34.BÖLÜM

39.4K 2.5K 241
                                    

Selamunaleyküm Canlar💝

Öncelikle kısacık bir notcuk yazacağım.

Normalde yine her zamanki gibi yeni bölüm gecikmesinden dolayı özür dileyerek başlardım ama bu sefer geç gelen bölümlerin sorumlusu ben değilim.

Büte kaldığım için annemin baskılarını geçtim bu hafta görücü istilasına uğradım.

Şu an evlilik düşünmediğim için teklifleri değerlendirmesem de üzerimdeki yoğun baskılar yapacağım herşeyi engelledi.(bölüm düzenlemem gecikti ve yeni bölüm yazamadım 😒)

Kısacası bugün görücü yokken 😂  işten gelir gelmez bölüm paylaşayım dedim.

Ve biliyorum beklediğinizden kısa oldu ama gerçekten istediğim gibi olmadı ve içime tam olarak sinmedi. Yeni bölümle ilgili çok fazla istek ve mesaj aldım ve gerçekten sizi daha fazla bekletmemek için tam düzenlemeden yayımladım.
Zaten yakın bir zamanda belki de finalden önce kitabı düzenlemeye alacağım.

Neyse sizi beklediğiniz bölümle baş başa bırakıyorum.

Oy ve özellikle yorumlarınızı bekliyorum (paragraf arası yorumlar plizzzz)😍

Keyifli okumalar 😘😘😘







Koskoca bir yıl olmuştu meleğim dünyaya geleli. Annesiz-babasız büyüyeli benimle birlikte birçok sıkıntı ve stresli bir hayat yaşayalı bir yıl olmuştu. Benim kokumu çekerek uyumaları, bensiz mızmızlanmaları, hastalandığında kucağımdan inmemesi, Merte alışması ve ona bağlanması da bu bir yıl içinde olmuştu.

Annem bana büyüdüm halde çocuk muamelesi yaptığında saçma bulurdum ama onu şimdi anlıyordum. Mehire baktığımda küvezdeki hali geliyordu aklıma.
Her yerinde kablo olan, minicik bedeniyle cam bir yatağın içinde yaşama savaşı veren çaresiz bir bebek... Annesi ölüm-kalım savaşı verirken babasının paket paket sigara bitirip saatlerce ağladığı anlar geliyordu aklıma. Kendi daha ne olduğunu anlayamadan kaderin ortasına atılıp,  büyük savaşlar vererek başladığı yaşamını hatırlıyordum.

Busenin hiç gitmemesi gereken zamanda ardında bırakacaklarına rağmen gözlerini hayata yumuşundan sonra Semihin umursamazca 'sen baksan'  deyişini de çok iyi hatırlıyordum.

Lanet olası... Şimdi huzurlu muydu acaba? Ya da mutlu... Belki de başka biriyle evlenmişti çoktan. Kim gidenin ardından ömür boyu yas tutmuştu ki o tutsun. Hem de gidenin ardından emanetine bile sahip çıkmamışken...

Bazen de, belki bu benim kaderimdi ve yaşamam gerekiyordu diye düşünüyordum. Mertle tanışmam gerekiyordu belki de. Ya da Mert babalık konusunda Mehir için en iyi insan olacağından dolayı Mehirin babası tarafından istenmemesi belki de ödüldü onun için. Onun yanında kalıp her an sevgisizliğini hissederek büyümesindense onun için herşeyi göze alan ve yapan insanlarla mutlu büyümesi gerekiyordu.

Yine de keşke böyle olmasaydı. Ne olursa olsun, iyi veya kötü onun babasıydı. Mutlu olmayacaktı belki ama babasının yanında oluşu yetecekti.

Bilmiyorum... Bugün çok fazla duygusallık yaşadığım için fazla düşünüyor ve sürekli bir şeyleri sorguluyordum.

Yine gözlerim dolarken telefonumun çalmasıyla düşüncelerimi bir kenara bırakıp çekmecenin üzerindeki telefonumu elime aldım. Müge arıyordu.

"Efendim Müge."

"Canım, müsaitseniz size geleceğim. Hani dün konuşmuştuk ya yarınki parti ile ilgili plan yapacaktık." Tamamen unutmuştum. Aslında bu parti olayı Mügenin başından çıkmıştı. Mehirin doğum gününün yaklaştığını söyleyince parti olmasını o istemişti. Ben Mehirin doğum gününü mü kutlayacaktım yoksa Busenin ölüm yıl dönümünde yasını mı tutacaktım? Bu buruk bir mutluluktu. Biri yaşarken ve yaşamın merdivenlerini yavaş yavaş yürürken diğeri daha yolun yarısında bile değilken başka bir can için kendi gençliğinden, hayatından ve sevdiklerinden vazgeçmişti. Duygularımı hangisi için kullanmalıydım. Ağlayıp üzülmek hiçbir şeye çare değildi ve eğer Mehirin doğum gününü kutlamazsam ileride vicdan azabı çekebilirdim. Sonuçta Mehirin hiçbir suçu yoktu ve ilk doğum günüydü.

Küçük Mucize ~~TAMAMLANDI~~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin