hayatimin geri kalani

69K 1.5K 108
                                    

20 bölümlük can yakan kısa bir hikaye bu......eminim çok hoşunuza gidecek......ileri ki bölümlerde fazlasıyla ateşli bölümler sizleri bekliyor olacak......sevgilerimle......



TANITIM.......

sıradan bir hayat.... 23 yaşinda evlendigi gunün ertesi, kocasinin kumar borcunun bedelini ödemek icin dunyanin en acimasiz insanina sunulan lina decevi......

babasinin kraliçesi. ölmüş annesinin prensesi. kocasinin borcunun altinda ezilen acizi.....

''sana.....sana borcumu ödeyeceğim'' dedi çocuk, karşısında ki adamı tanımıyordu, onun için para sadece zavallıların taptığı kağıt parçasından başka bir şey değildi, 

"bana verecek neyin kaldi ki" dedi adam karsisindaki aciz zavalli cocuga bakarken. buydu iste bu kadar acizdi insanoglu zaaflari yuzunden katlanilmaz bir yaratiga donusebilirlerdi.

" aslina bakarsan bir seyin var hemde cok guzel bir seyin" diyen adamin dudaklari kivrildi.

"sana tam 1 milyon lira verecegim tabiki tum borclarinida silecegim" genc adamin gozleri parlamisti herseyini verirdi simdi cunku o kdar cok batmisti ki bataga onu kurtaracak herseye herseyini vermeye hazirdi.

" 2 gun once evlendim dimi şu eski baş komiserin kiziyla" dediginde basini salladi genc adam.

" onu istiyorum karini" dediginde genc adam kocaman nefret dolu gozlerle bakti ve sandalyesinden dogruldu hizla cikisa dogru yurudu.

"ne yapalim abi" diyen sag kolum cemale baktim. 35 yillik hayatimin bana ogrettigi gibi bir cevp verdim.

"gelecek cemal geri gelecek ve bana karisinida getirecek" dedim... tahminlerimde asla yanilmazdim cunku.....



LİNA..... 


''kızım'' sesini sevdiğim adam, her zaman ki gibi yumuşacık, her zaman ki gibi babacan, evet baba...can.... 

''burdayım baba'' diye bağırdım, mutfaktaydım, bahar gelmişti, her yer mis gibi bahar kokuyordu, 

''yine ne döktürüyorsun bakiyim sen'' diyen adam elinde ki poşetleri mutfak tezgahına koydu, 

''sende her zaman ki gibi ellerin dolu geliyorsun'' dedim onu öperek, babam iki yıl önce emekli olmuştu, aslında hala çok genç ve zımba gibiydi, her sabah ve akşam yürüyüş yapar yediklerine içtiklerine dikkat ederdi, 

''konuşabilir miyiz?'' diyen adama başımı salladım

''sen geç balkona yemekten önce birer kahve içelim sabah spora diye çıktın, anca geldin nerdeydin'' dedim o balkona çıkarken cevap vermedi, 

kahvelerimizi yapıp balkona çıktığımda, elinde ki kağıtlara dalmıştı geldiğimi kahvesini önüne koyduğumu bile görmemişti, 

''neyin var'' dedim, elinde ki kağıtlara göz attığımda hastane raporları olduğunu gördüm, kalbim sıkıştı bir an, canımın acısıyla gözlerim doldu, bana söylemeden hastaneye gitmesi, hemde yüzünün bu hali korkmama neden oluyordu, 

''sorun ne'' allahım ne olur yalvarırım ne olur kötü bir şey olmasın, 

''prostat  3 seviye'' dünya üstünde her ne varsa üzerime yıkılmıştı, göz yaşlarıma engel olmadım bu kez, babamın en nefret ettiği şeydi göz yaşı güçsüzlük göstergesi olarak algılar ve sert cümlelerle ağlamamı engellerdi, 

KAZANILMIŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin