Bölüm 12:"Parti"

590 99 36
                                    

Ya şimdiye kadar bu kadar içime sinen bir bölüm yazmamıştım. Size kendimi affettirmek için çook uzun yazdım inanır mısınız? Çok güzel oldu bölüm, tam gözlerinize layık.

NOT: okumadan önce diğer bölümün sonunu bir kez daha okumanız gerekiyor arkadaşlar. Son yerlerdeki kurgu değişti;)

Bölüm sonunda görüşürüz:*

***

Başımdaki zonklama katbekat artarken yukarı tırmanan asansörden çıkan vızıldama istemsizce tüylerimi ayağa kaldırıyordu.

Elimde tuttuğum küçük valizimin kulpu avuç içimi sırılsıklam yapmış, içimdeki endişeyi dışarı vurmama yardımcı olmuştu.

Galiba yarım saat kadar önce uçaktan inmiştik, yarım saatlik yolun ardından Kağan'ın evine gelmiştik. Site normal üstü katları olan, uzun bir ağaç gibi gökyüzüne tırmanan modern apartman topluluklarından oluşuyordu. Üst sınıf kişilerin barındığı bu siteye girdiğimizden beri aidiyetin zerresini hissetmiyordum, ben buraya ait değildim.

Üzerimdeki koyuya çalan gri ucuz tşörtüm bile bunu fısıldarken gözlerim istemsizce önümde zebani gibi dikilen Kağan'ın dağınık saçlarına odaklandı. Saçlarının dağınık görünmesi kendi tarzı olmalıydı. Şuan bulunması gereken ortamı bulmuş gibi kasılı duran çenesi gevşemiş, her daim şişkin pazuları rahatlığa kavuşmuştu.

Ben şimdiye kadar Dağ evinde kendinden uzak bir Kağan tanımıştım, acaba burada saygınlığın verdiği yüksek zümre kişiliğine bürünecek miydi?

"Gözlerini üzerimden çek."

Kulaklarım ondan çıkan sesi beynime hızla ilettiğinde ne dediğini anlayamayarak ağzımı araladım. "Hı?" benim ona baktığımı nasıl bilebilirdi ki? Gözlerimi kırpıştırarak asansörün kapısında duran yansımasına baktığımda gözlerimiz kesişti ve yanaklarıma pembelik yayıldı.

Ne zamandan beri baktığımın farkındaydı?

Nefes aldım. "Saçların dağılmış." diye mırıldandım. Koca katlı apartmanın asansöründe ikimizden başkalarının olmaması yine benim olmayan şansıma göre bir olaydı.

Gözlerini gözlerimden çekmeyerek sağ elini umursamazca kaldırdı ve ensesindeki saçları karıştırdı. Bu hareketiyle tşörtünden görünen pazusu şişmişti. Gözlerim istemsizce kolundaki şişliğe gittiğinde ellerim tuttuğu kulpu ezdi.

"Sana ne?"

Omzumu silktim"Bana ne" Yansımadaki kaşları çatılırken elini ensesinden çekip omzunun üzerinden ters bir bakış fırlattı.

Kağan'a yakın durmayayım diye asansörün köşesine yapışmış öylece bekliyordum. Ve tabi şu karanlık korkusu...altında hareket eden bir demir parçası varken işim hiçte kolay olmuyordu. Alnımın terlediğini ve her yanımın terden ıslandığını hissediyordum.

Gözleri yaşadığı dehşetin izlerini taşıyan yüzümde gezintiye çıktığında vücudunu tam olarak bana dönderdi. "Hastalanmadığını söyle?" başımı çevirip gözlerimi karşıdaki yansımada duran halsiz vüduma çevirdim. Çelimsiz ve sıskaydım...bu her zaman bende olan şeylerdi ama yüzümdeki sararma ve soğuk terler bu ana özeldi.

Gözğüs kafesimi sıkıştıran ciğerlerime inat ederek derin bir nefes aldım. Alnıma yapışan saçlarımı ellerimle geri iteledim, kaşındırmışlardı . "Evin...hangi katta? Burası fazla loş ve dar." diye sessizce itiraf ettiğimde kaşları havalandı, bir kaç saniye duraladı ve dudaklarını birbirine bastırdı "Kapalı alan korkusu için iyi seçim olmayan bir katta..." ellerini pantolonunun cebine sokarak tekrar önüne döndü "...en üst kat."

CAN ERİĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin