük bir birey olacağı ve filmin biteceğini. Hayır. Bu zamana kadar okuduklarınız, benim şuan elimin altında duran anı defterinde yazılı olanlardı. Hiç düşündünüz mü neden hep bir kaç yıl atladığımı? Ya da hep güzel komik anılarımı anlattığımı? Bence artık öğrendiniz.

Yutkunup gülümseyerek yavaşça kalktım oturduğum sandalyeden ayağı. Gece saat üç ve ben hâlâ ayaktaydım. Gram uykum yoktu. Balkona adımımı attığımda yüzüme vuran hafif soğuk rüzgar işlemişti resmen ciğerlerime. Merak etmeyin, hâlâ aynı odamda ve hâlâ aynı balkonumdayım.

Geçmiş, geleceğimi ve bugünün de benim yarınımı oluşturacağını biliyordum hep. Ve benim gerçek zamanıma hoş geldiniz. Şimdi hadi ya sıçtı içine der gibi oldunuz ama. Öyle.

Balkonumun kapanma sesini duyduğumda, yan bir gülüş verdim. Ellerimi fayanslara koyup, başımı gökyüzüne kaldırdığımda, belime dolanan ince kolları hissettim. Çıplak sırtıma değen siyah saçları, tenime işliyordu sanki. Sonra geceye bıraktığı sesini duydum.

"Gitmeyecek misin? "

Gözlerim yıldızları tek tek sayarken, başımı iki yana sallayıp, döndüm yavaşça arkamı. Ellerini çıplak göğsüme nazikçe yerleştirdiğinde, ellerimi ince beline koyup, çektim bedenini kendime. Kırmızının eksik olmadığı o dudaklara kendi dudaklarımı bastırıp, bir kaç buse kondurdum. Karanlıkta bile güzel gözlerini görebiliyordum. Yutkunup, elimi kaldırarak yanağına yerleştirdim ve okşadım parmaklarımla usul usul yanağını.

"Nereye?"

Gülüp, ellerini ensemdeki ufak tutamlara attı. Yavaş yavaş okşuyordu saçlarımı. Başımı eğip alnımı alnına yaslamıştım. Bu kadın benim içimi biliyordu artık. Hayatlarımızı birleştirmiştik. O beni seviyor, bende onu seviyordum.

"Onları özlediğini biliyorum Dolunay."

Dolunay. Bana Dolunay diye hitap eden bu kadına, "Neden bana Dolunay diyorsun? " dediğim de, eskiden yarımdım. Kendisini bana tamamlayıp Dolunay olduğumu söylerdi. Diger insanlar bir elmanın iki yarısıyken biz İlk dördün ve Son dördün olup bir Dolunay oluşturmuştuk geceye.

"Nereden biliyorsun, Melek?"

"Anı defterini okudun tüm gün."

Gülmüştüm. Dedim ya içimi biliyordu bu kadın. Başımı geri kaldırdığımda baktım Tekrar güzel gözlerine. Ellerim saçlarını okşuyordu. Uzun ve gür saçlarını. Melek. Hiç olmayan, görmediğim, bilmediğim annemin melek olup yanıma gelmesiydi dileğim. Gerek kalmadı. Çünkü annem bana bu Güzel Meleği gönderdi. Ben onun Dolunay'ı o benim Meleğim oldu.

Zaman yanıltıcıdır. Sizin okudunuğunuz, gördükleriniz ve güldükleriniz benim tüm günümü okuduğum bir defterden oluşuyordu.

Ellerimi geri beline yerleştirdiğimde, o da ellerini saçlarıma çıkarmış oynuyordu kendisince.

"Kardeşlerini gör Dolunay. Uzun süredir bir araya gelmediniz."

Başımı olumlu anlamda salladığımda meleğimin gülen dudaklarına bastırdım tekrardan dudaklarımı. Bana karşılık verdiğinde, bedenini bedenime yaslamış, kucağıma alarak bacaklarını belime dolamasını sağladım. Dudaklarını benden çektiğinde, Gülerek baktı bana.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 28, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

GAVATHANE [Tamamlandı.] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin