keyifle okuyun......
kalbim....çok uzun zamandır böyle atmıyordu, dingin sessiz kıpırtısız atışlar beş yıldan sonra, gümbürdeyen, acıtan, sarsan, kıvrandıran atışlarla beni güçsüz bırakıyordu,
yanındaydım.....hep bu anın gelmesini beklerken, intikam diye kendimi yerken, şimdi yanında intikam oyunumun yine piyonu olmuştum,
onun karşısındaki güçsüzlüğüm yıllardır kendime güçlüsün deyip durmam hiç bir işe yaramamıştı,
ne o ne ben tek kelime etmeden yolculuğumuz bittiğinde aynı evin önünde durduk,
nefesimin tıkanışıyla hemen kendimi dışarıya attım, nefes almaya rahatlamaya ihtiyacım vardı ama, imkansızdı, oğlum burda olduğu sürece rahatlayamazdım, ne zaman bu evden ayrılırdık o zaman rahatlardım,
girmemek için canımı bile verirdim, bu ev benim öldüğüm yerdi, yerle yeksan olduğum evdi, aşağılandığım öldürüldüğüm evdi,
''unutman için ne yapmam gerek sadece söyle'' diyen sesle arkamı döndüm, yakındı hemde çok yakındı,
''oğlumu ver, hemen gideceğiz ve bir daha sana bulaşmayacağız bizi bir daha görmeyeceksin, sadece oğlumu istiyorum, sonra gideceğiz, söz veriyorum hayatına dahil olmaya sana yapışmaya çalışmayacağız, tek istediğim oğlum'' dediğimde tam o anda kahkaha sesleri, kulağıma doldu,
tuğranın kahkasıydı bu, inanamıyordum, kahkaha atıyordu,
''onun kahkahasını bu kadar yakından duymak için bile sizi asla bırakmayacağım'' dedi, ne söylediği şimdilik umurumda değildi, ya da bu evde bana olanlar,
tamam çok canım yanmıştı ama oğlum için bir anlığına unutabilirdim, sadece oğlum için,
koşarak içeriye girdim, nefesim yine tıkanmıştı ama umursamadım, bir an gözüm pencerenin önünde ki koltuğa takıldı, o gün geldi aklıma,
onu bu koltukta üç gün beklemiştim, ama geldiğinde beni öldürmüştü, tam balkon kapısına yönelecektim ki, duvarda ki tablo dikkatimi çekti, inanamayarak yaklaştım tabloya,
kumar masasına koyduğu mendiller aslı değildi, asılları burdaydı, göz yaşımın, kanımın ve kusmuğumun olduğu mendiller, duvarda ki tablodaydı,
bir kahkaha sesi daha yankılandı kulaklarımda,
''o mutlu duymuyor musun?'' diyen sese aldırış etmeden dışarıya fırladım, her yer küçük rengarenk ışıklarla kaplıydı, ve ışıkların ortasında, bir park vardı, salıncak, kaydırak şişme balon, atlı karınca, tren, ve daha bir sürü oyuncak vardı,
tuğra kahkaha atarak tahterevallide elçinle bir aşağıya bir yukarıya kalkıyordu,
şaka mıydı bu ? hayır değildi, ama bu kahkahalarının sonu olacaktım,
''mom'' diye bağırdığında, elçin hızla arkasını döndü, gülüşü solarken, bana bakmamaya çalıştı, tuğra koşarak bana gelirken, kollarımı açıp onu kucakladım,
''anne, çok özledim seni'' dedi, kollarını boynuma kilitlerken, ama kısa bir an sonra, kollarını benden gevşetti, kollarımdan aşağıya kaydı, ve korktuğum şeyi yaptı hemde tek bir lafla,
''baba''
baba....baba..... ona baba mı demişti, babası olduğunu biliyor muydu? kim söylemişti,
arkamı döndüğümde mayısın kollarında olduğunu gördüm,
''nerdeydiniz, annemle barıştınız mı? annem artık kızgın değil sana dimi''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAZANILMIŞ
ChickLitsıradan bir hayat.... 23 yaşinda evlendigi gun kocasinin kumar borcunun bedelini ödemek icin dunyanin en acimasiz insanina sunulan lina decevi.... babasinin kraliçesi. ölmüş annesinin prensesi. kocasinin borcunun altinda ezilen acizi..... "bana vere...