Kaç tane seri katil tanıyorsunuz? Kaçının neden bu cinayetleri işlediğini biliyorsunuz? Kaçının haksız olduğunu düşünüyorsunuz? Kaçının bunu yaparken zevk aldığından, kaçının içi acıdığından haberdarsınız. Doğru sorular bunlar değil. "İnsan neden seri katil olur?" İşte asıl doğru soru. Bu sorunun cevabını bulduğunuzda bir seri katil ile ilgili aklınıza gelebilecek bütün soruların cevabını bulursunuz. Ben Tekin Yaşar. Ben bir seri katilim ve size bu soruların hepsinin cevabını vereceğim.
Çankırı'da geçirdiğim güzellikler ve acılarla dolu iki yıldan sonra Ankara'ya dönmek zorunda kaldım. Her şey yoluna girmişken, Mesut gibi bir kardeş, iyi dostlar, güzel bir ortam kazanmışken annemin kanser olduğunu öğrendim. Annem Ankara'ya gelmemi istemiyordu ama her şeyi göze alarak gemileri tekrar yakarak Ankara'ya geri döndüm. Bu kez her şeyden vazgeçmiştim. Bütün hayallerimden, bütün aşklarımdan, bütün mutluluklarımdan ve bütün umutlarımdan... Artık anlamıştım. Olmuyordu, mutluluk bana göre değildi. Aşık olmayı beceremiyordum. Hayallerimi yaşamaktan geçtim, hayal kurmak bile bana göre değildi. Kötü bir insan olmamak, mutlu ve başarılı olmak için o kadar çok çabalamıştım ki artık hiçbir şey için savaşacak gücüm kalmamıştı. Sadece herkes gibi kalan ömrümü yaşamak ve sonra da dünya çöplüğünden tamamen silinmek istiyordum. Artık Peder Bey'in her dediğinin olmasına izin veriyordum. Ne iş yapmamı istiyorsa o işi yapacak, kiminle evlenmemi istiyorsa onunla evlenecek, nerede yaşamamı istiyorsa orada yaşayacaktım. Gencecik yaşıma rağmen o kadar yorulmuştum ki vücudumda dolaşan kan bile artık dolaşmak istemiyordu. Elma soyarken elimi kestiğimde kan kaybından ölmekten korkuyordum.
Annemin hastalığı uzun ve sıkıntılı bir süreçti. Annemi kaybetmekten çok korkmuştum. Sibel teyze annem değildi ama annem kadar yakındı bana. Annelik yapmıştı onca zaman. Onu kaybettiğimde yaşadıklarımı düşünüyordum. Bir ikincisine katlanmam mümkün görünmüyordu. Bu defa aklımı hatta kendimi kaybedebilirdim. Uzun hastane günleri, ilaçlar, tedaviler... Annemin bütün işlemleriyle mümkün olduğunca ben ilgilenmiştim. Annem benim en kıymetlimdi bu dünyada. Bundan daha önce bahsetmiştim ama eğer biraz yeteneğim olsa annemi anlattığım bir kitap yazabilirdim. Beni karşılıksız seven bana karşılıksız sahip çıkan, her şeyimle ilgilenen ve her türlü cefamı çeken annemin öldüğünü düşünmekten bile korkuyordum, gözlerim doluyordu. Hastalığı boyunca hayatımda hiç dökmediğim kadar gözyaşı döktüm.
Bütün bu sıkıntıların sonucunda annem eski sağlığına kavuşmuştu. Ben de okulumu bitirdiğim için Peder Bey'in emri ile askere gittim. Peder Bey'in yıllardır yalakalığını yaptığı partinin milletvekili sayesinde seçimlerden bir iki yıl önce memuriyete atandım. Bir süre çalıştıktan sonra yine Peder Bey'in emri ile mahalleden biriyle; Nurdan ile evlenip eskiden Yeşim ve ailesinin yaşadığı üst kata kiracı olarak yerleştim. Yeşim demişken hayatımın en kötü birkaç gününü onun düğününde yaşamıştım. O birkaç günde hayatımda tüketmediğim kadar sigara ve alkol tüketmiştim. En zoru da lise aşkımın düğününe gitmek ve ona takı takmak zorunda olmam olmuştu. O günden sonra hayatım boyunca hiçbir düğüne gitmeme kararı almıştım. O kara günlerin detaylarına inmek istemiyorum. Bilmeniz gereken tek şey bir insanın hayatında yaşayabileceği en berbat günler olması. Son olarak ekleyeceğim şey ise bütün bu anlattıklarımdan daha acı bir şey; Yeşim, Ömer ile evlenmişti. Bazen bazı sıkıntılar üst üste gelir rastlantı deriz. Bazen daha çok sıkıntı daha çok üst üste gelir ona da sınav yada alın yazısı deriz. Bazen o kadar kötü şeyler olur ki sadece küfür ederiz. Bu durumu bu şekilde açıklamam yeterlidir sanırım.
Nurdan benimle aynı yaştaydı. Liseden sonra okula devam etmemiş ev kızı olmuştu. Benden daha ezik, benden daha çirkin ve benden daha berbat durumdaydı. Kısacası evlenmek isteyeceğim son kişi oydu ve ben onunla evlendiğim için çok pişmandım. Nurdan ile evli olduğum için işe gitmeyi işten dönmeye tercih eder hale gelmiştim. Pazartesi sendromu benim için Cuma sendromu olmuştu. Onu hiç sevmememe rağmen evde kaldığım her an onu görmek zorunda olmak beni deli ediyordu. Ona karşı beslediğim duygular acımaktan ve nefretten öte geçmiyordu. Onun yüzünden dünyada geçirdiğim her ana defa küfür ediyordum. Sıklıkla tartışıyor kavga ediyorduk. En ufak bir şeye sinirleniyor, onunla saatlerce atışıyorduk. Kafamı dinlemek için evden çıkıyor ıssız ve karanlık sokaklarda yürüyordum. Bu yüzden mümkün oldukça annesinde vakit geçirmesine izin veriyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanlışlıkla Seri Katil
MaceraKafamda bir silah namlusunun soğuğu var. Kapattığım göz kapaklarım polis arabalarının tepe lambalarından gelen mavi-kırmızı ışıklara engel olamıyor. Bazı sesler duyuyorum, bana silahı bırakıp teslim olmamı söylüyorlar. Aslında bütün sesleri duyabili...