Bitti

66 4 2
                                    

 Xiao Bei merak etti bu kızı tanımıyordu. Gülümseyerek "Tanışıyor muyuz?" diye sordu. Yu Ri "Ben seni tanıyorum Xiao Bei" dedi. Xiao Bei bir şey diyemeden ona baktı. Yu Ri devam etti, ifadesi çok ciddiydi. "Ben Yu Ri" dedi elini uzattı "Tian Qi 'nin eski sevgilisi" Xiao Bei çok şaşırdı ama yinede Yu Ri 'nin elini sıktı. O an Xiao Bei o kızı nerde gördüğünü hatırladı. Bu kız o gece Tian Qi 'ni öpen kızdı. Yu Ri "Biraz konuşabilir miyiz?" diye sordu. Xiao Bei " Tabi" dedi ve onu içeri davet etti. Ama Tian Qi 'nin eski sevgilisinin onunla ne konuşacağını bilmiyordu. Xiao Bei " Bir şey alır mısınız? " diye sordu. Yu Ri " Hayır, teşekkürler fazla kalmayacağım" dedi. Xiao Bei oturdu. Yu Ri "Lafı fazla uzatmak niyetinde değilim." dedi. "Ben... Tian Qi ' den hamile' yim." Xiao Bei  nin başından aşağı kaynar sular dökülmüştü. Sanki nefes alamıyordu ne diyeceğini bilemedi. Bağırmak istiyordu, ağlamak istiyordu. Ama bir şey yapamadı. Yu Ri devam etti. "Lütfen" dedi. "Lütfen onu bırak" Xiao Bei şok olmaya devam etti. Sonra istemsizce gözünden bir yaş aktığını farketti hemen gözündeki yaşı sildi. Yu Ri "Tian Qi çocuğuna babalık yapacağını ama benimle evlenmeyeceğini söyledi... Yani biz hiçbir zaman tam bir aile olamayacağız, biliyorum senden çok şey istiyorum ama lütfen onu bebeğime bırak" dedi eliyle karnını tuttu. Xiao Bei daha fazla dayanamayacaktı. Yapamazdı nefes alamıyordu. Hiçbir şey söylenmeden hızla evden dışarı çıktı. Yürümeye başladı. İsteksizce yürüyordu. Nereye gittiğini bilmeden ne yaptığını bilmeden. Ağladı. Hem ağladı hem yürüdü. Tian Qi onu aradı ama Xiao Bei telefonunu açmıyordu. Çok merak etti defalarca aramaya devam etti. Ama Xiao Bei cevap vermedi. Tian Qi endişelenmeye başlamıştı . Hemen evine gitti. Ama evinde kimse yoktu. Saatlerce belki bulurum umuduyla yollarda arabayla gezdi. Onu bulmadığını her dakika her saat daha çok merak ediyordu. Xiao Bei 'nin çok canı yanıyordu. Sanki nefes alamıyordu. Kalbinin üzerine bir yük yüklenmişti. Çok ağırdı. Kaldıramıyordu. Göz yaşlarını durdurmak istiyordu. Ama ne kadar uğraşsada yapamıyordu. Tian Qi saatlerce yollara bakınıp Xiao Bei'ni aradı. Sonunda onu yolun kenarında yürürken gördü. Hemen arabadan indi. Koştu ve Xiao Bei' ne sarıldı. Rahatladı onu bulduğunu düşündü. "Sonunda seni buldum" dedi. Xiao Bei ne yapacağını bilemedi. Ama konuşacak durumda değildi. Şu anda konuşamazdı. Yapamazdı. Tian Qi 'yi iteledi. Yüzüne baktı. Tian Qi, Xiao Bei'nin yüzünden çok ağladığını ve kötü olduğunu farketti. Hala gözleri doluydu. Xiao Bei hiç bir şey demeden yürümeye başladı. Tian Qi peşinden gitti. Kolundan asıldı. Xiao Bei 'nin gözünden yine bir damla yaş aktı. Tian Qi 'nin çok canı yandı. Hemen gözündeki yaşı sildi. Xiao Bei "Bırak beni" dedi. Koşarak uzaklaşmaya çalıştı. Koşarken ağlıyordu. Tian Qi peşinden koştu, arkasından sarıldı. Ağlamaya başladı. Xiao Bei daha çok canının yandığını hissetti. Böyle bir yere kaçamazdı. Buna bir son vermeliydi. Gözlerini sildi. Ciddileşti. Tian Qi' ye döndü. "Benimle ilgilenmeyi bırak artık, bebeğin ve annesiyle ilgilen, onların sana benden daha çok ihtiyacı var" dedi. Tian Qi çok şaşırdı. Birden nefesi kesildi, konuşamadı. Bunun savunulacak bir tarafı yoktu. Sonra  zar zor kendini toparlayarak "Ben seninle olmak istiyorum" dedi. Xiao Bei yapmacık bir şekilde güldü."Bencil olma" dedi. Ve devam etti. "Ben bencil olamam, olmam. Bebeğinle ilgilen.  