öyle aksak, öyle yerle bir, öyle aptal bir hali vardı ki, hele böyle aksak yürürken, sanki benim gibiydi, ölmek üzere ama yaşamak için direniyor gibiydi, bir umuttu bizi ayakta tutan
en azından beni.....
başına bir iş gelecek korkusuyla, onu sessizce takip ederken, gittiği yeri gördüğümde içimde herşeyi bir çırpıda anlatma isteği arşa çıkarken, ağladığını duyduğumda
babasının mezarını eliyle koymuş gibi bulmuştu, demek ki daha önce gelmişti,
yıllardır içimde biriktirdiğim ne varsa hepsi yumruklarımın arasında sıkışıp kaldı, ona yaşattıklarımın nedenini anlatabilseydim, anlayabilirseydi, herşey bitseydi,
telefonu çaldığında, bu saatte onu arayanın kim olduğunu merak ederek yaklaştım ona, ve duyduklarımla, yaşadığım o an,
annecim..... diyordu, kime diyordu, o moruktan çocuğu mu vardı, hayır olamazdı, birden ağlaması şiddetlendiğinde iyiyim derken nerdeyse hıçkırarak ağlıyordu, ama sonra ne oldu bilmiyorum, birden bire telefonu kapatıp hızla arkasına bakıp aranmaya başlamıştı
geldiğimi kokusunu içime çekmek için yaklaştığımı ona sarılmak için delirdiğimi mi fark etmişti bilmiyordum ama, aradığı taksi gelene kadar gözlerimi bile kırpmadan onu izledim,
ama söylediği cümle aklımda yankılanıyordu, annecim demişti telefondaki her kimse, annesi yıllar önce ölen bir kadın anca kendi çocuğuna bu kadar içten bu kadar sevgi dolu annecim diyebilirdi,
taksinin ışıkları saklandığım yeri gün gibi aydınlatırken, içimde ki o dizginlenemez adam, ortaya çıktı taksiden inen moruğu görünce,
hayır....benim tanıdığım lina bu değildi, zorla evlendirildiği halde ilhanı yanına yaklaştırmayan kadındı, ona dokundum diye beni vuran kadındı, ve benim için dünyayı karşısına alıp benim öldürdüğüm kadındı,
ama o adamın ona sarılmasına izin veriyordu, adam ona bebeğim diyordu, onlar tasiyle uzaklaşırken
''hemen gel beni mezarlıkta al, erdeme söyle hemen eve cemi getirsin, ekibi topla ava çıkıyoruz'' dedim, cemal beni mezarlıktan alıp eve geldiğimizde en iyi beş adamım salonun ortasındaydı,