Gürcan Apartmanı'na taşınmıştık. Annem yeni bir hayattan bahsetmişti. Hâlâ anlayamadığım bir şey vardı; yeni bir hayata nasıl başlanır? Evini, okulunu, arkadaşlarını, sevdiklerini ve sevmediklerini, hayallerini, karakterini veya bakış açını değiştirerek mi? Ben önce hangisini değiştirmeliydim?
Bütün bunları düşünürken Peder Bey'in yeni evine taşınmıştık. Zevkten dört köşeydi. Ablama baktım bir şey değişmemişti, hayattan beklentisi olmayan hayalleri elinden alınmış bir insan olarak her şey kaldığı yerden devam ediyordu. Annem yerleşme telaşındaydı. Mutfak temizlendi mi, salondaki koltukları yerine yerleştirdik mi, taşınırken kırılan etajerin aynası değiştirildi mi vesaire... Benim için değişen birkaç şey vardı aslında; mesela artık ablamın ve benim bir odamız vardı. Kendi yataklarımız, ders çalışma masamız ve kendi gardıroplarımız vardı artık.
Elimden geldiğince anneme ve ablama yardımcı oluyordum. Kendi eşyalarımı yerleştirdim. Ders masasına kitap ve defterlerimi yerleştirirken ablamın kendini ele vermemeye çalışan bakışlarını fark ettim, elimdekileri bırakıp yanına gittim. "seni çok seviyorum ablacım." Deyip sarıldım sıkı sıkı. Sarılmanın sıkılığı sevginin büyüklüğünü gösterir. En sevdiğine kocaman sarılır insan. Mesela annem bana sarılırken o kadar sıkı sarılır ki, orada güvende olduğumu, beni gerçekten seven birinin olduğunu hissederim. Peder Bey? O bana hiç sarılmadı.
Odama yerleştikten sonra mutfağa annemin yanına gittim. Yapılacak bir iş olup olmadığını sordum. Kutuları açmasında yardımcı olmamı istedi. Eski evden fazla eşya getirmemiştik. Peder Bey mümkün olduğunca her şeyin yenisini almıştı. Kadınlar yeni şeyler almayı severler. Annem de ister istemez bu durumdan hoşnuttu. Ablam camları ve yerleri silmeye başladı. Peder Bey teknik işlerle uğraşıyordu kendince. Aynaları, sabunluk ve havlulukları monte ediyordu. Biz elli tane iş bitirdik o hâlâ dört tane vidayı sıkıp içinden çıkamamıştı, beceriksiz herif.
Akşam olup yerleşme telaşı bittiğinde hepimiz oldukça yorgunduk. Buna rağmen hâlâ her şey yerli yerine oturmamış, bazı ufak tefek şeyler kıyıda köşede balık istifi bekliyordu. Annem yeni yatak odasındaki yeni yatağında uyuyakalmıştı. Ablam odamızdaki yatağında uzanmış tavanı izliyordu. Peder Bey ise yeni televizyonun kurulumu ile meşguldü. Hiç bir iş yapmadığı için hiç yorulmaması normaldi. Biraz bakındıktan sonra bende odama geçip yatağıma sırt üstü hopladım. İçerden Peder Bey'in sesi geldi "Çüş hayvan oğlu hayvan! İlk günden ırzına geçme yatakların. Kaç para verdim ben o yataklara biliyor musun?" diye. Ablam bağırtıdan irkilip uzandığı yerden kalktı. "Yatağın batsın Allah'ın belası lanet herif" dedim içimden. Sabahtan beri bir halt ettiği yoktu, birde bana bağırıyordu oradan.
Peder Bey'in yeni evindeki ilk kahvaltıyı sabah sekizde yapmıştık. Kendisi erkenden uyandığı için herkesin o saatte ayakta olmasını istiyordu. Odaya gelip;
-Bak hâlâ yatıyorlar! Kalkın lan, bir iş tutmuş gibi horlaya horlaya yatıyorlar! Aloo kime diyorum ben!
-Kalkıyoruz. Dedim sinirli bir ses tonuyla.
-Yok kalkmayın efendim ne zahmet ediyorsunuz? Kalk lan eşoğlu eşek.
-Tabi sen bir iş tutmadığın için uykunu az uyusan da sorun yok. Dedim kısık bir sesle.
-Ne diyorsun lan sen şerefsiz! Sana mı soracağım ne yapıp ne yapmayacağımı? Kalk lan pezevenk it. Hem adama yeni eşyalar alıyoruz hem çenesini çekiyoruz. Dedi beni tekmelerken.Kahvaltının ardından Peder Bey evin ufak eksiklerini almaya çıktı, annem ve ablam temizliğe ve yerleşmeye devam ediyordu. Annemden izin alıp, uzaklaşmamam şartıyla dışarı çıktım. Ev önceki eve nazaran ıssız bir mahalledeydi. Peder Bey'e göre buralar birkaç yıla binalar ile dolacaktı. Kendimce mahalleyi keşfe çıktım. Mahalle de çocuk sayısı oldukça azdı. Her zaman olduğu gibi yeni arkadaş edinmekte sıkıntı çekeceğimi düşünüyordum. Biraz ileride küçük bir bakkal görüm. Dükkana göre büyük, bordo üzerine beyaz yazılı bir tabelası vardı. Şeref Bakkaliyesi yazıyordu tabelada. Önünde birkaç çocuk görüp bakkala yöneldim. Tanışamama sorunumu yenmeye ve onlarla tanışmaya karar vermiştim. Önüme eğilip üzerimdeki elbiseleri kontrol ettim. Üzerimde Peder Bey'in benden habersiz alıp eve getirdiği sarı kazak, altında da eskiden okula giderken giydiğim gri kumaş pantolon vardı. Onlara yaklaştıkça üç kişi olduğunu gördüm. Yanlarına geldim selam verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanlışlıkla Seri Katil
AdventureKafamda bir silah namlusunun soğuğu var. Kapattığım göz kapaklarım polis arabalarının tepe lambalarından gelen mavi-kırmızı ışıklara engel olamıyor. Bazı sesler duyuyorum, bana silahı bırakıp teslim olmamı söylüyorlar. Aslında bütün sesleri duyabili...