Gözlerimi açarken Çankırı il sınırı tabelasını henüz geçiyorduk. Nüfusu altmış altı bin küsur, rakımı yedi yüz yirmiydi. Kim bilebilirdi ki ilk şehirlerarası seyahatimi Çankırı'ya yapacağımı ve Çankırı'nın hayatımı değiştireceğini. Her şeyi arkamda bırakmıştım. Artık yepyeni bir hayatım olacaktı. Her insana sıfırdan başlama şansı verilmez. Bunun için ya çok çabalamanız yada acılarınızla birlikte sevdiklerinizi de geride bırakabilecek kadar gözü kara olmanız gerekir. Aslında büyük bir risktir bu çünkü yağmurdan kaçarken doluya tutulmak sözünü yaşayarak tasdik edebilirsiniz. Bu kısım şanstan ibaret yada kaderden her neyse işte. Ben hayatımda ilk kez gözümü karartmıştım çünkü daha kötüsü olmazdı. Yıllarca sıkıntılarla boğuştum, sevdiklerimin sıkıntılarla boğuşmasını izledim ve daha kötüsü sevdiklerimin benim yüzümden sıkıntı çekmesine engel olamadım.
İnsan bazen her şeyini kaybetmeyi göze alır ama sevdiklerinin bir şeyler kaybetmesini göze alması ve yine daha kötüsü bunu artık normal bir şey gibi görmesi, o insanın artık insanlıktan uzaklaştığını gösterir. Annem ve ablam defalarca benim yüzümden Peder Bey'den dayak ve azar yedi. Ben yeni hayatıma başlamadan önce buna alışmaya başlamıştım. Bunu fark ettiğimde artık yuvadan uçma vaktinin geldiğini de fark ettim. Annem son kez benim için dayak yemişti Peder Bey'den. Daha şimdiden o kadar çok özledim ki annemi, gözümü tekrar karartıp geri dönesim geliyordu bazen.
Otobüsten indiğimde beklediğimden küçük bir şehir vardı karşımda. İki liralık çekirdek ile şehir turu yapılabilecek kadar küçüktü. Mekanların ne kadar küçük olduğu önemli değildir. İçindekilerin ne kadar büyük yüreklerinin olduğudur önemli olan. Koskoca Ankara'yı dar ettiklerinde bunu bana öğretmişti insanlar.
Hasan abinin aracılığı ile tanıştığım İsmail abinin oğlu Mesut, beni otogarda karşılayıp okula kadar eşlik etti. Kayıt işlemlerini tamamladıktan sonra İsmail amcaların evine gidip yemek yedik. Yurt başvuruları henüz açıklanmamış ama bir iki güne açıklanacağı bilgisi verilmişti. O zamana kadar İsmail amcanın evinde mesut ile salonda yatacaktık. Yeni bir hayata başlamak için yeni insanlara minnettar kalmak gerekebiliyor. Hasan abi İsmail amcaya benim için kefil olmuştu. O da "başım gözüm üstüne" diyerek beni kabul etti sağ olsun. Bu küçük şehirde kocaman yürekleri olan insanlar vardı. Hiç tanımadığı bir adama evlerini ve sofralarını açan, hiç yaşayamadığı aile sıcaklığını gösteren insanlar. İsmail amcanın eşi Sibel teyze beni daha tanımıyor olmasına rağmen kendi evladı gibi davrandı. Anneler bir çocuğa baktığında onun içindekini görürler, sanırım bu yüzdendi sıcaklığı. Mesela annem ben çocukken sürekli "Selim'e güvenme o çocuk yalancı" derdi. Dediği gibi de çıkmıştı. Anneler er yada geç haklı çıkarlar.
İsmail amcanın evi şehrin kenar mahallelerinin birinde, dört katlı bir apartmanın ikinci katındaydı. Bu şehirde sokaklar "iki bin dört yüz otuz üçüncü sokak" gibi numaralarla değil isimlerle anılıyordu. Bu bana daha samimi gelmiş ve bir kitapta okuduğum şu cümleyi hatırlatmıştı; "Büyük insanlar numaralara bayılırlar."
Sibel teyze biz gidene kadar evde olanlarla bir sofra hazırlamıştı. Beni samimiyet ve sevgi ile karşılayıp bana da Mesut'a davrandığı gibi içten davrandı.
-Hoş geldin oğlum.
-Hoş bulduk Sibel teyze.
-Hallettiniz inşallah okul işlemlerini.
-Hallettik sağ olsun Mesut çok yardımcı oldu.
-Aman canım işi gücü yok ne olacak sanki. Annen baban nasıllar?Annemi sorduğunda biraz yüzüm değişti ama bozuntuya vermeden cevap verdim;
-Çok şükür iyiler. Çokça selamları var.
-Aleykümselam oğlum. E hadi yesene acıkmadın mı?Sibel teyzenin de ısrarıyla çekingenliği bırakıp bir şeyler atıştırmaya başladım. Yemeğe fazla dalmamak için Mesut ile sohbet ederek yemek yemeye devam ettim. Mesut da ÇKÜ elektrik bölümüne bu yıl yerleşmişti. O kayıt işlemlerini ilk gününde bitirmişti. Sigara kullanmıyordu ama bazen bir iki tane içiyordu. Annesinin yanında bunu konuşabiliyorduk. Mesuttan iş bulmak konusunda da yardım istedim. Tanıdığı birkaç işveren olduğunu, yemekten sonra görüşebileceğimizi söyledi. Hem çalışıp hem de okumak zor olmalıydı ama buna da katlanabilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanlışlıkla Seri Katil
AventureKafamda bir silah namlusunun soğuğu var. Kapattığım göz kapaklarım polis arabalarının tepe lambalarından gelen mavi-kırmızı ışıklara engel olamıyor. Bazı sesler duyuyorum, bana silahı bırakıp teslim olmamı söylüyorlar. Aslında bütün sesleri duyabili...