altı

665 90 308
                                    

Juvia Lockser

"JUVİAA!! UYAN!!"

Cidden... Neden alarm sesiyle uyanamıyorum ki...

"Anırma lan uyandım!!"

Yavaş yavaş kalktım yataktan. Üzerime okul formalarını geçirdim ve saçlarımı at kuyruğu yaptım. Şu an biraz daha insana benziyordum.

Parfümümü sıkarken burnuma parfümden başka bir koku daha geldi. Parfümü bastıran bir koku..

(YN. Yukarıdaki pragraf, ve paragrafın size hatırlattığı şey için şimdiden özür dilerim ;-;)

Gözlerim kocaman olurken koşarak mutfağa gittim. Tahmin ettiğim bir manzarayla karşılaşmıştım. Yanan yumurtalar, yerde tabak kırıkları ve kahvaltı hazırlamaya çalışan bir Lucy.

"Geri zekalı. Söylemekten bıktım, sen kahvaltı hazırlamaya çalışma! Beni uyandırsana."

"Uyanıyorsun da ben uyandırmıyorum, değil mi?" Haklıydı aslında. Onun uyandığı saatte hayatta uyanamazdım ben.

Yerdeki kırıkları toplamaya başladım. Her gün böyle kırık topladığım için alışmıştım artık. 3 dakikamı falan alıyordu toplamak.

Sonra kalkıp yumurtaları çöpe attım ve yeni bir yumurta yapmaya başladım.

"Lucy, Natsu'yu bırakma sakın."

"Ha?"

"Senin bu beceriksizliğine rağmen birini bulmuşsun, onu da bırakırsan evde kalırsın." Söylediğime göz devirdi ve sofrayı hazırlamaya başladı.

15 dakika içinde kahvaltıyı hazırlamış, yemiş, sofrayı kaldırmıştık. Lucy'nin son kez hazırlanmasını beklerken bir yandan ayakkabımı giyiyordum ben de. Sonunda Lucy de geldi ve evden çıktık.

Okula geldiğimizde çoğu kızın dik dik bana baktığını fark ettim. Muhtemelen Gray ile sevgili(!) olduğumuz içindi. Onları takmadan yürümeye devam ettim.

Harbiden çakma da olsa okulun en yakışıklı çocuklarından biriyle sevgiliydim lan. Gerçekten segili olsaydık, yani onu seviyor olsaydım ona bakan kızları oyardım herhalde. Ama öyle bir şey olmadığı ve olmayacağı için kızları oymak gibi bir derdim yoktu.

Tam sınıfa girecekken tuvaletimin geldiğini hissettim. Lucy'i sınıfa gönderip tuvalete doğru gittim. Kırk yılda bir de olsa şans yüzüme gülmüştü, tuvalette sıra yoktu.

En sevdiğim kabine girdim. O kabinin kapısına her gün farklı bir şey yazıyorlardı. Bu seferki sözü görmek için oturduğum yerden kapıya bakmaya başladım. Sonunda yeni sözü bulmuştum.

Çok cahilsin keşke ölsen.

Kendimi tutmayıp kahkaha atmıştım. Bazen aşkla ilgili sözlerden sıkılıp böyle şeyler de yazıyorlardı.

İşimi bitirince kabinden çıktım. Ellerimi yıkayıp çıkacakken tuvalete başka kızlar da girdi. 2 kişilerdi. Biri sarışın, birinin saçı da mordu. Bana doğru gelmeye başladılar.

"Gray'in sevgilisi sen misin?" dedi mor saçlı olan bana küçümseyerek bakarken.

Kollarımı göğüsümde birleştirdim.
"Evet, bir sorun mu var?"

"Var." Bu sefer sarışın olan konuşmuştu. Bu kıza bakınca sarışınlardan iğrenmek istiyordum da işte Lucy var.

"Gray benim. Anladın mı küçük kız?" Mor saçlı kız bana doğru bir adım daha atmıştı.

"Hadi ya? Gray pek öyle demiyor ama?"

Mor saçlı kız sinirlenmişe benziyordu. Yumruğunu sıktı. Böyle yapınca korkutucu olduğunu falan sanıyor galiba?
"Bana bak-"

Çakma Sevgili | gruvia ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin