-ARAL TUNA-
Boş sokakta yürürken içimden küfrediyordum.ne diye bu kıza şans tanımıştım ki?.işini bitirmem lazımdı.o,masum falan değildi.sadece numara yapıyordu.diğerleri gibi sürtüğün tekiydi.ama ya değils-.ah sadece iyi bir yalancıydı o kadar. buda onu sadece daha tehlikeli bir sürtük yapardı.
ayağımı bir taşa savurdum.kafam karışıktı.nereye gideceğimi biliyordum.20dakika sonra mezarlığın gösterişli kapısından içeri girdim.
işte oradaydılar.aile mezarlığında.ikisinin ortasına eğildim ve kısık sesle fısıldadım.
"Anne?"
kendimi ne kadar sıktıysam da gözümden kaçan hain bir damlayı tutamadım.ağlayamazdım.kendime bir söz vermiştim.o,günden sonra asla.
elimi kuru toprağın üzerinde gezdirdim.onu herşeyden çok özlemiştim.güzeller,güzeli prensesime döndüm.kardeşim hayel'e.şimdi yaşasaydı benimle aynı yaşta olucaktı.parlak yaprak yeşili gözleri,küçük dolgun dudakları,ipek gibi uzun kahverengi saçları,yumuşacık teni...küçükken bile o kadar masum ve güzeldi ki bazen güzelliği karşısında dilim tutulup konuşamazdım.
burada olmayı hak etmemişlerdi.hemde hiç.onlara bugün yaptıklarımı anlattım.aldığım canları,alacağım canları...
hergün ne yaptıysam ikisiyle paylaşırdım.sanki gerçekten beni duyuyorlardı.bırakıp gitmemişlerdi.buradalardı...
ellerimi son birkez üzerlerini örten toprakta gezdirdikten sonra yavaşça dizlerim üstünde doğruldum ve inferno'ya doğru yürümeye başladım.
yaptıklarımdan pişmanmıydım?hayır.
yapacaklarımdan? asla.
bu lanet dünya'da malesef bir adalet yoktu.o zaman kimse benden hesap soramazdı.
annemi ve kız kardeşimi 8 yaşında kaybettim.o zamandan beri bu duruma gelmek için yetiştirildim.bir katil olmak için.zevkine önüme geleni öldürmüyorum tabi.ayrıca böyle olmak için o kadar çok nedenim vardı ki...tabiki insanlar sormazlar,sorgulamazlar.ama bir hata yaptınız mı...onun o kadar derinine inerler ki..
sahip olduğum 3 şeyim var;
birincisi ''cehennem''.kendimi bulduğum yer...
ikincisi Baran.beni sorgulamayan,yargılamayan kardeşim.
üçüncüsü intikam.beni ayakta tutan intikam duygusu.
başka...hiçbirşey...hiçbirşeyim yok.
sonunda geldiğimde barın kapısındaki Barış hemen kenara çekildi.arkadan ona seslendim.
"Biraz kestiricem.odama kimseyi alma!"
aşağı kata yönelerek büyük demir kapıyı açtım ve arkamdan çarpıp kendimi yatağın üstüne bıraktım.kafamı iki yana sallayıp düşüncelerden kurtulmaya çalışırken kapı gıcırdadı.kim olduğuna bakmama gerek yoktu onu 5 saniye içinde etkisiz hale getirebilirdim.ama canına susadığı belliydi.
ellerini uzatıp yüzüme dokunduğu an gözlerimi açtım ve boğazını sıktım.kim olduğunu görünce boğazına biraz daha baskı uygulayıp bıraktım.Quinn.aptal fahişe.
hafif öksürdükten sonra gülümsedi ve boynumu öpmeye başladı.boynundan tutup ittim.
insanlar böyleydi.hem benden korkarlardı,hemde hep yakınımda olmak için uğraşırlardı.özellikle sürtükler.onlar için parlak vitrinli,pahalı mağzalar gibiydim.
birden geri çekildi.
"neyin var Aral?sen bana hiç hayır demezdin?"
"Herşeyin bir ilki vardır..."
"Ama ben seni mut-"
"Defol.istemiyorum."
karşı çıkacak gibi oldu.ama yaşamayı sevdiğinden ve beni temelli kendinden soğutmaktan korktu olsa gerek ki çıkıp gitti.
yüzüstü yatıp kafamı yastığa gömdüm...barın açılmasına 1 saat kalmıştı.uzun bir gece olucaktı...
resim:Aral Tuna ♥
yorumlarınız... :)
