son gecemiz

30.3K 1.4K 62
                                    

keyifle okuyun......sibel.....



onun o acımasız yakışıklılığı solgun ama bir mermer kadar katı yüzü, artık donuk değildi katıydı, acımasız biraz fazla iddalı bir laf olacak ama hayır, gerçekten de acımasız bir yakışıklılığı vardı, o kadının neden yalvardığını ağladığını kapısına dayandığını anlayabiliyordum peki ben aynı şeyi yaparmıydım? ASLA 

koridorda ilk gördüğüm kapıdan içeriye girdiğimde oha dememek için zor tuttum kendimi, bu adamın gerçekten çok parası olmalıydı, böyle bir ev, böyle döşenmiş yatak odası, mobilyalar ben özel tasarımım diye bağırıyordu, siyah tonların ağırlığı kendini burda da hissettiyordu, 

göğe açılan kocaman pencere tavanın görüntüsünden daha güzeldi, yaz gecesinin yıldızlarının parlaklığının yerini gri bulutlar almıştı, öyle yoğundu ki bulutlar ortalığı güne çeviren ayı kapatmak üzereydiler, 

burda uyunmak güzel olmalıydı. kimin odasıydı bu derken, gardıroba gittim, ilk sürmeli kapıyı açtığımda, kimin olduğunu anladım, 

siyah, takımlar, hepsi aynı, hepsi aynı kesim, hepsi aynı marka, neden bir tane değilde bir düzüne aynı takımdan vardı ki, belki de bir giydiğini bir daha giymiyordur, 

alt katta ki bölmelerde, siya kot siyah gri koyu mavi tişörtler, diğer bölümde askılarda beyaz takım gömlekleri siyah ve koyu mavi ve acı yeşil günlük gömlekler çekmecelerde atletler ve boxserler vardı, 

gardırobun diğer bölmesini açtığımda ağzım beş karış açık kaldı, bu, bunlar benim kıyafetlerimdi, hemde elçinle beraber çıktığımız alışverişten aldıklarım, hatta mayıs'ın kızdığı çiçekli etek bile ordaydı, 

bu adam kafayı yemiş, iyi de ben bunların evden gardırobumdan alındığını nasıl anlamadım, neden fark etmedim, bu adamın ulaşmayacağı yer yok muydu diye fısıldadım

''var tek bir yere ulaşamıyorum'' diyen sesle arkamı döndüm, kapıdaydı, onun ulaşamadığı bir yer, 

''zannetmem odama gardırobuma kadar giren bir adam her yere ulaşabilir bence'' dedim sürmeli kapıyı yavaşça çekince aynasında ki yansımada birbirimize baktık, yaklaştıkça gerilmedim bu sefer, istemiyordum ondan kaçmak istemiyordum, ona ve kedime son kez bir gece armağan edecek sonra da yok olup gidecektim

ilhan ve mayıs arasında bir bez bebek gibiydim, bir o çekiştiryordu kolumdan bir bu, parçalanmadan yırtılıp ikiye ayrılmadan gidecektim, 

gideceğim yer de belliydi, sudan hep korkardım, neden bilmem derin dibi görünmeyen sular korkuturdu beni, işte o yüzden evin önünde ki gölde bitecekti herşey, 

gözlerimizi birbirimizden ayırmadan geldiğimiz son nokta, ben ayndan ona bakarken o arkama gelmişti bile, yutkunamıyordum bile, acımasızlığıyla gözlerini gözlerimden çekmeden başını eğdi ve dudaklarını omuzuma bastırdı, 

dudaklarımı öyle sertçe bastırdım ki biribirlerine, dayanamamaktan ona sarılmaktan herşeyden vazgeçebilirdim, yapmayacaktım, üzerime bastıkları bir taş gibi hissediyordum kendimi daha fazla basmalarına izin vermeyecektim, 

''korkuyorsun, ama korkusuz görünmeye çalıyorsun, bana çekiliyorsun ama geri gitmeye dermanın yok, hayır imkansız diye bağırıyorsun kendine ama bensiz yapamıyorsun, zorluyorsun ama unutamıyorsun, tıpkı benim gibi'' 

göğsümden kopacak fırtınanın belirtisi olan hırçkırığımı zorla tuttum, bu gece son gecemizse unutulmaz olmalıydı, 

''o kadın '' dedim, unutamıyordum onun o çaresiz acınası zavallı yalvaran hallerini, aşk dileniyordu, ya bende öyle olursam ya bu adam benden bıktığında fulden gibi acınası bir hale düşersem, buna imkan yoktu birazdan herşey bitecekti, herşey, 

KAZANILMIŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin