Evet dostlar yazarınız vitesi 3e aldı :D İyi okumalar :)))
Alex'le olanlardan sonra sınıfa yöneldim ama dersi bölmemek için bekledim. Çalan zilden sonra içeri girdiğimde Banu bana "Nerdeydin?" diyen gözlerle bakıyordu. Arda veya arkadaşları ise Evet çevrede yoktu.
Günün devamı sakin geçti, zaten sınıftan da dışarıya çıkmadım. Okuldan çıkınca Banu bana döndü.
"Deniz..."
"Bana bak Banu!" dedim sinirle. "Yine teşekkür edeceksen hiç konuşma. Gerçekten bıktım bundan. Biz arkadaş değiliz, olamayız da. Ama öyle ya da böyle beraber zaman geçireceğiz, iki dönem beraber okuyacağız gibi görünüyor. Birbirimize normal davranalım. Teşekkür yok, özür yok! Derin muhabbet ve samimiyete de gerek yok. Tamam?"
Banu kafasını onaylar şekilde sallayarak bana hak veriğini belirten bir yüz ifadesi yaptı.
"Iıı o zaman yarın görüşürüz. "
"Aynen hoşçakal."
Banu'dan ayrıldığımda biraz yürümek istedim. Kalbimin resmen ağır ağır beni aşağı çektiğini hissediyordum. Kulaklıklarımı takıp kendimi yola verdim. Yolun neresindeyim umursamadan hayatın neresinde olduğumu düşünüp duruyordum. Neden sürekli geçmişle boğuşurken buluyordum kendimi. Geçen yıl hayatıma giren çıkan saçma sapan yüzler ne zaman gözlerimi kapatsam önüme geliyordu, ve göz kırpmak da buna dahildi.
Babamdan nefret ettiğimi düşündüm. Neredeydi şimdi, hangi delikte çürüyordu kim bilir. Benim de annemin de hayatını mahvedip kendi deliğine saklanmıştı pislik. Şimdi de borçlarıyla uğraşmak zorundaydım. Para lazımdı.
Peki ya Ali'nin annesi? O da onun hayatını mahvetmişti. Şimdi de utanmadan Asya'yı almıştı bizden. Ona kavuşmamız için de para lazımdı.
Şimdi ki evimiz polislerin bize ayarladığı yer idareten kullanılabilecek bir yerdi. Oradan çıkmamız için düzgün bir hayat kurmamız için de para lazımdı.
Ali'nin okula dönmesi için de para lazımdı.
O kadar bunalmıştım ki içimden çığlık atmak geliyordu. Bir anda yürümekte değil koşmakta olduğumu fark ettim. Durdum ve derin bir nefes aldım.
Birilerine ihtiyacım vardı. Telefonumu çıkarıp Ali'yi aradım.
"Aradığınız numaraya şu an..."
Sesli bir küfürle telefonu kapattım. Nerdesin gerizekalı? Ne biçim hayat bu? Ne biçim ilişki? Neden yalnız bırakıyorsun beni bu kadar?
Sinirlerimi kontrol edemiyordum, gözyaşlarım dökülmeye başlamıştı. Kaldırıma oturdum ve birkaç derin nefes aldım. Telefonu kapalı sadece diye düşündüm. Ama iç sesim karşı çıktı. Aylardır bedeni yanımda ama ruhu uzaklardaydı resmen. Aylardır yalnızdım ben.
Telefonumu çıkardım ve sesimdeki ağlamaklılığı bastırarak Betül'ü aradım.
"Alo."
"Alo Deniz? Naber çıktın mı okuldan?"
"E-evet. Neredesin sen, ben pek-"
"Aaaa süper! Biz de Emre'le AVMdeyiz. Gelsene sen de."
Yüzümü buruşturdum.
"AVM mi?"
"Aynen aynen. Bak Emre de gelsin diyor. Konum atıyorum sana gel haydi."