jungkook, taehyung ona bir fandan aldığı plastik silahla saldırdığında bağırdı.
taehyung ayakkabı bağcığına basıp düşünce güldü.
jungkook anında kalkması için ona yardım etti.
gülümsemeleri,mutluluk çığlıkları atıyordu.
beraber oynayışlarını tüm üyeler izliyordu.
seokjin bana baktı.
ellerime bakıyordum, ama bakışlarını hissedebiliyordum.
büyük ihtimalle yaptığımın en iyisi için olduğunu biliyordu.
tek istediğim hepimizin mutlu olmasıydı.
ben de dahil.
ama bu bir rüya değildi.
bu bir amaçtı.
bunun ne olursa olsun gerçekleştiğinden emin olacağım.
"ne kadar az acıttığı şaşırtıcı, değil mi?"
yoongi'ye baktım.
bana küçük bir gülümseme verdi.
"sevdiğin birisinin başkasıyla mutlu olduğunu görmek acıtır sanarsın, ama acıtmaz."
nasıl hissettiğimi gerçekten anlamıştı.
jungkook ve ben beraber olduğumuzda böyle hissetmiş olmalı.
belki de bu yüzden hiç durdurmak istemedi.
"gülümsüyorsun." daha iyi görmek için başını eğdi.
onu ittim. "kes sesini."
gülüşü dudaklarımı daha da yukarı kaldırmamı sağladı.
kalbim çok hızlı atmıyordu.
nefesim kesilmiyordu.
ellerim titremiyordu.
önceden olduğum gibi değildim.
tabii ki, tamamen iyi değilim, ama zaman gerçekten kırık bir kalbi iyileştiriyor.
"ilacını yeniden almaya başladığın için memnun değil misin?"
başımı salladım.
"onu aradığın için teşekkür ederim."
o zamanlarda ona çok sinirliydim.
şimdi, hala umursuyor olması çok güzeldi.