"Sana" bakmıştım...

67 3 0
                                    

 Ertesi sabah heyecandan erkenden kalktı. Kahvaltısını yaptı. Hemen üzerini giyinmeye gitti. Ama ne giyeceğine bir türlü karar veremedi. Bu sırada kapı çaldı. Xiao Bei kapıyı açtı gelen Tian Qi 'ydi. Tian Qi, Xiao Bei ' ni pijamalarıyla görünce "Daha giyinmemişsin" dedi. Xiao Bei "Ne gideceğime karar veremedim"  Tian Qi gülerek "Hayatım babam böyle şeyleri umursamaz takma kafana" dedi. Xiao Bei biraz rahatladı. Her zamanki gibi mavi bir kot üzerine kırmızı bir gömlek ve kırmızı spor ayakkabılarını giydi. Gerçekten çok tatlı olmuştu. Arabaya bindiler ama yol bitmek bitmemişti. Çünkü Xiao Bei çok heyecanlıydı. Tian Qi bunun farkındaydı. Evin önüne geldiler. Arabadan indiler. Xiao Bei tam içeri girecekken Tian Qi onu durdurdu. Elini tuttu. " Sakin ol" dedi. "Derin bir nefes al, korkulacak bir şey yok" Xiao Bei " Ya beni sevmezse?" dedi. Tian Qi güldü. " Seni kim sevmez ki" dedi. Xiao Bei kendini biraz daha rahatlamış hissetti. Evleri çok büyüktü. Tian Qi 'nin evinin 2 hatta 3 katıydı. Ve bu evde personeller hariç sadece 2 kişi yaşıyordu. Eve girdi. Tian Qi 'nin babası Xiao Bei 'ni bekliyordu. Xiao Bei içeri girdi. Tian Qi 'nin babası ayağa kalktı yanına gitti. "Hoşgeldin kızım" dedi. Xiao Bei " Sağolun efendim" dedi başını eğdi. Tian Qi 'nin babası lütfen otur" dedi koltuğu gösterdi. Xiao Bei oturdu. Uzun bir süre sohbet ettiler. Xiao Bei kahve içti. Xiao Bei, Tian Qi 'nin babasının aslında iyi biri olduğunu düşündü. Sonra içeriye Ahrang girdi. Xiao Bei 'ni görünce çok şaşırdı. Bu kız gerçekten çok tatlıdı. Hemen yanına gitti. "Merhaba, hoşgeldiniz" dedi. Xiao Bei 'nin elinden öptü. Xiao Bei gülümsedi "Teşekkürler" dedi. Ahrang "Ben Tian Qi 'nin kardeşi Ahrang" dedi. Xiao Bei " Memnun oldum" dedi. Ahrang "Ben daha çok" dedi, güldü. Tian Qi, Ahrang' ın bu gevşek tavırlarına sinir olmuştu. Sinirli, sinirli ona baktı. Sohbete oda dahil oldu. Aradan çok geçmeden Xiao Bei ' ne mesaj geldi. Xiao Bei mesaja baktı. Mesaj  Xiang Yu 'dan geliyordu. Şaşırdı uzun zamandır onunla konuşmuyordu. Hemen açtı. "Bugün saat 3 uçağıyla Amerika' ya gidiyorum " yazıyordu. Xiao Bei saatte baktı. Saat 2. 30' du. Tian Qi 'nin babasına döndü "Ben artık gitmeliyim, tanıştığıma memnun oldum" dedi. Tian Qi 'nin babası "Ne zaman istersen bekleriz, bana da baba diyebilirsin" dedi. Xiao Bei hemen dışarı çıktı. Tian Qi bir şey olduğunu anladı. Xiao Bei 'nin arkasından çıktı. "Ne oldu? " dedi. Xiao Bei " Xiang Yu Amerika' ya gidiyor havaalanı' na gitmeliyim" dedi. Tian Qi " Ben seni bırakırım" dedi. Xiang Yu havaalanındaydı. Xiao Bei 'nin gelmesini bekliyordu. Daha doğrusu gelmesini umuyordu. Ama gelmeyecek diye düşündü. Tam arkasını döndü gidecekken... Xiao Bei arkasından koştu, sarıldı. Xiao Bei ağlamaya başladı. Xiang Yu çok sevinmişti. Xiao Bei 'nin kokusunu içine çekti. Boğazından öptü. Tian Qi bunları görüyordu. Çok kıskansada kendini tuttu. Xiang Yu bıraktı. Xiao Bei 'nin gözündeki yaşları