iki

913 104 326
                                    

Gray Fullbuster

"Ha, ne diyorsun? Ayarlayayım mı kızı sana?" Bıkkınlıkla nefesimi verdim. Eve geleli yarım saat olmuştu ve Natsu, yolda da dahil olmak üzere sürekli o kızı bana ayarlamaktan bahsediyordu.

"Lan ne ayarlaması? Daha kızın ismini bile bilmiyorum!"

"Juvia Lockser."

"İsmini bilmem bir şeyi değiştirmez, onu tanımıyorum."

"Sen iste ben Juvia'nın biyografisini çıkarayım!" Natsu'ya garip bir bakış attım.

"Saçmalama lan. Hem sen niye buna bu kadar taktın ki?"

"Oğlum evde kalacaksınız! Hem yakışıyorsunuz da. Juvia tam sana göre bir kız." Tanrı'm...

"Nereden biliyorsun?"

"İkinizi de tanıyorum." Gözlerini devirdi. Ben de devirdim. Sonra o bir daha devirdi. Ben de bir daha devirdim. O bir daha göz devirecekken bağırdım.

"Yeter lan gözlerim ağrıdı!" Güldü. Sonra bir ses duyuldu. Böyle kükreme gibi bir ses. Gözlerimi açıp Natsu'ya döndüm.

"O neydi lan öyle?" O da karnına baktı. Daha sonra ayaklandı ve mutfağa giderken bağırdı.

"Yemek yiyecek misin lan?!"

"Senin yaptığın bir yemek mi? Ölmek için fazla yakışıklıyım, olmaz!" diye karşılık verdim ben de.

"Ha ha ha!"

Kalkıp kapıya yöneldim.
"Evi yakma!!"

"Ona söz veremem!" derken mutfaktan çıkmış bana bakıyordu. Üzerinde cupcake resimli sarı önlüğünü giymişti ve elinde ekmek bıçağı vardı.

"Nereye gidiyorsun?" diye sordu benim çıktığımı görünce.

"Babama." Başka bir şey demedi. Ben de dışarı çıktım. Arabaya binip hastaneye doğru sürmeye başladım.

Yaklaşık 10 dakikalık bir yolculuktan sonra, büyük hastane görüş alanıma girmişti. Arabayı çıkışa yakın bir yere park edip içeri girdim. Haftada 2 gün babamı ziyarete geldiğim için odanın yerini ezberlemiştim artık. Danışmaya uğrama gereği duymadan asansöre bindim.

2. katın butonuna bastım ve asansörün yavaşça çıkmasını bekledim. Bu hastanenin asansörleri fazla yavaştı. Kata geldiğimizi belirten ses duyulduktan sonra asansörün demir kapısı açıldı.

Dışarı çıktım ve koridorun sonuna doğru ilerledim. Sonunda odayı bulduğumda içeri girecekken duyduğum kız sesiyle arkamı döndüm.

"Gray-kun! Ne büyük tesadüf." Gözlerimi devirdim. Babamın hemşiresiydi. İşini iyi yapıyordu fakat her gördüğü yerde yavşıyordu bana. Birkaç kere hemşireyi değiştirmek istediğimi belirtmiştim danışmaya fakat oralı olmamışlardı.

Hemşire ağzını açıp konuşmaya başlayacakken ona fırsat vermeden odaya girdim ve kapıyı kapattım. Babam uyuyordu. Yatağının yanına yaklaştım ve ziyaretçiler için konulan beyaz sandalyeye oturdum.

Babamı uyandırmamaya çalışarak sandalyeyi yatağa biraz daha yaklaştırdım. Fakat başaramamış olmalıyım ki, babam uyanmış yerinde doğrulmaya çalışıyordu.

"Gray..." Gülümsedi. En son gördüğümden daha soluktu teni. Kucağındaki ellerinden birini ellerimin arasına aldım.

"Nasılsın baba?"

"İyi sayılırım." Babam yerinde kıpırdandı. Bir şey söylemek istiyor gibiydi ama çekiniyordu.

"Söyle." dediğimde derin bir nefes aldı.

Çakma Sevgili | gruvia ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin