Donmuştum.bacaklarım tutmuyordu.ama güçlü durmalıydım.bunun bilincinde bir adım geriledim.Aral sonunda gözünü benden ayırıp Baran'ın kulağına bişeyler fısıldadı,ama duymuştum.''bitir işini.'' ölüm fermanım.
Baran bana doğru bir adım atınca,beynim alarm sinyalleri verdi.ondan bir,iki adım uzaklaştım ve arkamı dönüp,koşmaya başladım.durmadan,arkama bakmadan.
sadece 20 adım ilerleyebilmiştim ki...
ayağım takıldı ve dizlerimin üstüne düştüm.biran için arkama baktığımda Baran bana ''sana zarar vermiyeceğim,lütfen dur'' gibi şeyler söylüyordu.
tabi canım,sen onu benim külahıma anlat.bu leş gibi sokakta ölmiyicektim.onun için kanayan dizime aldırmadan duvara tutunarak ayağı kalktım ve yeniden koşmaya başladım.
koş kızım Hale canın için koş...
o kadar yaklaşmıştı ki,nefesini hissedebiliyordum.sonunda kolumdan tutup kendine çevirdiğinde,inatla direniyordum.tırnaklarımı koluna geçirdim ve bacağına sağlam bir tekme attım.
sadece homurdandı ve kollarımı daha sıkı tuttu.bende bu arada son çareme başvurdum.
"Ne olur bırak! yalvarırım.kimseye söylemem.ölmek istemiyorum...ne olur."
"Bunuda nereden çıkardın?"
"Ama onun dediği?"
"Ben onun kuklası değil,arkadaşıyım.bunu öğrenmesi gerekiyor.dediğim gibi yeni seni sevdim.ama onun için aynı şeyi söyleyemem.şimdi sana çok önemli bir soru sorucam?"
başımı söylemesi anlamında onayladım.
"Canını seviyor musun?"
gülmek istedim ama bunun gibi ciddi bir durumda aptalca kaçacağı için kendimi tuttum.
"Evet?"
"O zaman kaç buradan.git.seni bir daha görmemesi gerekiyor.bu şehirden git.hatta Amerika'ya dönsende olur..."
ne saçmalıyordu bu?
"Buradan hiçbiryere gitmem.gidemem.annem ve babamın mezarı burada.o anılardan kaçmak için buraya geldim.şimdi geri dönemem.ucunda ölümde olsa."
"Onun gözüne gözükme yeni.seni elimden geldiği kadar korurum ama benimde gücüm biryere kadar yeter.kendine dikkat et."
"Teşekkürler..."
kolumu bıraktı ve arkasını dönüp geldiği yönden gitmeye başladı.
duvara dayandım ve başımı ellerimin arasına aldım.rahat bir nefes almıştım.
ya Baran yardım etmeseydi?sanırım ölmüş olurdum.
yavaş adımlarla eve doğru yürümeye başladım.birdaha bu sokağa adım atmıyıcaktım.
aklımda tek bir soru vardı.neden insanları öldürüyordu?
geçerli bir nedeni olmalıydı.ama neydi?...bunu öğrenicektim.bir şekilde...
********************
Kaplumbağa hızında 10 dakikalık yolu,yarım saatte gelmiştim.kocaman bir alkış.anahtarları koltuğa fırlattığım gibi sürünerek merdivenlerden tırmandım.şu anda evrim teorisindeki ilk adam gibi göründüğüme emindim.oflayarak odamın kapısını açtım ve kendimi yatağa bıraktım.ne gündü ama.kalkabilicek duruma geldiğime emin olduktan sonra,yavaşça doğruldum.banyoma yürüdükten sonra üstümdeki herşeyden kurtulup kendimi duşa attım.tüm bu şeylerin üstüne soğuk bir duş kendimi toparlamama yardımcı olurdu...sanırım...
aklımda onca tilki dolanıyordu.herşey o kadar karışmıştı ki,neresinden çözmeye başlıyıcağımı bilmiyordum.Aral'la aynı sınıftaydık.ondan nasıl uzak durucaktım?gözüne gözükmiyicektim?söylemesi kolaydı tabi...
kendime geldiğimden emin olduktan sonra aynanın karşısına geçtim vücudumu kuruladım.havluyuda kapının arkasına astıktan sonra odama geri döndüm.
saçlarımı güzelce kurutup,taradım ve siyah saten geceliğimi üstüme geçirdim.yatağa doğru 2 adım atmıştım ki pencerenin açık olduğunu fark ettim.oysaki kapattığımdan emindim.tam arkamı dönüceğim sırada bir ses
"Hale sen misin?"dedi.
bu sesi daha önce duymuştum.ölümün sesi...
RESİM:BARAN SAYER ♥