sildi. "Ağlama ama bilirsin kıyamam" dedi. Xiao Bei " Seni özleyeceğim" dedi. Tekrar sarıldı. Xiang Yu "Hadi ama geri gelicem" dedi. Xiao Bei " Fazla kalma" dedi. Xiang Yu " Tamam hem söz sık sık arayacağım" dedi. Xiao Bei " Özür dilerim" dedi. Xiang Yu "Ne için? " Xiao Bei " Benim yüzümden çok acı çektin ve benim yüzümden gidiyorsun" dedi. Xiang Yu yapmacık bir şekilde gülümsedi. "Sen yeterki mutlu ol" dedi. Sonra Tian Qi 'nin yanına geldi. "Onu sana bırakıyorum, onu mutlu et" dedi. Tian Qi 'nin elini sıktı. Xiao Bei ' ne " Seni kimsenin üzmesine izin verme, sen çok değerlisin bunu unutma" dedi. Xiao Bei 'ni yanağından öptü. Uzaklaşırken tekrar Tian Qi ' ne döndü. "Çok şanslısın, kıymetini bil" dedi. Ağlayarak yürüyordu. Uçağa bindi. Aklında hep Xiao Bei vardı. 5 yıldır onun hep yanındaydı. Xiao Bei onun ailesi gibiydi. Şimdi ondan uzaklaşmak çok kötüydü. Gidiyordu, ama sanki kalbini orada bırakıyordu. Uçakta hüngür hüngür ağlıyordu. Ağlamak istiyordu, çığlık atmak istiyordu. Her dakika ondan uzaklaşıyordu. Bu çok canını yakıyordu. Artık geri dönemezdi. Xiao Bei, Tian Qi ' ye sarıldı. Saatlerce orada ağladı. Xiang Yu onun en yakın arkadaşıydı. Ve artık o gitmişti, yoktu. Tian Qi ne diyeceğini bilmiyordu. Susuyordu onun içini dönmesini bekliyordu. Ama o ağlarken çok canı yanıyordu. Kalbinde tarifsiz bir acı vardı. Yapabileceği bir şey yoktu. Arabaya bindiler. Xiao Bei 'ni yolda uyuyakaldı. Tian Qi, Xiao Bei 'nin evinin önüne geldi. Xiao Bei 'nin uyduğunu gördü. Tian Qi, Xiao Bei 'nin saçlarını okşadı. Gözündeki yaşı sildi. "Senin bir damla gözyaşın için  yapamayacağım şey yok" dedi. Xiao Bei 'ni uyandırmak istemedi. Kucağına aldı. Evine çıkardı. Yatağına yatırdı. O gün beraber kaldılar. Tian Qi bütün gece gözünü hiç kırpmadan Xiao Bei 'ni izledi. Onu böyle bırakamazdı. Onun ağlamasına dayanamıyordu. Onun ağlamaması için herşeyden vazgeçebilirdi. Hemde herşeyden... Sonra düşündü. Acaba ona söylediği zaman ağlar mıydı? , üzülür müydü? , onu bırakır mıydı? Bizden vazgeçer miydi? Sonra yapsada haklı diye düşündü ne yapsa haklıydı. Sabaha doğru Tian Qi biraz uyudu. Xiao Bei sabah uyandığında Tian Qi 'yi görünce çok şaşırdı. Gülümsedi. Pazar günü olduğu için Xiao Bei onu uyandırmadı. Ama Tian Qi 'nin işi vardı. Tian Qi kalktı. Saat' e baktı. İşe geç kalmıştı. Acele acele üzerini giyindi. "Kusura bakma hayatım geç kaldım çıkmalıyım." dedi. Ve evden çıktı. Yu Ri dışarıdaydı. Tian Qi onu günlerdir aramamıştı. Artık Xiao Bei 'ni ile konuşmaya kararlıydı. Evine geldi kapının önünde bir süre durdu. Sonra Tian Qi 'nin dışarıya çıktığını fark etti. Hemen saklandı. Tian Qi arabaya bindi ve oradan uzaklaştı. Yu Ri apartmana girdi. Xiao Bei 'nin kapısını çaldı. Xiao Bei Tian Qi 'nin bir şey unuttuğunu sandı. Gülerek "Yine ne..." dedi.Karşısında Yu Ri yi görünce şaşırdı sonra dikkatle baktı. Bu kızı bir yerden tanıyordu sanki "Pardon kime bakmıştınız?"  diye sordu. Yu Ri "Sana" dedi.

Siyah Beyaz Aşk (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin