19 - ARAL KOKUSU

699 26 2
                                    

HALE DİLA DEMİR...

Aklım, kalbim, ruhum almıyordu.Nasıl bir gün önce bana gerçekten değer veren, aşık bir adam gibi davranırken, bir gün sonra hiçbirşey olmamış gibi Quinn'le yatabiliyordu.

Düşünmeyi Bıraktım.Sorgulamayı bıraktım.Kalbimde onu haklı çıkarmaya çalışmayı bıraktım.Son 4 saattir yaptığım daha iyi bir iş yoktu çünkü.

Bıkmıştım.Aral'ın peşinden koşmaktan,kendimce onu hep haklı çıkarmaktan, her yaptığına göz yummaktan.

Şimdi en nefret ettiğim şeyi kendim yapıyordum ama umrumda bile değildi. Filmlerdeki başrol kadın erkeği elde etmek için herşeye katlanır, sonuna kadar peşinden giderdi.Ama erkek başka bir kadınla beraber olduğunda herşeyi bırakır, bütün amacından vazgeçip, pes ederdi. Oysaki erkek kadına onu seveceğine dair hiçbir söz vermemişti.Kadın kendi umutlarıyla, hayalleriyle gelin güvey olup kendini bir yalana inandırmıştı.

Benim durumum tamda buydu. Televizyonun başından kadına ne kadar aptal olduğunu ve hemen vazgeçmemesini bağırırken kendim aynı şeyi yapıyordum.

Ama neler hissettirdiğini ancak şimdi anlayabilmiştim.Bundan sonra ne olurdu bilmiyorum ama herşeyi akışına bırakacaktım. Benden bu kadardı.

Barış'ın  sesiyle oturduğum köşeden kalkıp ağır adımlarla ona doğru ilerledim.

"Kedicik valiz hariç bir el çantan falan var mıydı? "

"Hayır. sadece valiz."

"Tamam.5 dakikaya çıkarız bebeğim. "

Hızlıca kafamı salladım.Arkamı döndüğüm anda gözlerim fırtına grisi gözlerle karşılaştı. inatla gözlerine bakmaya devam ettim. Bu sefer korkup pes eden ben olmayacaktım. gözlerini yavaşça yere çevirdi ve yanımdan arabaya doğru geçti. Arkasından kendimden nefret etmemi istercesine o muhteşem vanilya kokusunu bırakmıştı. Bir erkek nasıl böyle kokar aklım bir türlü almıyordu.

Yine köşeme gidip yalnızlığa sığındım ve Barış beni çağıran kadar da oradan ayrılmadım.

Sonunda eşyalarımız yüklenip arabaya bindiğimde gerçeklikten saklanacağım bir duvar ya da çadır yoktu.Bende sadece gözlerden sakınmayı seçtim. fırtına bulutu gözlerden...

Barış'ın fısıltı halinde olan sesiyle ona doğru eğildim.

"Kedicik dünden beri bir tuhafsın.Neyin var canım?.Anlat bana."

"Birşeyim yok."

"Kedicik çok kötü bir yalancısın.bana yalan söyleme anlarım. "

"Birşeyim yok dedim Barış! Ayrıca neden herkes sürekli yalan söyleyemediğimden bahsediyor ki! Sakın yanaklarımın yalan makinesi gibi olduğunu söyleyeyim deme Kalbini Kırarım!."

Barış şaşkın bir ifadeyle bana bakarken başımı çevirdiğimde Aral'la göz gözeydim. Ne demek istediğimi anlatmıştı. Küçük ceza oyunumuz.

´´Bence yalan söylemeyi hiç beceremiyorsun.Yanakların yalan makinesi gibi.Önce onları halletmelisin ki ben buna izin vermem.Asla yalan söyleme.''

Söylediği tam olarak buydu.Hani yalan söylememe izin vermezdi? Şimdi de birşey yapsaydı ya.Onu affetmemi sağlayacak birşey.herhangi birşey.Ama çıtı çıkmıyordu.Sanki susmaya yemin etmişti.

Bu seferki amacım gözlerinden sakınmak değil, gözlerinin gözlerimin içinde kaybolmasına izin vermekti.Tek olmak.Birbirimizden başka herşeye kendilerini kapatmalarını sağlamak.

Ama herzamanki gibi bana bakmıyorlardı. Beni görmüyorlardı. Kalbimin nasıl çarptığını duymuyorlardı.

Gözlerimi kapattım ve başımı ellerimin arasına aldım.Madem o beni görmüyordu, bende o görene kadar vazgeçmeyecektim.Bu süreçtede gözüm ondan başka kimseyi görmeyecekti.

~》~》~》~》~》~》

Melis' in sesiyle gözlerimi araladım. Sanki biraz somurtkandı. Oda böyleyse Dünya'nın sonu yakın diye düşündüm.

"Neyin var melek? Barış'a da kötü davrandın.ikimizde senin için endişeleniyoruz. "

Etrafıma bakındığımda kendi odamda sıcak yatağımın içindeydim.Cevap vermek yerine konuyu değiştirmeyi seçtim.

"Beni buraya kim getirdi?"

"Konuyu değiştiriyorsun anlamadım sanma melek.Ama yinede cevap vericem.Aral getirdi.Ama ona sakın söyleme ha! bana tembihledi. vallahi gırtlağımı keser!"

işte! içimde olan umut kırıntısını bulmuştum.

"Evet melek sökül bakalım. "

"Ne diye bilirim ki?"

"Neden herkese cadı gibi davrandığını açıklayabilirsin mesela?"

"Bence sende neden herkesin bu kadar üstüme geldiğini açıklayabilirsin. birşey yok diyorum. neden kimse beni anlamak istemiyor? "

"Öyle olsun ama bu konuyu sonra Etraflıca konuşacağız. "

"Tamam."

Özür dilerim Melis ama bunu sana asla açıklayamam.

Yanaklarımdan öptü ve kapıya doğru ilerledi.

"Görüşürüz melek. "

"Görüşürüz. "

Eliyle gelmemem için işaret ettiğinde yatağımın içine iyice gömüldüm ama bir tuhaflık vardı. Benim olmayan bir koku. Muhteşem bir vanilya kokusu.Kokunun kaynağını bulmak için başımı kaldırmıştım ki kokunun gitmesiyle Kaynağın kalbinde olduğumu fark ettim . Başımı yastığa gömüp kokusunu derin, derin içime çektim.Ciğerlerimle bütünleştirmek istercesine. Onunla ilgili herşeyi hücrelerimde hissetmek istiyordum. En derine insinler ki kimse benden alamasın, vücudumdan, kalbimden, aklımdan silemesin. Ne olursa olsun onlar hep benimle kalsın.Aral olmasa bile yerine ondan bir parça, onu hatırlatan bir lütuf olsun.

Göz kapaklarım yaşadıklarım karşısında bitkin düşüp kapanırken içimdeki tek umut parçasına tutundum.Kokusuna.O kimsede alamadığım, hiçbirşeye değişmeyeceğim Aral kokusuna...

♡♡♡♡♡♡♡

Arkadaşlar kısa oldu biliyorum ama fırsatım oldukça yazmaya çalışıyorum yarın yeni bölüm gelir.Yorum ve Vote'larınıza ihtiyacım var.Lutfen görüşlerinizi yorumda belirtin. Sizi seviyorum♡gif Quinn.

KELEBEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin