Bugün günlerden Cumartesi. Evleneli tam bir hafta oldu. Mutluydum.
Yine telefonum çalmaya başladı. Arayan Buse idi. "Efendim". "Derin"
"Efendim Buse". "Kız ne diycem". "Ne diycen?". "Bugün pikniğe mi gitsek?". "Nerden çıktı.". "Sürpriz yumurtadan". "Salak". "Nerden çıkacak Derin. Bugün bizimkiler şirkete gitmiyor. Yarın da gitmiyorlar. Bugünü de beraber geçirsek ölür müyüz?". "İyi tamam". "O zaman görüşürüz". "Bay".Can hala uyanmamıştı. Dürttüm. "Can". "Caaaan". "Ne?". "Uyan". "Niye ya bugün tatil". "Tatil diye bütün gün uyuyacak değilsin". "Beş dakika daha"
"Elimi yüzümü yıkayana kadar kalkmış ol". Ayağa kalktım. Banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım. Can hala uyuyordu. Bende aşağı indim. Dolabı açıp ne yapacağıma karar verdim. Kahvaltıyı hazırlamaya başladım.Ben kahvaltıyı hazırlamaya devam ederken arkamdan biri sarıldı. İrkildim. "Benim". "Uyanabilmişsin"
Bişey demedi. Başımı kaldırmıyordum. "Derin hala neden utanıyorsun?". "Aa ben mi utanıyorum?". "Evet sen". "Hayır utanmıyorum". "Derin zaten utanmaman lazım. Biz evliyiz. Ben senin kocanım.". Arkamdan çekildi ve sandalyeye oturdu. Bir de bana trip mi atacaktı?
E Bende olsam bende trip atarım
Ne yaptım ki?Kahvaltı boyunca hiç konuşmadık.
Evi toparladım. Can televizyon izliyordu. "Can benimle konuşmayacak mısın?". Bana şöyle bir baktı ve konuştu. "Otur"
Dediğini yaptım ve karşısına oturdum. "Biz neyiz?". "Karı-koca"
"Evleneli ne kadar oldu?". "Bir hafta"
"Peki neden utanıyorsun". "Ya şey"
"Ne?". "Şey olduğu için utanıyorum". "Tamam ama kaç gün aynı konuda takılı kaldık. Konu senin utanman. Bu olayın üstünden bir hafta geçti. Koskoca bir hafta. Ayrıca ben senin kocanım benden utanmaman lazım. Biliyorum senin için ilkti ama yapacak bişey yok. Bu kadar pişman olacağını bilseydim yapmazdık.". "Hayır hayır pişman olmak değil. Sadece... garip. Evet ilkti.
Biliyorsun ki utangaç biriyim". "Ama biz evliyiz. Lütfen kapatalım şu konuyu sende utanma". Sadece "Tamam" diye fısıldadım. Haklıydı. Ne diyebilirim ki? "Can". "Efendim"
"Ben sana demeyi unuttum. Buseler pikniğe gidecekmiş bizi de çağırdılar."
"Gidecek miyiz?". "Canın istemiyorsa gitmeyelim". "Boşver gidelim". "Peki". Telefonumla ilgilenmeye başladım. Can'ın telefonu çaldı. "Efendim"
"..."
"İyiyim sen ne yapıyorsun?"
"..."
"Geliyoruz"
"..."
"Tamam.Görüşürüz.""Kim?". "Arzu". "Ne diyor?". "Hazırlanın diyor". "E hadi kalk".
Birlikte yukarı çıktık. Kıyafetlerimi aldım. Tam banyoya girecekken Can'ın sözleri aklıma geldi ve arkamı döndüm. Can bana gülümsedi.
Siyah pantolonumu ve sade beyaz tişört giydim. Altına da beyaz spor ayakkabılarımı. Sadece parlatıcı ve rimel sürdüm. Bir de eyeliner...
"Hazır mısın?". "Evet". "Derin tişörtün yakası nerde?". Elimle göstererek "Burada" dedim. "Hani nerde ya ben göremiyorum". "Sen beni mi kıskandın?". "Evet kıskandım. Var mı? Karım değil misin?". "Öyleyim". "Tamam o zaman sorun çözüldü". Birlikte aşağı indik.
Buse'yi aradım. "Efendim". "Buse"
"He?". "Bişey almama gerek var mı?"
"Yok yok ben aldım". "Emin misin?"
"Evet". "Tamam o zaman geliyoruz sizin oraya". "Tamam bekliyorum"Can'a döndüm. "Hadi gidelim".
Birlikte araba bindik. Buselerin evine doğru yol aldık.
Buse'nin daha doğrusu Aras ve Buse'nin evide bizim eve benziyordu. Dışı eflatundu. Buse mor ve tonlarını çok sever de. Masal ve Alp'in evi de bizimki gibiydi. Onların ki de toz pembeydi.
Her neyse. Buselerin evine geldik. Kapıyı çaldım. Buse açtı. "Derin" dedi ve boynuma atladı. Sonra içeri geçtik.
Herkes gelmişti. "Selam". "Selam".

ŞİMDİ OKUDUĞUN
DERİN
Ficção AdolescenteDeğer verdikleriniz tarafından sırtınızdan bıçaklansanız ne hissedersiniz? :::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::: Sevgilisi ve en yakın arkadaşı tarafından aldatılan Derin kendini zavallı olarak görüyordu.Ama karşı...