Nefes aldı. "Sen demiştin hayatta her zaman mutlu şeyler olmaz, her hikaye mutlu sonla bitmez. Bizim hikayemiz mutlu bitmedi..." dedi. Tian Qi 'nin gözlerine baktı. Tian Qi'nin gözünden bir yaş aktı. Ve devam etti. "Ama onların ki mutlu bitmeli." dedi. Sonra biraz durdu. Tekrar derin bir nefes aldı. "Bitti" dedi. Yüzüğü çıkardı. Tian Qi 'nin avucunun içine koydu.Xiao Bei arkasını döndü. Yürümeye başladı. Ağlıyordu. Çok canı yanıyordu. Bitmişti. Hemde kendi bitirmişti. Tian Qi  birden üzerinde bir ağırlık hissetti, ayakta duramıyordu. Dizlerinin üzerine çöktü. Ağlayarak "Gitme" dedi. Xiao Bei durdu. Ama biliyordu. Gitmeliydi. Bencillik edemezdi. Bir bebeği babasından ayıramaz, bir anneyi yalnız bırakmazdı. Kendisi de babasız büyümüştü. Babasızlığın ne demek olduğunu çok iyi biliyordu. Ve kimsenin babasız kalmasını istemezdi. Bu yüzden yürümeye devam etti.Uzun bir süre ağlayarak yürüdü. Mike bu sırada Xiao Bei 'ni düşünüyordu. Onu aradı. Xiao Bei telefona baktı. Mike arıyordu. Konuşmaya gerçekten çok ihtiyacı olduğu için açtı. Mike neşeli bir sesle "Nasılsın prenses" diye sordu. Xiao Bei "Ben... Ben..." dedi. Sesi çok kötü geliyordu. Mike telaşlandı. "Xiao Bei neyin var?" dedi.  Xiao Bei cevap veremeden bayıldı. Telefon yere düştü ama hala açıktı. Mike "Xiao Bei, Xiao Bei" diye bağırdı. Cevap gelmeyince telefonu kapattı. Tian Qi 'ni aradı. Tian Qi hala ağlıyordu. Telefon'a cevap vermedi. Mike hemen adamlarından Xiao Bei 'nin yerini bulmalarını istedi. Mike çok endişeliydi. Xiao Bei 'nin zarar görmesine izin veremezdi. Onu ne olursa olsun korumalıydı. Evin içinde dolanıp duruyordu dayanamadı yerinde  duramadı. Motorla Xiao Bei 'nin evine doğru gitmeye başladı. Yolda adamlardan telefon geldi. Xiao Bei 'nin yerini bulmuşlardı. Adresi verdiler. Mike hemen verilen adrese gitti. Etrafta kimseyi göremeyince telefonunu çaldırdı. Xiao Bei 'ni yolda baygın buldu. Hemen yanına gitti. Xiao Bei çok kötü görünüyordu. Baygınken bile gözünden yaş geliyordu. Mike, Xiao Bei 'nin hemen kucağına aldı. Xiao Bei sayıklayarak "Tian Qi " dedi. Mike çok sinirlendi. "Pislik herif" dedi. Xiao Bei birden baygınken ağlamaya başladı. Mike'ın çok canı yanıyordu. Gözünden yaş geldi.Xiao Bei 'ni öyle görmeye dayanamıyordu. Taksiye bindiler. Xiao Bei 'ni kendi evine götürdü. Yatağına yatırdı. Doktor çağırdı. Doktor bir sakinleştirici yaptı. Xiao Bei sakinleştiricinin etkisiyle bir saat kadar uyudu. Mike onun başında bekliyordu. Bir saat sonra Xiao Bei uyandı. Mike' ı yanında görünce çok sevindi. Hemen ona sarıldı. Ağlamaya başladı. Ağladı, o ağladıkça Mike ağladı. Sonra  Mike Xiao Bei 'nin gözündeki yaşları sildi. "Ne oldu?" diye sordu. Xiao Bei "Tian Qi... Tian Qi..." dedi. Mike, Tian Qi 'nin adını duyar duymaz çok sinirlendi. Yumruğunu sıktı. Xiao Bei devam etti. "Yu Ri" dedi. Mike, Yu Ri yi tanıyordu. Ama onun adını duyduğuna şaşırdı. Xiao Bei " Onların... bebeği olacak" dedi. Mike çok şaşırdı. O an daha çok sinirlendi. O ikisinin Xiao Bei 'ni böyle üzmeye hakları yoktu. Hemen gidip Tian Qi' yi öldürmek istiyordu. Ama Xiao Bei 'ni bu durumda bırakamazdı. Sabaha kadar onun başında bekledi. Tian Qi o gün çok içti. Xiao Bei' nin evinin önüne geldi. Evde kimseyi bulamadı. Sonra onun nereye gitmiş olabileceğini düşündü. O an aklına Mike' ın söyledikleri geldi. Mike "Onu ne zaman üzersen, ağlatırsan onun yanında olacağım" demişti. Tian Qi sinirlendi. "Pis fırsatçı" dedi. Sinirli, sinirli Mike'ın evine gitti. Xiao Bei sakinleştiricilerin etkisiyle tekrar uykuya dalmıştı. Tian Qi çok sarhoştu. Mike ' ın evinin önündeki korumalardan geçemedi. Bağırmaya başladı."Mike çık dışarıya" Mike sesi duyuyordu. Gidip onu dövmemek için kendini zor tutuyordu. Adamlarından biri içeri girdi. "Onu kovalım mı?" diye sordu. Mike " Hayır" dedi. Sinirliydi, dışarıya çıktı. Hızla Tian Qi 'ye yumruk attı. "Onu deli gibi sevmeme rağmen mutlu olsun diye... sırf onu mutlu et diye onu sana bıraktım" dedi. Sonra bağırarak "Sen ne yaptın?" dedi. Tian Qi yumruğun etkisiyle yere düşmüştü ayağa kalktı. Mike ' ı iteledi. "Onu görmek istiyorum" dedi. 

Siyah Beyaz Aşk (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin