"Bitti"

415 27 7
                                    

5 yıl sonra

Ece doğalı 5 yıl geçti. Hepsi büyüdü. Ben de 27 yaşındayım artık. Evet resmen yolu yarıladım. Bu yönden üzgünüm. Arzu, Sırma, Nur, Dila, Erva. Hepsi daha yeni evlendi. Berna da 17 yaşında. Sevgilisi bile var.

Sabah bir hareketlilik ile gözlerimi açtım. Ece yatakta zıplıyordu. "Anne baba uyanın bugün cumartesi". "Ece kızım sen bu kadar enerjiyi nerden buluyorsun?". Tekrar kafamı yastığa gömüp uyudum.

Can ve Ece fısır fısır konuşuyordu. "Lan bi' susun". Kıkırdama sesleri geldi. Sinirle arkamı döndüm. Telefonu elime aldım. Saat 10.30 Tarih 22 Temmuz. Ne!? Bugün benim doğum günüm. "Anne hadi kalk misafirler gelecek". "Ne misafiri?". "Anne bugün halam, Buse abla, Nur abla, Dila abla, Erva abla, teyzem, Sırma abla, Masal abla, sevgilileri ve eşleri. Bir de çocukları gelecek" "Niye?". "Anne illa gelmeleri için bir sebep mi var?". "Yok da şaşırdım"

Üstümden pikeyi attım. "Ece hanım eller ve yüzler yıkanmamış". Ece koşarak banyoya gitti. Arkasından gülerek baktım. Arkamdan Can sarıldı. "Acaba bir tane daha mı yapsak?". "Neden olmasın?". "Gerçekten mi?". "Gerçekten. Ama önce misafirler. Gel bana yardım et". "Offf". "Eşlere oflanmaz". "O annelere değil miydi?". "Neyse ne. Yürü". Birlikte mutfağa indik. Kahvaltıyı bahçeye hazırlayacaktım. Rahat rahat otururuz. "Anne baba". Ece koşarak yanımıza geldi. Üstüne tüllü elbisesini giymişti. "Şuna bakar mısın?". Elinde kolyem ile geldi. Onun boyuna geldim. "Çok güzelmiş. Nereden buldun bakalım". Ellerini arkasında birleştirip sallanmaya başladı. "Babası kızımız yaramazlık mı yapmış?". Can da yanımıza geldi. "Sanırım. Nerden buldun bunu bakalım?". "Annemin kutusundan". "Annesi biraz yapmış gibi". "Ne yapsak acaba?". "Bilmem". Ece'nin elinden kolyeyi alıp boynuna taktım. Gözlerimi kocaman açıldı. Sonra o küçücük ellerini boynuma doladı. "Teşekkür ederim annecim". "Rica ederim". "Kıskandım". "Ece baban kıskandı annecim. Bir de ona sarıl bakalım". Ece koşup Can'a sarıldı.

Ece oyun oynarken biz de kahvaltıyı hazırladık.

Otururken kapı çalmaya başladı. Kalkıp açtım. Çok kalabalıklardı. "Hoşgeldiniz". "Hoşbulduk". "Derin abla Ece nerede?". "Odasında". Berk ve Tuğra koşarak yukarı çıktı. "E hadi girin içeri kapıda kaldınız". Birlikte içeri geçtik. Ben her zaman ki gibi ayakta kaldım. Olsun.

Sırma eşiyle konuşuyordu "Derin abla çok iyidir Serhat. Biraz deli dolu olsa da" Can ordan atladı. "Biraz mı? Sırma yalan söylüyor. Biraz falan değil. Çok fazla". "Can!". "Doğrular hayatım doğrular". "Sen beni böyle tanıma. Ben iyi biriyim ya".

"Kız Berna tanıştırsana". "Abla bu Bora". "Memnun oldum". Biraz eğilip elini sıktım. Can beni tutup çekti. "Ne oldu ya?". Kulağıma fısıldadı. "Eğilmeden konuşsana". "Ay tamam".
"Hadi yemek yiyelim acıktım". "Bak Serhat. Bu kadar da yemek düşkünü". "Can beni deli etme". Ağzına görünmez bir fermuar çekti. "Ece, Tuğra, Berk hadi gelin". Çocuklar koşarak aşağı indiler. Eymen Ece'nin elinden tutup döndürdü. "Oo şu güzelliğe bir bakın". "Halasının gülü nasılda tatlı". "Tuğra, Berk çok güzel olmuş dimi". "Evet". Ece'ye bir haller oldu. "Oy oy oy utanırmış". "Anne ya ne utanması?". "Tamam tamam bir şey demedim". Birlikte bahçeye çıktık.
Herkes masaya oturdu. "Eymen". "Hı"
"Doğum yaptığım günü hatırlıyor musun?". "Evet. Ne yazmıştım?". "Çikolatalarla 'İyi ki doğdun Ece. Seni doğuran anneni seviyorum' yazmıştın". Güldük. "Yuh kızım nasıl hatırlıyorsun ya. 5 yıl geçti". "Ben ne zaman unuttum". "Doğru".

Erkekler içeri geçti bizde kızlarla mutfağa. "Yenge". "Efendim". "Ben çok arada kalıyorum". "Neden?". "Ben bebeğim olsun istiyorum ama Eymen...". "Bu konuyu açıkça konuştun mu?". "Evet". "Ne dedi?". "Daha yeni evliyiz dedi". "Ona da biraz zaman tanı". "Öyle mi dersin?". "Evet". "Ama yenge kaç yaşına geldim". "Haklısın. Ben konuşuyum". "Bunu benim için yapar mısın?". "Tabii"

Bizde sonra salona geçtik. "Çocuklar nerede?". "Odaya çıktılar". Eymen mutfağa gitti. Bende arkasından. "Eymen". "Efendim". "Seninle bir şey konuşmam gerek". Masaya oturduk. "Konu bebek" Bana 'anlamıyorum' bakışı attı. "Arzu bebek istiyormuş ama sen istemiyorsun. Neden?". "Ya daha küçüğüz". "Eymen 27 yaşındasın. Arzu da 26". "Ben hamileyken 22 yaşındaydım Can da 23". "Sizde çok küçüktünüz". "Bak Eymen bir tane olsa ne olacak? Ece'ye bak. Tuğra'ya Berk'e bak. Büyüdüler. Beş yaşına geldiler". "Orası öyle". "Arzu da istiyor. Özeniyor. Bize bakıyor. Bir tane de sizin olsa fena mı olur?". "Bilmiyorum". "Eymen eninde sonunda olacak bir şey. Ne olacak sanki?". "Bilmiyorum". "Eymen bilmiyorum değil işte. Arzu senin için her şeyi göze alır. Sen de ona bir hediye versen?". Umutla baktım gözlerine. "Peki". "Hah şöyle. Bak nasıl sevinecek".

İçeri geçtik. Arzu'ya göz kırptım. O da bana öpücük attı.

"Berna". "Efendim". "Sen daha çok küçüktün. Ne ara böyle oldun?". "Abla hep küçük  mü kalsaydım?". "Evet o zaman daha tatlıydın". Berna bana gözlerini kısarak baktı. "Şaka yaptım ya. Bakma öyle".

"Of çok sıkıcısınız". Çocuklar da oyun oynuyordu. Bizimkiler zaten konuşmuyor. "Ne yapalım Derin? Yatakta mı zıplayalayalım?". "Oha çok iyi fikir". Yukarı çıktım
Arkamdan geldiklerine eminim. Sadece Can vardı. Yatağa çıkıp zıplamaya başladık. "Anne çocuk musun?". Ece'nin elinden tutup zıplamaya başladım. Ece kahkahalar atıyordu. Bana deliymişim gibi bakıyordu.

Yaklaşık olarak 15 dakika sonra kendimi attım. "Sonunda". "Yaşlanmışsınız be". "Derin aynı yaştayız". "Benim ruhum genç". "Anne ya. Ç-çok yoruldum". "Ben yorulmadım".

Aşağı indim. "İyi ki doğdun Derin. İyi ki doğdun Derin. İyi ki doğdun iyi ki doğdu. İyi ki doğdun Derin". "Ya unutmamışsınız". "Unutur muyuz hiç?". "Sizi seviyorum ya".

Pastamın üstünde hepimizin olduğu resim vardı. "Bu çok güzel".   "Ben yaptırdım".  Eymen gururla gülümsedi. "E hadi dilek tut ve üfle"
İç ses dilek tutsana.
Bu doğum günümde böyle geçti. Yanımdan bu insanlar hiç ayrılmasın. İnşallah hep birbirimizi severiz.
Mumları söndürdüm. Alkışladılar. "Annecim". Ece elinde küçük bir kutuyla geldi. "Doğum günün kutlu olsun".  Kutuyu aldım. İçinden melek desenli bir kolye çıktı. "Sen bana verdin bende sana".  Sarıldım. "Teşekkür ederim annecim". 

Hepsi bir şey almıştı. Sadece Can kaldı. "Ben sonra vericem".  "Peki. Hepinize ayrı ayrı teşekkür ederim".

Biraz sonra da gittiler. Ece'yi yatırdım. "Ee Can hediyemi çok merak ettim".  "Gel bakalım".

Odamıza götürdü. Elime bir defter verdi. İçinde yazılar var. "Bu ne?".  "Oku". 
Derin. Çok seviyorum. Ama onu bugün çok ağlattım. Bu arada Derin onu sevdiğimi bilmiyor. Bu beni sinirlendiriyor, üzüyor. Bir de Burak mı ne var. O canımı sıkmaya başladı...
Daha neler neler yazmıştı. Bir de benim habersiz çekilmiş fotoğraflarım. "Ya Can".  Kalkıp sarıldım. "Bende seni seviyorum".

Gidip lambayı kapattım. Yattım. "İyi geceler".  "İyi geceler"

Benim de hayatım böyle. Mutluyum. Burak konusunu unuttum bile. Bu zaman aralığında çok kişi tanıdım. Çok olay atlattım. Evlendim. Çocuğum falan var. Kısaca hayatım çok değişti. Ama güzel bir değişiklik. Neyse beni unutmayın.

                               - SON -

                           

Evet arkadaşlar. Kitabımızın sonuna geldik. Bazen güldük bazen ise hüzünlendik. Kocaman bir aile olduk. Yeni kişiler tanıdım. Eminim ki sizde kitap karakterlerimizle arkadaş olmuşsunuzdur. Gerçekten üzgünüm. Bu kadar zor olacağını tahmin etmemiştim. Neyse. Ben bu kitaba başlamam için destek olan arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.  Beni ve bu kitabı unutmayın. Yaptıklarınız bu kitapta da geçiyorsa bunu hatırlayın. Sizleri seviyorum. Kendinize iyi bakın.

DERİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin