Bölüm 17: "Burada uyur musun?"

362 75 11
                                    

"Kağan..."

Kapıya kulağımı dayayıp içeriyi dinlemeye başladığımda içeriden gerçekten hiç ses gelmiyordu.

En son onu mutfakta bırakıp odama gitmiştim ama döndüğümde mutfakta bulamamıştım, odasının kapısıda kilitliydi!

"Kağan delirtme beni! Açarmısın kapıyı artık!" kapının kolunu sertçe indirirken hafiften şiddeti çoğalan yumruğumu kapıyla buluşturdum. "Hey! Bak çorbayıda içtin, zehirlenmiş olma?"

Aklıma gelen senaryolarla sesimdeki telaş artarken, dramatik sahne arayan aptal gözlerim sulanmaya başlamıştı.

Kapıya bir kez daha yapıştırdım. "Kağ- Ah!"

Kapıya o kadar yaslanmıştım ki, kapıyı açmasıyla üzerine doğru yalpalamam saniyeleri aldı. Göğsüne sertçe çarpıp pinpon topu gibi geri sektiğimde kaşlarını çarptı. "Ne oluyor, iyiki tuvalete girelim dedik." gürlediğinde gözlerimi odanın dört bir yanında dolandırarak ortamı süzdüm. Etrafta tehlikli aletler falan gözükmüyordu, aferim.

Gözlerimi tekrar yorgun ve altları çökmüş gözlerine çıkardım. "Niye kapıyı kilitliyorsun o zaman! Kendini kesiyorsun sandım."

Gözlerini bir müddet kısıp yüzümü inceledi ve dudağını büzerek arkasını döndü. "Psikopat mısın acaba? Niye kendimi keseyim ben, manyak mıyım." yatağına yürürken omuzlarını düşürmüştü. Seri olmayan adımlarla yatağına girdiğinde öksürerek konuştu. "Çıksana artık, iyiyim işte."

Dudağımı ısırarak ona yürümeye başladım. Yatağın yanında durup elimin tersini alnına uzattım ve elimde hissettiğim sıcaklıkla gözlerim pörtledi. "Kağan ateşinde var senin! Doktora gidelim mi."

"Gerek yok."

"Nasıl yok, yanıyorsun bildiğin."

"Gerek yok dedim Nehir. Uyursam geçer."

Alnında duran elimi sertçe itip ondan uzaklaşmasını sağladığında elimi diğer elimle sıktım. Yatakta hareketlenip başını yastığa koydu.

"Dün o kadar soğukta değildi, nasıl hasta oldun anlamadım."

"Yağmur yağıyordu."

"Araban var, yürüyerek gelmedin herhalde."

"Yürüyerek geldim, düşünmem gereken çok şey vardı." son cümleyi yavaşça yutup ağzında küçük bir homurtuya çevirdiğinde gözlerimi kısarak ellerimi belime koydum.

Umursamaz bir hareketle bana sırtını dönüp,yüzünü pencereye çevirdi. Alttaki kolunu başının altına sıkıştırdı. "Hadi,çık." sesi hırıltılıydı. Fazlasıyla hırıltılı.

Ben hasta olduğumda çoğu zaman yurtta olduğumdan Şeyma bakardı bana ama ben kimseye bakmamıştım.
Önüme gelen saçları kulağımın ardına vererek kollarımı bağladım ve kapıya adımladım.

"Kağan kötü olursan haber ver tamam mı? Duvara vur ben duyar gelirim."

Beni cevapsız bıraktığında çıkmamı istediğini anlayarak dışarı çıkıp kapıyı çektim.

Kapının önünde tırnağımı kemirerek bir iki dakika mekik dokumanın ardından, son kez kapıyı dinleyip geri çekildim.

Allah'ım nolur bir şey olmasın.

Salonda oturdum, koktukta yuvarlandım, yeri süpürdüm, odamı topladım ve akşam ettim.

Odaya tekrar girdiğimde bu kez sırtüstü yatıyordu. Hızlı adımlarla ona ilerleyip yatağın başında durdum. Geldiğimden habersiz şekilde uyuyordu, odadaki tek ses ritmik nefeslerinin oluşturduğu minik sesti.

CAN ERİĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin