Bölüm 14: "Sarhoş"

536 89 44
                                    

|Düzeltilmiştir|

Keyifli okumalar...


"Ne demek karışma! Ben senin annenim unuttun mu!" odadan gelen sesler duvar dinlemeden bana gelirken yudumlamaya çalıştığım çayı masaya bırakıp dirseğimi masaya koyarak parmaklarımı saçlarıma daldırdım. Göğsüm hararetle inip kalkarken onları dinliyor olmak yeterince acı veriyordu bana.

Kavgalarının sebebi olmak canımı sıkıyordu. Ama ben hala yüzsüz yüzsüz burada bekliyordum.

Kağan'ın bahsettiği aile kahvaltısı annesinin gelmesiyle sekteye uğramış Kemal Bey gelininin yüzünü gördüğü an kalkıp gitmişti. Kağan'sa şaşırmıştı, hemde benden bile daha çok.

Önümde duran çatalı kavrayıp hışımla zeytine geçirdiğimde  zemine düşen eşyaların sesini yok saymaya çalıştım. Sanki oğluyla evlenmeye çok meraklıymışım gibi bana istenmeyen gelin muamelesi yapmayıda ihmal etmemişti kadın. Daha doğrusu zengin koca avcısıymışım gibi davranmıştı. Kağan'sa annesinin aklından geçenleri bilir gibi onu odasına götürmüş, benimse devam etmemi söylemişti. Neye devam edecektim hala bir fikrim yoktu.

İçimdeki alev Kağan'ın odasından gelen belirsiz seslerle  yanmaya devam ederken çatalımı sıkan parmak boğumlarım beyazlamıştı.

"Bu kızla evlenmekte ne demek oluyor! Halini görmedin mi, varoşun tekiydi. Eğer yine babanın dikkatini çekmek için türlü işlere giriştiysen hi-"

Odadan gelen kırılma sesleri kadının bağırmasını sonlandırırken çatalı sertçe masaya vurup ayağa kalktım. Buradan gitme vaktim çoktan gelmişti bile ama ben hala bu konuşmaları, bu ithamları dinliyordum. Annesi suçlu değildi tabiki. Lap diye ortaya çıkan bir gelini olmuştu ve o...

Nefes verip başımı iki yana salladım. Kendimi sakinleştirmek için iki kelimeyi bile yan yana getiremiyordum.

Masayı öylece bırakıp koridora geçtim ve odama yürümeye başladım. Kağan'ın odasının önünden geçerken kapının pat diye açılması ve adını bile bilmediğim kadınla göz göze gelmem saniyeleri aldı.

Kadın yüzüme kinle bakmayı ihmal etmeyerek üstüme atladı ve kolumu sertçe tutup Kağan'a doğru fırlattı. Evet, resmen fırlattı.

"Bana savunduğun kıza bir bak! Kapı aralarında bizi dinliyor."

Kağan'a doğru sendelediğimde yere düşmek üzereyken Kağan kolumdan tutup dengemi sağladı. Kadının beni suçladığı şeyle içimde bir yerler burkuldu. Aklımdan zerrece öyle bir şey geçmemişti ki, onları dinlemek için kapıya bile gelmeme gerek yoktu üstelik, mutfaktanda gayet net duyuluyordu sesi. Kağan hala kolumdan tutarken annesine onu hiç görmediğim bir yüz ifadesiyle bakıyordu. Sanki annesine değilde düşmanına bakar gibi...

"Evimi terket!"

"Öyle mi?" diye bağırdı annesi hışımla. "Öyle mi Kağan Bey!" gözlerim korkuyla kadının üzerinde gezinirken kadın iyice çileden çıkmıştı. Koridorda ona yakın duran sehpanın üzerindeki vazoyu alıp yere fırlattığında koridora tok bir ses yayıldı. Vazo ve içindeki süs eşyaları parçalanıp tüm koridora yayılırken elimi ağzıma kapayıp çığlığımı bastırdım. Kağan annesine doğru sert bir adım attığında gözü dönmüş gibiydi. ne yapacağına emin olamayarak önüne geçip onu annesinden uzak tutmaya çalıştım. Elinden her türlü kaza çıkabilecek gibi duruyordu ve bu hali beni inanılmaz korkutuyordu "Kağan yapma." inatla bana değil, başımın üzerinden annesine bakıyordu. Çenesi iyiden iyiye seğirmiş, elleri yumruk olmuştu.

CAN ERİĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin