ÇOK BEKLETMEYECEĞİM DEMİŞTİM BUYRUNUZ YEPİSYENİ BÖLÜMÜNÜZ ❤️
Burnu kanayan adam eliyle beni gösterdi. "Şu kız işte."
Diğer görevliler şaşkın şaşkın bir bana bir de ona baktılar. "Bu mu vurdu sana?" dedi bir tanesi resmen gülümseyerek.
Vurduğum adam sinirli bakışlarla ikisini de eski ciddi hallerine soktu ve bana döndü.
"Hemen çıkıyorsunuz buradan yoksa müdahale edeceğiz."
"Görmüyor musunuz arkadaşım kötü işte onu alıp gideceğim!" diye çıkıştım. Olay sırf patates beyinlinin gıcıklıkları yüzünden büyüyebilirdi. Ama neyseki barmen çocuklar da araya girdi ve en son Arda'yla Betül'ü kollarından tutup dışarıya çıkardık.
Ağlamıyordu artık Betül ama sanki bilinci yerinde değil gibiydi şimdi, sesleniyordum ama cevap vermiyordu. Boş bir kum torbası gibiydi.
Orada beni sakinleştirmeye çalışsalar da ben hala çok endişeliydim. Mutlaka hastaneye gitmeliydik. Arda'nın arabasına binmek istemesem de en hızlı seçenek oydu ve gayet insanca davranıyordu. Bu yüzden Betül'ü arabaya kadar getirip arka koltuğa yatırdık. Sonra da hızla en yakın hastaneye gittik.
Acilden giriş yaptık ve hemen sedyeyle Betül'ü içeri aldılar. Şimdi de saçma sapan hepimizin ismini sayıklıyor, anlamsız anlamsız konuşuyordu.
Hemşireler durumu sordu ben de barda bulduğumu ve garsonların söylediklerini anlattım. Kısa süre sonra tahlillerin sonuçları çıktı; durum barda söylendiği gibiydi.
"Yani bir tehlike yok mu? Emin misiniz?" dedim tahlillere bakan doktora.
"Bu durumdaki hastaların en büyük riski yoğun duygular yaşadıkları için kendi kendileriem zarar vermeleridir. O da hastanede olduğu için imkansız. Arkadaşımıza gerekli ilaçları içeren bir serum bağlatacağım hızlı toparlanması için. Bol bol dinlenip su içmesi yeterli. "
Doktora teşekkür edip odadan çıktığımda Arda'yla yüz yüze geldim.
"Sorun yokmuş her şey yolunda. Teşekkürler." dedim.
"Önemli değil insanlık yaptım. Gece buradasın sanırım seninle kala-"
Gece mi? Oha! Dövüşüm vardı benim bu gece!
Panikle saate baktım. Saat gece yarısına geliyordu. Dövüşü kaçırmıştım!
Telefonumda bir yığın cevapsız çağrı vardı. Çoğu Rıza'dandı.
"Ne oldu Deniz yüzün soldu? İyi misin?"
İyyim ya sadece öldüm, gömülmek üzereyim.
"Yok bir şey." dedim telefonumu tekrar cebime koyarken.
"Çağırabileceğimiz biri varsa onlar gelene kadar bekleyebilirim. Annesi babası?"
"Teşekkürler ben hallederim."
"Seninkilere de haber ver istersen. Merak etmesinler."
"Sen gidebilirsin Arda teşekkürler her şey için. Slaytı da yarın okulda bitirir sunarız."
"Eve gidince bitiririm ben. Dert etme. Bu arada çantan arabada kalmış." deyip elinde olduğunu fark etmediğim çantamı verip uzaklaştı Arda.
Bu çocuğun nesi vardı böyle. Gerizekalı olduğuna emindim ama gerçekten de pek anlamıyordum şu an onu çünkü yaptıkları oldukça insancaydı. Uzun uzun düşünecek halim yoktu. Rıza'yı da sonra bir şekilde halledecektim artık.