Sokak dövüşünden bahsediyorsanız, ya dışındasınızdır meselenin ya da içinde. Dışındaysanız kapılara istediğiniz kadar vurun, duvarları istediğiniz kadar aşındırın yine de o camia sizi içeri almaz. Fakat içerisindeyseniz de çıkışınız kolay değildir. Çıktığınızı düşünür ama dümeni bıraktığınız anda yağ gibi kayarsınız içine.
Son zamanlardaki olaylar yaşanmadan önce oradan buradan dövüşlerin yapıldığı birkaç yer duymuştum. Biraz dolanıp, doğru insanlara doğru dille sorular sorunca bir mekana ulaşmam pek zor olmadı.
Bulduğum adrese vardığımda saat gece yarısına yakındı. Normalde gürültü bekleyeceğim mekanın içinden hiç ses gelmiyordu. Eski fabrikanın kapısında sıradan ve eski kıyafetleri olan, başındaki kasketini gözlerine indirmiş yaşlı bir amca vardı. Plastik beyaz bir sandalyeye gömülmüş, başka bir sandalyeye ise dizini uzatmış uyukluyor gibi görünüyordu.
"İyi geceler. " Dedim yanına gidip.
Kasketinin altından minik bir bakış atıp sanki hiçbir şey söylememişim gibi gözlerini tekrar yumdu.
"Dozer Rıza'ya geldim. Burada olduğunu biliyorum. " dedim rutin bir sesle.
Adam bana yine hiç bakmadı ama cebinden çıkardığı telefonunda birkaç tuşa dokundu. Kısacık bir zamandan sonra siyah giyimli bir adam fabrikanın büyük kapısını içeriden açmıştı. Gözlerini bana dikti, yüzü ifadesizdi.
"Kimsin? Ne istiyorsun Dozer'den?"
"İş için geldim."
"Git kızım buradan. Sana iş yok. "
"Beni ringde görmeden önce konuşma istersen."
Adam tek kaşını kaldırdı.
"Pekala..." dedim. "Sana eskiden çalıştığım ismi vereyim. Halil. Bu beni ciddiye almanı sağlar mı?"
Adam kısacık bir an durdu sonra "Beni takip et." dedi.
Karanlıkta önümü zar zor gördüğüm fabrikada ilerlemeye başladık. İçerisi beklediğimden çok daha boştu. Sadece sağda solda köşelerde üç beş kişi kendi halinde bir şeylerle meşgul gibiydi. Adam bir anda durup yere eğildi, neredeyse ona çarpıp düşecektim ama dengemi korudum. Yerde duran bir kapağı açtığı anda boğuk bir müzik sesi duyulmaya başladı. Aşağı doğru merdivenlerden inmeye başladık.
Bu yeni ortam çok daha kalabalık olsa da kesinlikle beklediğim şey değildi. Burası yüksek tavanına rağmen çok boğuk loş bir bardı. Erkekler ve kadınlar yüksek seste müzik eşliğinde bir şeyler içiyor kendi hallerinde dans ediyordu.
Önümdeki adamı takip ediyordum, adam beni bir koridora sokmuştu. Koridorda müzik daha azdı. Az sayıdaki kapılardan bir tanesinin önünde durduk. Adam önce kendisi içei girdi ve bana beklememi söyledi. Çok kısa bir süre sonra girebilirsin dedi.
Evet işte, karşımdaki adam Dozer Rıza olmalıydı. Adam bayağı yaşlıydı. Pek dozerlik bir hali yoktu. Belli ki çok eskiden kazanılmış bir lakaptı onunkisi.
Rıza geniş masasında bir esnaf edasıyla oturuyodu. Masaya yaklaştım.
"Demek Halil'le çalışmışsın? Ne tür bir çalışmaydı bu?"
"Dövüşçüyüm. " dedim kısaca.
"Ne zaman?"
"Polisler enselemeden bir süre önceydi. "
"İlginç... Düzenli dövüşe mi çıkıyordun peki?"
"Düzenli sayılmazdı ama sizin adınızı duyacak kadar sürdü. "