Bölüm 18: "Seni kimse yiyemez güzelim."

420 77 15
                                    

Arkadaşlar hızlı yazıyorum. Çünkü yaz tatili bittiği an benim için önemli bir maraton başlayacak, derslerimde sizi ihmal etmemek için bölümleri 60 falan yapıp bitirmem gerekiyor kitabı. Artık bitmiş bir kitap istiyorum.

Neyse 5.6K grntlnm ve 1.5k oy için teşekkürler. Canımsınız💖

Bahsettiğim kitap için isim önerinize hala devam edebilirsiniz. Bölüm sayısını ona tamamlayıp hepsini beraber atacağım, yani daha zaman var😊

Işık zerrecikleri bulduğu deliklerden irisime ulaşıp beni rahatsız edecek boyuta geldiğinde elimi kaldırarak alnıma dökülen ve kaşındıran saç tutamlarını ittirmeye çalıştım.

Burnuma dolan karamel kokusu çikolata yeme isteğimi körüklerken gözlerimi açmamaya direndim. Çünkü Kağan'ın yatağında olduğumu biliyordum ve yanağımdaki sıcaklık başımın göğsüne yaslı olduğunu söylüyordu.

Saatin durmasını ve hep bu halde kalmayı diledim. Onun nefesini saç diplerimde hissedip, kalbinin söylediği melodiyi işitmek nedense içimdeki karıncaları ayaklandırıyordu. Lakin her güzel şeyin bir sonu vardı, ve bununda bir sonu gelmeliydi.

Nefes verip yanağımı o tatlı sıcaklıktan ayırarak usulca yastığa bıraktım ve yumruk olan elimi kaldırıp gözlerimi ovalamaya başladım.

Gözlerimi açıp perdeden sıyrılarak uyanmamızı isteyen güneşi tam karşıma aldım ve koca bir defol çektim. Niye uyanıyorduk ki ya.

Gözlerim aşağıya inip Kağan'da durduğunda dirseğim üzerine kalkıp boştaki elimi Kağan'ın alnına uzattım.
Ateşi geçmişti.

Yüzümde halimden memnun bir ifade oluşurken rahat bir nefes olarak yastığa tekrar çöktüm. Gözlerim Kağan'ın dağılmış, bakımlı saçlarına gittiğinde elimi saçlarına uzatmamak için kendimi zor tuttum. Kısacıktı ve parlaktı, nedense bu iki özellik onları avuç içimde istememi artıran iki sebepti, ama dokunamazdım. Kağan uyanık olabilirdi, yada uykuyla uyanıklık arasındaki tuhaf yerde.

Omuz silktim.

Onu izlemeyi istiyordum ama röntgenci konumuna düşebilirdim.

Aha! Gözlerini açtı!

Yerinde hafifçe kıpırdanarak gözlerini yeryüzüne çıkardığında ilk konakladığı nokta ben oldum. Gözleri gözlerime odaklanırken, dudaklarında belirsiz bir kıvrılma var oldu.

"Ee?" dedi muzip bir ses tonuyla.

Anlamadığım için gözlerimi kıstım. "Ne ee? Ben kendi isteğimle uyumadım burada, sen rica ettin."

"Tamam, bir şey demedik." dedi daha geniş gülümseyerek. Gülümsemesiyle içimde buz tutmuş kaleler erimeye başladı.

Daha bir önceki gece Kağan yüzünden salya sümük ağlayıp kendimi resetlemiştim, şimdiyse buz tutturup, kilitlediğim yerlerdeki buzları bir gülüşüyle eritiyordu.

Benim bu çocuğa zaafım vardı. Evet, kabul ediyordum.

Ciddileşip gözlerimi büyüttüm. "Daha iyi misin? Dün ateşin çıkmı-"

"Biliyorum, yani ufak ufak hatırlıyorum"

Esneyerek sırtüstü uzandı hafifçe genleşerek kendi tarafından ayaklarını yerle birleştirdi.

"Hazırlan, bugün bir yere gitmemiz gerek."

Gözlerim büyürken şaşkınca dikeldim. "Nereyeee?" diye böğürdüğümde ayağa kalkıp benim odamla aynı şekilde dizayn edilmiş odanın banyosuna ilerledi.

CAN ERİĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin