41.BÖLÜM

41.6K 2.3K 189
                                    

Selamunaleyküm Canlar 😍😘

Evet saat gece ama ben sizi kıramadım ve yaklaşık beş saat sonra kalkacak olmama rağmen yeni bölüm atıyorum...

Aslında gece gece efkarlanmışken  sohbet etmek vardı ama başka zaman sizlerle uzun uzun sohbet veya söyleşi yapmak isteyorum...

Finale Son 3 bölüm demiştim ama belki bu bir kaç bölüm daha uzayabilir. (Değişik fikirler var aklımda)

Neyse size doyum olmaz ama uykuya da doyum olmuyor 😄😄

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum (özellikle satır arası yorumlarınızı) 😉

Keyifli okumalar 💞



Mert'in söylediklerinden sonra kafam karışmıştı. İyileşmesine sevinsemde yine de sanki tuhaf şeyler vardı. Belki de çok saçmaydı ama huzurum dediğim adam bazen huzursuz ediyordu.

Yolda ilerlerken eve yaklaştığımızı fark ettim. Serhat gitmediyse Mügeyi uyarmam lazımdı. Telefonu elime alıp Mügeyi aradım.

"Canım nasılsın? İyileştin mi biraz?"

"Serhatla oturuyoruz. Siz ne yapıyorsunuz?"

"Hmm... Daha kötü olursan biz de geliyoruz zaten. Hastaneye gidebiliriz."

"Ne? Ne zaman? Hani bir saatim vardı?"

"Evet canım az kaldı. Neyse canım, sen mikropları at. Atamazsan biz geliyoruz zaten atmaya."

"Biraz daha oyala, birşey yap."

"Tamam. Görüşürüz." Mügenin konuşmasına fırsat vermeden telefonu kapattım​. Ama şimdiden endişelenmeye başlamıştım.

Araba kapının önünde durduğunda inip inmemekte tereddüt ederek kemerimi çözdüm. Evde neyle karşılaşacağımı bilemeyerek arabadan indim. Mert Mehiri alıp kapıya yönelirken ben de çantaları alıp onlara yetiştim. Zile basacakken Mert'in uyarısıyla durdum.

"Müge ilaç içtiyse uyumuştur. Kapıyı anahtarla açayım, rahatsız olmasın."

"Ben şimdi konuştum ya. Uyumuyordu." deyip hızlı bir hamleyle zile bastım. Amaç önlemini almasını sağlamaktı.

Birkaç dakika bekledikten sonra Müge yüzündeki kusursuz makyajı ve şık kıyafetiyle kapıyı açtı.

"Hoş geldiniz."

"Hoş bulduk." Mert içeri girerken ben de Mügeye yaklaşıp fısıltıyla konuştum.

"Serhat nerede? Gitti mi?"

"Gitti, gitti. Bahçe kapısından çıkardım."

"O zaman şu yüzünü filan yıka. Hasta gibi değil de düğünden gelmiş gibisin."

"Birşey olmaz. Hem bugün eve gideceğim zaten."

"Ne? Niye?"

"Serhatla konuştum, şimdilik ayrı gibi davranacağız. Biraz daha zaman geçsin ailesiyle konuşup istemeye gelecekler."

"Dayım o kadar değil ama yengem çok fenadır. Seni istemeyebilir ya da sana karşı kırıcı olabilir."

"Bunları da konuştuk. Eğer iki tarafı da ikna ettikten sonra annesi yine sorun çıkarırsa devreye annemi sokarım. Sonuçta ikisi de huy olarak birbirine çok benziyor." Müge kıkırdarken ben de gülmüştüm. Haklıydı... İkisinin de birbirinden aşağı kalır yanı yoktu. Tavırları ya da konuşma tarzları çocuklarına olan düşkünlüklerindendi belki ama bu herkesin bir annenin kuzusu olduğu gerçeğini değiştirmiyordu. Her anne baba evlatları için herşeyin en iyisini isterdi ama sonuçta kader diye de birşey vardı. Bazı şeylerin önlemi alınmış olsa da yaşanmak zorundaydı.

Küçük Mucize ~~TAMAMLANDI~~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin